Sait Faik Abasıyanık; Orhan Kemal ve Haldun Taner ile birlikte edebiyatımızda öykü türünün üzerinde yükseldiği üç sacayağından birini oluşturuyor. Vefatından çok kısa bir süre sonra Reşat Nuri Güntekin, O’nun için, “Bütün genç, orta yaşlı ve yaşlı nesillerin; ileri aydınlarla beraber orta halli okuryazarların bizde pek az görülmüş bir ittifak ile sevip saydıkları bir insandı,” diyor. Sait Faik’in hikâyeleri üzerindeki bu “ittifak” günümüzde de hâlâ devam etmekte. İnsana sevgi ve iyilikle bakışı, erken vefatından sonra kendisine de ağırlıklı olarak sevgiyle bakılmış olmasını sağlamış gözüküyor.
İçinde on yedi öykü barındıran Alemdağ’da Var Bir Yılan, Sait Faik Abasıyanık’ın hayattayken yayımlanmış son eseri. Kitap, aynı zamanda edebiyatımızda bir başlangıç eseri kabul ediliyor. Bunun sebebi, Sait Faik’in, Alemdağ’da Var Bir Yılan’ı o güne kadar edebiyatta kullanılan yerleşik biçimden farklı olarak bambaşka bir dil anlayışıyla kaleme alması. Bilhassa varoluşçuluk ve sürrealizmden etkiler taşıyan bu dil, kendi döneminde, zamanın okuru için alışıldık bir hikâye anlayışı değildi ve etkisi büyük oldu.
Mukadder Gemici’nin geçtiğimiz ay Ketebe etiketiyle yayımlanan tahlili de Sait Faik Abasıyanık’ın bu önemli eserine dair derinlikli bir keşif sunuyor. Gemici bu tahlilde, Alemdağ’da Var Bir Yılan kitabının Sait Faik hikâyeciliğinde sahip olduğu kritik yeri; edebiyatımızda yarattığı yankıyı, getirdiği yenilikleri etraflıca tartışıyor. Eserin arka kapağında da belirtildiği üzere, metni hem kendi bağlamında hem yazar bağlamında hem de okurun konumu bağlamında ele alıyor. Bunu yaparken eserin yazıldığı dönemi, hakkındaki eleştirileri, toplumsal değişim ve dönüşümü de irdeliyor.
Alemdağ’da Var Bir Yılan; edebiyatın o güne dek izlediği gelenekçi, gerçekçi ve yaşadığı toplumun meselelerini dert edinerek tek hat üzerinde seyreden ilerleyişini kırarak başta da belirttiğimiz üzere gerçeküstü ve varoluşçu öğelere yer veren bir eser. Sait Faik de bu eserinde bilinçli bir şekilde bireyin iç dünyasını merkezde tutmayı; yaşadığı zamana ve topluma yabancılaşan, ayrıksı ve içe dönük karakterlerin hikâyesini anlatmayı tercih ediyor.
Mukaddes Gemici’nin Alemdağ’da Var Bir Yılan tahlili üç ana bölümden oluşuyor. Birinci bölümde yazarın tarihsel bağlamını, eserin edebi bağlamını, sorunları ve katkıları ele alıyor. İkinci bölüm fikirlerin, kazanımın ve yazarın çalışmadaki yerinin incelendiği modüllere ayrılmış. Üçüncü ve son bölümde ilk tepkiler, gelişen tartışma, eserin bugüne etkisi ve etkinin bundan sonra nereye evirileceği üzerinde durulmuş. Kapsamlı bir terimler ve isimler sözlüğü de metnin sonuna ilave edilmiş. Her bölümün başlangıcında, metnin içinde karşımıza çıkabilecek anahtar noktalara yer verilmiş.
Sonuç olarak Sait Faik; Alemdağ’da Var Bir Yılan’da sevgi dolu ama sevgisi karşılık bulmayan, tutunacak manevi bağlardan yoksun, yalnız tabiatla bütünleştiğinde huzur bulabilen yapayalnız insanları ön plana taşıyor. Mukadder Gemici’nin kitaba dair “…dijitalleşmenin giderek daha fazla hâkim olduğu, yapay zekâlı sistemlerin yönettiği/yönlendirdiği modern insanı sezgiye, maddeden aşkın olana yönlendirmesi bakımından bir basamak teşkil edebilir,” tespiti de ayrıca değerli. Sait Faik, hikâyeleri ile yalnız insanların hislerini, yaşamın ince detaylarını ve tabiatın insan doğasında yarattığı o eşsiz çekimi bunca güçlü ifade etmesi bakımından bile daha on yıllarca güncelliğini koruyacak gibi gözüküyor. İyi okumalar…
edebiyathaber.net (26 Temmuz 2023)