Mıchel Houellebecq’in 2010’da Gouncourt Ödülü kazanan, “hem tam anlamıyla klasik, hem de alabildiğine çağdaş” romanı “Hayatta kalabilir misin?”, sanata, paraya, aşka, baba-oğul ilişkisine, ölüme, iş hayatına ve turistik cennete dönüşmüş Fransa’ya dair çetrefilli bir labirent. Roman, sonuna yaklaşmış, çökmekte olan bir toplumun resminden ibaret. Omurgasız kalmış bir toplumun eleştirisi olan bu romandaki asıl soru ise şu: Böyle bir toplum hayatta kalabilir mi?
Michel Houellebecq’in yeni romanı Harita ve Topraklar, plastik sanatlarla uğraşan otuzlarındaki Parisli Jed Martin’in yirmi yıl sonrasını ve geriye dönüşlerle gençlik ve öğrencilik yıllarını anlatıyor.
Sevimli, geçimsiz, yalnız, kaygısız ve bir o kadar da karamsar biri olan Jed, resim eğitimi almasına karşın günlük hayatta kullanılan basit nesnelerin fotoğraflarını çeken ve ay sonunu zor getiren bir ressamdır.
Jed’in Michelin haritalarından yola çıkarak yaptığı seriye başlaması, Alsace’ın uydudan çekilen bir fotoğrafıyla, Michelin haritalarını karşılaştırıp, “haritayı topraktan daha ilginç” bulmasıyla başlar.
Michelin haritalarının fotoğraflarını sergilediği bir sergiyle belli bir başarı kazanır. Ancak asıl şöhret, ‘Meslekler’ adını verdiği, her meslek grubundan insanın portrelerini yaptığı resimlerle gelir. Portelerini yaptığı kişiler arasında sanat piyasasından Damien Hirst ve Jeff Koons, Bill Gates ve Steve Jobs da vardır.
Tablolarına servet ödenen dünyaca ünlü bir ressam olur. Bu seri için portresini yapmak istediği son kişi de yazar Michel Houellebecq’tir, Frédéric Beigbeder aracılığıyla tanıştığı yazardan portresini yapma izninin yanı sıra, sergi kataloğu için bir yazı koparmayı da başarır. Poz vermeye dayanamayacağını söyleyen yazarın portresini fotoğraflarına bakarak yapar. Böylece iki sanatçı arasında türüne az rastlanır bir ilişki kurulur.
Jed’in mesafeli de olsa ilişki kurabildiği diğer bir kişi de, ölmek üzere olmak mimar babasıdır. Bir Noel gecesi, İsviçre’deki ötanazi konusunda uzmanlaşmış ‘Dignitas’ adlı kliniğe gidip orada kendini öldürtmek istediğini açıklayan babasıyla Jed’in diyaloğu, bugüne dek yazılmış en etkileyici sahnelerden biridir. Jed’in sergiyi başarıyla tamamlamasının ardından olaylar sarsıcı bir biçimde yön değiştirir ve Houellebecq tarzı bir ustalıkla, okur kendini beklemediği bir akışın içinde bulur.
Houellebecq’in kitabın vurgusunu artırmak için kullandığı ögelerden biri de, Beigbeder, Sollers gibi yazarları, Julien Lepers, Jean-Pierre Pernaut gibi televizyon ünlülerini gerçek isimleriyle kullanmış olması, tabii girişimin en çarpıcı yanı adı geçen kişilerin bir karikatür, bir tip olarak kalmaları, gerçek bir karaktere hiç dönüşmemeleri. Aslında romanın tamamı, sonuna yaklaşmış, çökmekte olan bir toplumun resminden ibaret. Omurgasız kalmış bir toplumun eleştirisi olan bu romandaki asıl soru ise şu: Böyle bir toplum hayatta kalabilir mi?
Michel Houellebecq kimdir?
Michel Houellebecq, kendisine göre 1958’de, nüfus kayıtlarına göreyse 1956’da Fransa’nın Hint Okyanusu’ndaki adalarından biri olan Réunion’da doğdu. Babası dağ rehberi, annesi ise anestezist olan yazarı altı yaşından itibaren babaannesi büyüttü. Liseyi ve agronomi mühendisliği eğitimi aldığı üniversiteyi Paris’te okudu. Yirmi yaşına doğru çeşitli dergilerde yazmaya başladı. Bir biyografi olan ilk kitabı Howard P. Lowercraft Dünyaya ve Hayata Karşı, 1991’de yayımlandı. 1990’ların sonundan bu yana Fransa’nın en tanınan ve kitapları en çok yabancı dile çevrilen yazarı olan Houellebecq, birçok saygın edebiyat ödülünün yanı sıra, Harita ve Topraklar adlı romanıyla 2010 yılında Prix Gouncourt’a layık görüldü.
Huoellebecq’in Can Yayınları’ndaki diğer kitabı “Kuşatılmış Yaşamlar” 2001’de yayımlanmıştı.
Kaynak: edebiyathaber.net (16 Mart 2012)