Ödüllü yazar Samantha- Ellen Bound’un 4 kitaplık fantastik serisinin ilk kitabı “Yedi Diyar Geçidi”, bir oturuşta okunacak sıradan bir fantastik macera kitabı olmanın ötesinde bir sonraki bölümü merakla beklerken aradaki olayları ve kahramanları birbirine bağlamak gibi zihin jimnastiği gerektiren etkenleri de içinde barından çok katmanlı bir roman olarak kendini okutmayı başarıyor.
Samantha- Ellen Bound, gençlere yönelik yazdığı kitaplarıyla tanınan bir yazar. Kişisel web sitesinde sadece gençlere değil “bir çocuk anlatıcıyla” yetişkinler için de yazdığını belirtiyor. Tazmanya’da büyüyen Bound şu an yaşadığı Avustralya’daki edebiyat dergilerine kısa öyküler yazıyor. Bound önceki yazdıklarıyla epey bir ödülün sahibi olan bir isim. Yazar, editör ve pazarlama podcast’leriyle birlikte edebiyatın tüm köşelerinde yer alan Bound’un 4 kitaplık fantastik serisinin ilk kitabı “Yedi Diyar Geçidi”, Genç Timaş’tan Mehir Kalmış çevirisiyle kısa süre önce okuyucuyla buluştu. Kitap, anne ve babasının tatile giderken küçük kız kardeşi Esme’yi, kendisine bıraktıkları için en berbat yazını geçiren Celeste’in, zıpır kuzeni Ferdinand’ın damdan düşer gibi gökten düşmesiyle atıldığı, canavarlar, yaratıklar, devler, büyücüler, mitolojik kahramanlarla dolu macerayı ve bu maceranın kendisinde yarattığı değişimi anlatıyor.
Yazın en sıcak gününü babaannelerinin evinde dondurma yiyip serinlemeye çalışmakla geçiren Celeste ve Esme, kuzenleri Ferd’ün emektar dostu ve otobüsü Bonnie’yle birlikte aniden önlerine düşmesiyle şaşkınlığa uğrar. Ancak bu çok da uzun sürmez zira sülalenin yaramaz çocuğu Ferd’ün bu tür davranışlarına alışık olan kardeşler yaralanmış hâldeki kuzenlerinin durumunu, yere düşen dondurmalarına kıyasla daha az önemserler. Hâl hatır sorma faslından sonra, Esme, Ferd’ün “geçit”teki evine gidip macera yaşamakta ısrar eder. Celeste ise, ailesinin kendisine yüklediği bakıcılık sorumluluğundan ödün vermemek için buna karşı çıkar ancak onun da canı bu sıkıcı yaz gününü yatarak geçirmekten yana değildir. Ayrıca Celeste’in annesi ve babası, Ferd’ün evine yaklaşılmasını da yasaklamıştır. Ancak Ferd, şeytan gibi zekâsı ve diliyle Celeste’in kanına girerek, iki kız kardeşi kendisiyle birlikte “öte taraf”a geçmeye ikna eder. Celeste’in kafası hâlâ karışıkken Esme çoktan otobüse binmiştir ve ablasına da onunla gitmekten başka şans bırakmamıştır. Üçlünün, Ferd’ün “Yedi Diyar Geçidi”ndeki yolculuğu böylece başlamış olur.
Yolculuk esnasında Celeste’in ısrarlı soruları neticesinde Ferd başının belada olduğunu açıklar. Ferd’ün bulunduğu yer, yani “Yedi Diyar Geçidi”, Altın Kuş Tüyü Teşkilatı adlı tüm diyarları yöneten bir hükümetin kontrolü altındadır. Ferd de bu diyarlardaki geçitler ve portallar arasındaki geçişleri kontrol eden, giriş çıkışları güvenlik altında tutan bir görevle uğraşmaktadır. Aslında işini başına buyruk bir şekilde ama başarılı bir şekilde yapan Ferd, son zamanlarda geçitler arasında çıkan isyanlar yüzünden Teşkilat tarafından sıkıştırılmaktadır. Böyle şeyler onun için çocuk oyuncağı olan Ferd’ü asıl ilgilendiren mesele, Ormanlar Diyarı’ndaki sevgili arkadaşı Leshy’nin kaçırılmasıdır. Ferd’ün geçitteki evine gelen kuzenler, burada insan olmayan bir sürü varlıkla karşılaşır. Hepsi tuhaf gibi görünüyor olsa da, içlerinde birer “insan ruhu” taşımaktadır. Celeste ve Esme’nin onlara alışması uzun sürmez. Ev sahipleri, sade bir çay partisi düzenleyip misafirlerini ağırlarken ne olduğunu anlayamadıkları çok şiddetli bir sarsıntı geçirirler. Herkes korkuyla birbirine bakarken Ferd’ün kendiliğinden ayağa kalkıp kapıdan uçtuğunu görürler. Bunun anlamı, Ferd’ün kaçırıldığıdır. Ama kim, neden böyle bir şey yapar, soruları akılları karıştırırken Celeste duruma el koyar ve kuzenini kurtarmak için harekete geçer…
Samantha-Ellen Bound, “Yedi Diyar Geçidi”nde konuya çok hızlı bir giriş yaparak okurun henüz daha ellili sayfaların başında kitaba dikkat kesilmesini sağlıyor. Bu dikkatin gerekliliği, “Yedi Diyar Geçidi”nin su gibi akan klasik bir fantastik macera kitabı olmasının yanı sıra, karakterlerin çokluğu, bu karakterlerin birbiriyle ve her macerayla bağlantısının olmasından kaynaklanıyor. Bir yeri veya bir karakteri kaçırdığınızda sizi önceki sayfalara döndürecek kadar yoğun bir anlatımı var yazarın. Kitabı, İskoçlardan Slavlara, Arnavutlardan İrlandalılara kadar birçok mitolojik kahramanla renklendiren Bound’un bir diğer artısı da kurgu içindeki maceraları mantıklı birer sebep ve sonuca dayandırması. Hâl böyle olunca bir oturuşta okunacak sıradan bir fantastik macera kitabı yerine, bir sonraki bölümü merakla beklerken aradaki olayları ve kahramanları birbirine bağlamak gibi zihin jimnastiği gerektiren etkenleri de içinde barından çok katmanlı bir roman ortaya çıkmış. Devamı için beklemede kalmakta fayda var…
edebiyathaber.net (6 Eylül 2023)