Ben adımı Toroslar’da kaya diplerinde açan bir çiçekten aldım. Oğluma ismini Ardıç ağacından verdim. Anneannemin aileye en büyük mirası, beş kızına pay edilen bir mum çiçeğiydi. “Yediveren”in anlamını bir limon ağacından öğrendim. Zeytin ağaçlarına bir de kırmızı mercan çiçeğine hayran büyüdüm. Şimdi ben, AşrıOrman’ı nasıl sevmeyeyim?
Günışığı Kitaplığı’nın fantastik yazarı İrem Uşar’ın hayal aleminden çıkan yeşil-kahve karışımı bir romandan bahsedeceğim. Geçmiş ve geleceğin; aynı olan ile farklının, toprağı saran sağlam kökler ve Güneş’e yükselen dalların bitmek bilmez mücadelesine yeni bir açıdan bakmak ister misiniz? O hâlde bu hikâye sizin için.
Önüme serilen bu bambaşka dünyanın adı KökDiyar. Bir ağaç düşkünü olarak sayfalar boyu yemyeşil bir tasvirin peşine düştüm, itiraf etmeliyim. Ama toprağın altından, köklerin arasından sıyrılmam zaman aldı, tıpkı hikâyemizin üç sıra dışı kahramanı gibi.
Eskilerde kalmış bir savaş, halkın dilinde yaşayagelmiş bir mit, kalıp düşünceler, sert kabuklar, filizlenmesine izin verilmeyen kökler ve soru işaretleri ile dolu üç çocuk. Yabancısı olduğumuz bir şey değil, bildiğimiz dünya düzeni. Peki, bu zıt kutuplar bir orta noktada buluşur mu? Ağaçların, kökten yaprağa birlikte yaşayabildiği bir aşrı orman var mı? Bence yanıtı biliyoruz.
Çocuklardan beklentilerimiz var ve onlar kesinlikle bunun farkındalar. Beklentilerimizin bir çocuğu kendi gerçekliğinden ne kadar öteye savurabileceğini hiç düşündünüz mü? Bu toplum eleştirisi ile dolu romanı okuduğunuzda düşüneceksiniz.
Toplum eleştirisi mi dedim ben? Ah evet, bu kitap tepeden tırnağa, her yaş grubu için bir yüzleşme içeriyor. Kendinizin daha canlı, daha neşeli, daha özgür haliyle tanışmaya hazır mısınız? Böylesi bir karşılaşma kimse için kolay olmaz. Özellikle yetişkinler kaybedilen yılların acısını sindiremezler. Oysa çocuklar öyle mi? Onlar için hayat keşiflerle dolu, yeter ki endişeden uzak, özgürce hareket edebilsinler, tıpkı toprağı delen genç filizler gibi. İster yetişkin olun ister çocuk, daha özgür bir dünyayı keşfettikten sonra eski hayatınıza dönmek istemeyeceksiniz ve değişim tam o noktada başlayacak.
Keşke 2 yaşında bir çocuğa seçenek sunulması gibi bu yol buraya, o yol oraya gider diye görebilseydik seçimlerimizin sonuçlarını. Belki o zaman… Hayır hayır böylesi romantik bir kurguyla birdenbire herkes inandığı şeyden vazgeçer mi? İnanç, o kadar zayıf bir şey mi? Yazar da belki böyle düşünerek şaşırtıcı bir finalle uğurluyor bizi. Nasıl desem, bazen öylece basit bir kurnazlık, bütün olası çatışmaları söndürüp tarihin akışına yön verebilir. Yeter ki karşımıza çıkanlar hep “iyi kurnaz”lar olsun.
KökDiyar halkının hikâyesi ile bir ağacın değişiminin kökte değil ama o rüzgârda savrulan tazecik, yemyeşil, cesur yapraklarda başladığını yeniden hatırladım. Çocuk edebiyatı, çocuk kitaplarının ne anlattığı, tam da bu nedenle çok değerli işte!
Bu hikâye, başka bir dünyanın hayalini kuran, kurtarıcının değil kurtuluşun peşinde koşanlara, yaşamı hür bir ağaç ve kardeşçe bir ormanla anlatan şairin dizelerine. İyi okumalar herkese.
Yaşasın çocuk kitapları.
edebiyathaber.net (25 Eylül 2023)