Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Çizimle ilişkim çok küçük yaşlarda başladı. 5-6 yaşımdayken gazeteden resimler kesip onlardan kolaj oluşturup tekrar renklendirirdim. Sonra da evin her yerine asar tablolar yapardım. Annem bu duruma kızardı biraz tabi. Duvarda bant izleri, her yer boya, kalem çizikleri filan. Sonra gidip onları dolap içlerine yapıştırırdım. Hiç vazgeçmedim yani. Oyuncaktan çok boyalar dikkatimi çekerdi hep.
Hala öyleyim. Alışverişte kendime kıyafet vs. den çok boya, kalem, defter alırım. Böyle mutlu oluyorum. Üniversitede bölümüm grafik tasarımdı. Afiş tasarımı, broşür, logo tasarımından çok çizim yapmak hep ilgimi çektiği için mezun olduktan sonra bir süre tasarım alanında çalıştım ve sonra kurumsaldan sıyrılıp tamamen illüstrasyona yöneldim. Tabi bir süreç istedi çünkü istediğim şey çocuk kitabı illüstratörü olmaktı. Seçimimden sonra boyalarımla, defterlerimle, tabletimle bir yola çıktık ve çok emek verdim. Yolculukta katıldığım workshop, atölye, eğitimler bana çok şey kattı. Bu seçimden çok mutluyum. İşimi çok seviyorum. Çizim yapmaya animasyon izlerken hoşuma giden veya seçtiğim bir cümleyi resimleyerek başladım. Ya da arkadaşlarıma bir hayvan, nesne, mekân sorup bunları birleştirip kendime çizecek bir şeyler buluyordum. Sonrada çok geçmedi kitap resimlemeye başladım ve serüvenim böyle devam etti.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Kitaba başlamadan önce metni tekrar tekrar okurum. Sonra biraz yürüyüşe çıkıp metin için uygun kompozisyonu zihnimde canlandırırım. Beni rahatlatan belirli kafelerim var. Örneğin karakterlerimde yer verdiğim endemik bitkileri üreten aynı zamanda çeşitli kahveler demleyen ya da sanatsal müziklerle objelerle dolu mekanları tercih ediyorum. Motivasyon için ben mekanları biraz önemsiyorum.
Ve çok çok önemli olan animasyonlar. Hayal gücünü geliştirmek için, yine motive olmak için özellikle çizerlikte öneminin büyük olduğunu düşünüyorum. Sevdiğim çizerlerin kitaplarını okumayı, tüm detayları incelemeyi çok seviyorum. Rutin konusuna gelirsek gece çizim yapmayı çok seviyorum. Burada da konumum evim. Evde çalışmayı da seviyorum. Sevdiğim tarzda müzikler ya da arka planda animasyon açıp sessizlikte sanatımla baş başa kalmak bana çok keyifli geliyor.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Bence editörler ve yazarlar çok tatlı insanlar ya. Şanslıyım ben hep harika insanlarla çalıştım. İkisinin de işine ciddi saygı duyuyorum. Söylediklerini önemsiyorum. Onlarda benimkileri. Sonra birlikte üzerine konuşup o güzel kitapları inşa ediyoruz. Fikir alışverişini seviyorum. Sundukları bir fikir zihnimde yeni kapılar açıyor. Ve düzeltilerinde göremediklerimi görmek oh ya iyi ki varsın dedirtiyor.
Ben eskiz aşmasındaki revizelere açığım tamamı boyanmadıysa ve büyük değişiklikler yoksa. Çünkü birlikte üzerinde düşününce daha da güzel bir şey ortaya çıkıyor. O yüzden yazarında editöründe benim kalbimde yeri büyük. Bir projeye başlarken ben metni okuyup karakterleri tasarlıyorum, renk paletini oluşturup bir sayfayı örnek gönderiyorum. İkimizde memnunsak eskizlemeye geçiyoruz. Sonra revize varsa onları yapıp yeni eskizler üzerinde konuşup anlaşırsak boyamaya geçiyoruz. Sonra kapak tasarımına, derken bir bakmışız emeğimiz ellerimizde. İşte bu mükemmel his.!
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Çizimlerimi beslemek için eskiz defterim devreye giriyor. Çünkü gelişimde ana karakter o. Her an elinizin altında bir eskiz defteriniz olursa gün geçtikçe sayfalarınızda ne kadar değişim var görebiliyorsunuz. Boyaları koklamak, dokunmak, hissetmek kesinlikle sanatı besleyen ana unsur. Sonra beğendiğiniz çizerleri takip edip incelemek bence çok katkı sağlıyor özellikle bence çok iyi motive ediyor. Örnek vermem gerekirse; Oliver Jeffers, Benji Davies, Beatrice Blue, Sarah Massini, Leandro Francisca, Lucy Fleming, Çağrı Odabaşı, Gonca Mine Çelik, Gözde Eyce, Cansu Erkan, daha o kadar çok ki… Hepsi çok kıymetli çizerler. Son olarak Pinterest’in katkısı çok. Alanınızda Pinterest’te zaman geçirince beyninizin rafında birikenlerin çoğaldığını hissediyorsunuz. Bu kaleminize de yansıyor.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Mutfak süreci, emek kokuları… Bir kitap ve arka planında koca bir ekip. Çıktıya erişene kadar hepimiz ayrı ayrı emek veriyoruz. Birbirimizi besliyor, fikirlerimizle destekliyoruz. Sonra ortaya o büyüleyici sayfalar çıkıyor. O büyüleyici sayfalar yayın evi fiziksele ulaştırana kadar yolda birçok aşamadan geçiyor.
Bu üretim çok kıymetli. Çok tatlıyız bence, duygulandım… Çizer cephesinden bakacak olursak da; oluşturduğum mekanlarda karakterlerle yaşıyormuşum gibi zihnimde canlandırarak çiziyorum. Bazen kendimi karakterlerle konuşurken buluyorum. Tabi biz çizerler büyük emek ve zaman isteyen bir iş yapıyoruz. Evet inanılmaz zevkli bir mesleğimiz var ama bir o kadar da emek isteyen bir iş. Karakterleri tasarlıyor sürekli editörle iletişim halinde oluyoruz. Sonra eskizleri çiziyoruz. Tıpkı film çeker gibi storyboard oluşturuyoruz, sonra renkler, dokular, sonrada ortaya çıkan canım çıktılarımız. Parmaklarınız kaleminizi hiç unutmamalı. Sürekli çizmeli, hep hep çizmeliyiz.
edebiyathaber.net (7 Ekim 2023)