Tüm dünyada hatırı sayılı bir okur kitlesine sahip olan Jennifer Weiner’ın yazdığı “O Yaz”, 15 yaşında tecavüze uğrayan Diana’nın mahvolmuş hayatını yeniden inşa etme çabasını, hayatı farklı bir biçimde elinden alınmış başka bir Diana karakteriyle birleştirerek kadınların ve çocukların uğradığı istismara sessiz kalınmaması gerektiğini çarpıcı bir şekilde aktarıyor.
New York Times çok satan yazarlarından biri olan Jennifer Weiner, bu listede beş yıl kalarak elde edilmesi zor bir başarı yakalamış, kitapları 36 dile çevrilerek toplamda 11 milyonu bulan satış rakamına ulaşmış bir yazar. Esasında bu tip listelerde başı çeken kitaplar “çerezlik” niteliğinde olduğu için rakamları çok da fazla kafaya takmamak gerekiyor. Fakat Weiner’ın Eksik Parça Yayınları’ndan Elif Tahmiscioğlu çevirisiyle yayımlanan “O Yaz” kitabının “çerezlik” kategorisiyle uzaktan yakından alakası yok. Zira “O Yaz”, 30 yıllık bir ağır bir travmayı üzerinde taşıyan bir kadının her şeye göğüs gererek ayakta kalmasının öyküsünü, adaşı olan başka bir kadının öyküsüyle birleştirerek kadınlara ve çocuklara karşı yapılan istismara en yüksek perdeden haykırılması gerektiğinin altını kalın çizgilerle çiziyor.
1987 yılının yazında, cenneti andıran bir kasaba olan Cape Cod’da başlıyor hikâye. 15 yaşına daha yeni ayak basan Diana, o yaz, Boston’daki ailesinden ayrılarak hem tatil yapmak hem de bir doktorun çocukların bakıp ufaktan harçlığını çıkarmak için Cape Cod’a gider. Yaz mevsimi ayrı bir tatlı olan Cape Cod’da bölgenin en önemli liselerinden biri olan, kalburüstü ailelerin çocuklarının okuduğu Emlen’den öğrenciler de günlerini gün etmek için Cape Cod’a gelir. Gece gündüz partileyip üniversite öncesi kurtlarını dökmek isteyen ergenler, meşhur yaz aşklarını doyasıya yaşamaktan da geri kalmaz.
Gözünü açtığında…
Diana bir gün mesai sonrası, Cape Cod’daki gençlerin uğrak yeri olan Büyük Mellow plajına gider. Burada çılgınlar gibi eğlenen gençlere gıptayla bakan Diana, Poe ile tanışır. Gayet çekici bir delikanlı ve çenesi de iş gören bir genç olan Poe, Diana’ya laf atarak sohbeti açar. Diana, ayakları yerden kesilmiş gibi hissedip Poe’yla vakit geçirmeye başlar. Muhabbet ilerler. Diana yaşının da verdiği heyecanla Poe’ya tutulur. Birkaç gün sonra Poe, onu, gece sahilde verecekleri partiye davet eder. İşin “resmiyete” döküldüğünü sanan Diana da kabul edip davete icabet eder. Emlen Lisesi tişörtlü kızlar, erkekler ateş başında çılgınlar gibi dans ederken su gibi akan alkol partideki coşma dozunu artırır. Poe, Diana’ya da içirir. Biraz daha fazla içirir ve Diana kendine geçer. Gözünü açtığında üzerine bir oğlan vardır! Diğeri onun ellerinden tutarken, öbürü de olan biteni izlemektedir! O andan itibaren Diana’nın hayatında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır…
İki Diana, iki farklı hayat
Diana o geceyi ruhunun en dibine gömüp üzerine de beton dökerek başka bir hayata başlamışken, ondan kilometrelerce uzakta başka bir Diana da sorunlu kızı Beatrice ve zengin kocası Hal’le lüks bir yaşam sürmektedir. Şehrin tanınmış avukatlarından biri olan Hal, geçmişindeki çılgın hayatı bırakıp düzenli yaşama geçmek için henüz üniversite çağındaki Diana’yla tanışır. İkili kısa süre içinde flört etmeye başlar ve altı ay sonra da evlenir. Aralarındaki yaş farkını kendini Hal’e ve onun olanakların kaptırdığı için göz ardı eden Diana, Hal eski defterleri kapatmak istediği için Daisy’ye dönüşür. Üniversiteyi bırakır. Klasik bir zengin ev kadını olarak en sevdiği hobisi olan yemek yapma üzerine kendince bir meslek edinmeye çalışır. Yemek dergilerinde köşe yazarlığı yapmak, videolar üretmek ister. Kızları Beatrice ise yaptığı el işlerini gelecekte de sürdürmek istediği için okulla alakadar olmaz ve sonunda da okuldan atılır. Daisy, Hal ve Beatrice’in adı konulmamış sözde bir huzurla dolu yaşamları bir gün Daisy’nin, Diana olarak kullandığı e posta adresine bir mail gelmesiyle kökten değişir. Zira mail’i gönderen kişinin adı Diana’dır ve ikisinin mail’leri birbirine karıştığı için aralarında ister istemez bir muhabbet başlar. Zamanla da arkadaş olurlar. Daisy, tanışmak için Diana’yı New York’a davet eder. O sıralarda geçmişiyle yüzleşme kararı alan Diana ise Cape Code’ta tamirci sevgilisi Michael’la mutlu sayılabilecek zamanlar geçirmektedir. O uğursuz yıl, evlerinde bakıcılık yaptığı Dr. Levy’nin evinde kalan Diana, bir restoranda garsonluk yaparak geçimini sağlamaktadır. Diana günübirlik New York’a gider. Daisy’le güzel bir akşam geçirip tekrar Cape Cod’a döner. Tamirci sevgilisiyle onarımı yapılacak evlerden birini dolaşırken “onun” fotoğrafını görür. Diana’ya o kâbusu yaşatan adamın, Poe’nun. Şoka giren Diana artık bir şeyler yapmanın gerektiğini, en azından onun gözlerinin içine bakmak istediği için ufak çaplı bir araştırma yapar. Ve inanılmaz bir tesadüfle karşılaşır. Kitabın sürprizi ve asıl açıldığı nokta burada başladığı için konuyu burada kesip “O Yaz”ın meramına geçiyorum.
Jennifer Weiner “O Yaz”da, henüz 15 yaşındaki bir kız çocuğunun bir gecede mahvolmak suretiyle değişen hayatını çok ince bir şekilde kurguluyor. Diana’nın üzerindeki yükteki hiçbir ayrıntıyı atlamadan, onun psikolojisini çok iyi yansıtan Weiner, bol bol “flashback” kullanarak okurun kitapta kalmasını sağlıyor. Daisy’nin ve Beatrice’in hayatlarına da aynı özeni gösteren yazar, derdini yavaş yavaş, okurun sindire sindire okuyacağı şekilde anlatarak sonuca varıyor. Bunların yanında toplumun kadınlara ve çocuklara karşı istismara göz yumarken ürettikleri bahaneleri, erkeğin kendini aklama çabalarını, “aile”ye toz kondurulmaması için tüm olan bitene karşı herkesin nasıl üç maymunu oynadığını çok yakından tanıdığımız davranışlarla anlatıyor. “O Yaz”, masumiyeti ellerinden zorla alınmış kadın ve çocukların kimsenin çözmeye yanaşmadığı kanayan yarasına tuz basarak herkesin artık bunu görmesi gerektiğini en yalın biçimde ifade eden bir roman.
edebiyathaber.net (9 Ekim 2023)