Öndeyiş:
Yazı ve çalışma gündemimin seyrinde yer alan bazı yazışmalarımın zaman zaman okur karşısına çıkmasını istemişimdir. Kuşkusuz bunların mutlak ve mutlak bir “okur”u vardı. Ama o okurun gerek duyduğu iletişimi başka okurlarla paylaşmak, yazınsal görüyü/deneyimi aktarmak düşüncesini taşımıştır bana. Bu mektuplar nereye kadar varacak bilemiyorum. Ama şimdi yazılanlara bakıyorum, bir defter hacminde. Kime neden yazdığım mektupların özünde kendini gösteriyor. O nedenle birer “açıklama” gereğini görmedim. Burada amaçlanan yazan birine dönük düşüncelerin paylaşımı. Bunu bir yolculuk gibi de alabilirsiniz sevgili okur.
***
Başlama Noktası
“Gelip zihnime yerleştiniz,” demiştim. Abartı değildi bu.
Üçüncü görüşmemizde rüyamı anlatmıştım size.
Rüyalarım, ikinci hayatım neredeyse. Ara ara yazarım da bunları, pek anlatmam.
Sonra, bakıyorum da; okuduğum her satırda karşıma çıkıyorsunuz. Oradan sizin için cümleler seçip, sözcükler yazıyorum. ‘Bunu okursa ne düşünür, onda neleri çağrıştırır,’ diye düşünceler geçiyor aklımdan.
Size sözünü etmesem de, dür kitabının giriş sayfasını ilettiğim Rebecca Solnit’in şu satırları çıkıyordu karşıma, onun yazdıklarından size bakarken:
“Bir davalı ağzıyla konuşmam gerekirdi, uzun zaman birçok suçlamanın muhatabı olarak, annem karşısındaki haklılığımı kanıtlamak zorunda kalırdım. Varoluşumu aklama ve ayakta kalma acil bir ihtiyaç olmaktan çıktı artık, ama yine de, duygu silindikten sonra bile hikâye derin bir çukur gibi kalıyor.”
Bu notları size yazmamı bir başlangıç olarak almanızı isterim. Okurken birdenbire geldi aklıma. Ara ara bunları yazabilirsem eğer; sizi yazacaklarınıza/okumalarınıza daha da odaklayabilecek bir kıvamı yakalamış oluruz. Şu ân yan yana gelip çalışamadığımıza göre, -şimdilik ama- hem yazılanlar hem de düşündüklerinizi enine boyuna konuşup tartışma olanağını burada yaratırız diye düşünüyorum..
Size, gene bir başka anlatıcıdan, Simone de Beauvoir’dan söz ederken, onun bakışı gerek demiştim. Onun kendini anlattığı kitaplarına dönerken, Denemeler’ine de göz atma gereğini hissettim.
Denemelerine konu edindiği başlıklar haydi haydi sizin ilginizi/düşüncelerinizi çekecek düzeyde:
*Ân
*Sonsuz
*Tanrı
*İnsanlık
*Başkaları
*Esirgemezlik
*Bağışlama…
Evet, bu kitabınızı “kadınca” bir bakışla/duyguyla yazmanız gerekli.
“Kendinden dışarı çıkmaksızın yaşamak, durgun ve yabancı yaşamaktır.”
Beauvoir böyle diyordu. Sanırım siz yazarak kendinizden dışarı çıkacaksınız. Bu size iyi gelecek, üstüne üstlük insanlara da bir şeyler söylemiş olacaksınız.
Bu okumalarınızı çok da yaymak, çoğaltmak istemiyorum. Ki, bunun sonu yok.
Size şu an gerekli olanlardan söz ediyorum, o da çok çok azından.
Evet, bu “birinci” notları burada sonluyor, iyi yolculuklar diliyorum.
Bakalım “ikinci” notlarda neler yazılacak, ve sizi nerede karşılayacaklar.
Sevgilerimle.
edebiyathaber.net (24 Ekim 2023)