“Alo! Nuri abi. Hayırlı günler.”
“Vay, Mehmet, hayırsız. Epeydir ortalarda yoksun.”
“Haklısın abi. Koşuşturup duruyorum. Fırsat bulamadım. Kusura bakma. Ne var ne yok, nasıl gidiyor?”
“İyi, iyi. Yıllar sonra özgürlüğün keyfini sürüyoruz hanımla birlikte. Kurslar, korolar derken günler geçiyor. Haberler asıl sende, sen neler yapıyorsun.”
“Biliyorsun, holding bizi işten çıkardığından beri Manisa’da muhasebeci arkadaşın yanındaydım.”
“Yahu Mehmet ben işten çıkarılmadım ki. Hizmet sürem doldu, kendi isteğimle emekli oldum.”
“Aman, lafın gelişi dedim.”
“Şu Nuray’la atışmasaydın bugün halâ holdingde çalışıyor olabilirdin.”
“Abim, şimdi hiç bilmezmiş gibi. Kadın sürekli benimle uğraşıyordu, unuttun galiba. Evde kalmışlığının sinirini benden çıkarıp durdu mübarek.”
“Bırak, olur mu öyle şey ya. Kadın yıllarını vermiş şirkete. Ailenin en güvendiği personel. Nuray mı, sen mi. Hem ast dediğin biraz alttan alır. Sürekli zeytinyağı gibi olmaz. Arada susup oturacaksın.”
“Abi boş ver Nuray’ı. Geçti gitti. Bak seni asıl neden aradım. Burada şirketin birine başvurmuştum, Obge Gıda.”
“Hiç duymadım adını.”
“Başvurana dek ben de duymamıştım. Bunların burada sanayide fabrikaları var. Dondurulmuş gıda üstüne. Sırf ihracat. Koca şirket. Finans müdürlüğü için görüştüm.”
“Güzel. Hayırlısı olsun.”
“Geçen ay mülâkata gittim. Şirket şıkır şıkır, öyle güzel, modern. Birkaç gün önce de genel müdürle görüştük. Acayip düzgün adam. Tabi, benim gibi görüşmeye gelmiş başkaları da vardı. Abi, aile şirketi bunlar. Borsa’ya açılacaklar. Başvurular, bağımsız denetim, aracı kurum, danışman işlerini yürütecek birini arıyorlar.”
“Kurumsallaşmak istiyorlar demek ki, çok iyi.”
“Benim de eski şirkette iç denetçilik geçmişim var tabi, kafalarına uydum galiba.”
“Bak holdingi beğenmiyordun ama referans olmuş sana.”
“Olmaz olsun onların referansı. Neyse, maaş dolgun. Borsa’ya açılınca yatırımcı ilişkileri bölümü de bana bağlanacakmış.”
“Bence şu zamanda gayet iyi be oğlum. Başarılı olursan seni genel müdür yardımcısı bile yaparlar. Yürür gidersin. Sermaye piyasası lisanslarını almış mıydın sen?”
“Yok, nerde. Sınava girmek gerekiyor onlar için. Öyle kolay değil. Ben de hep denetimde çalıştığım için borsa, yatırımcılar falan hiç bilmediğim şeyler. Abi sen holdingden önce aracı kurumdaydın değil mi?”
“On yıl çalıştım.”
“Sence becerebilir miyim bu işleri?”
“Halledersin, takılma o kadar. Halka arz işleri öyle hızlı ilerlemez zaten. Akıllı çocuksundur, bu arada kendini yetiştirirsin.”
“Ben de bayağı sıkıldım aslında, farklı şeyler yapmak istiyorum.”
“Tamam işte, bunun için tam biçilmiş kaftan. İnsan istedikten, azmettikten sonra her şey olur be oğlum.”
“Yaşam koçu gibisin abi. Vallahi içimi rahatlattın.”
“Sonucu ne zaman belli olacak?”
“Söylemediler, bugün yarın ararlar herhalde. Haber veririm.”
“Hayırlısı olsun. Bak, güzel haberlerini bekliyorum.”
****
“Abim hayırlı sabahlar. Keyifler yerinde mi?”
“İyidir Mehmet. Hanımla Boğaz kenarında, çay bahçesinde oturuyoruz. Hava, mekân güzel, insanlar cıvıl cıvıl. Havadisler sende. Kaç hafta oldu biz konuşalı. Haber yok mu?”
“Abiciğim çalışmaya başladım yeni şirkette.
“A! Hiç söylemedin. Nasıl oldu?”
“Valla abi, son bir görüşme daha yaptılar üç adayla, biri ben. Genel müdürle olan mülâkat öncesinde rakiplerle bekleşirken ayak üstü biraz konuşmuştuk. Düşük maaşlardı, müşteri sorunlarıydı, iş ortamıydı falan derken bunların biraz kafasını karıştırdım bilerek. Son görüşmede diğer adaylar teklifi kabul etmeyince bana geldiler. Her şey iyi, güzel de şu borsa işlerini çözebilecek miyim bakalım.”
“Sende o potansiyeli görmüşler sonuçta. Şimdi onlar aracı kurumlarla görüşecekler, şirket değerlemesi yaptıracaklar, piyasalar, ekonomi derken halledersin. Yalnız zamanı boşa geçirme, akıllıca kullan. Şu belgelerini bir an önce almaya bak. Yoksa yatırımcı ilişkileri yöneticiliği yapamazsın. Halka arz işlerinin de birkaç düzenlemesi, tebliği var. Yazarım sana onları, bakarsın.”
“İyi diyorsun da çocuklar küçük, hanım çalışıyor. Akşamları evde sürekli ders çalışamam ki.”
“Biraz dişini sıkacaksın artık. Yeni iş, yeni konular. Toparlarsın zamanla. Sakın boş verme… Evladım! Bize iki sade Türk kahvesi getirir misin? Pardon, garson çocuk geldi de.”
“O zaman yavaştan çalışayım bari. Tecrübelerin çok değerli Nuri abim.”
“Mehmet, hanım karşımda kaş göz işareti yapıp duruyor. Kapatmam lazım. Kızdırmayalım şimdi. Her zaman arayabilirsin, çekinme.”
***
“Nuri abi, alo, alo?… Çekmiyor galiba, tekrar arayayım. Sesim geliyor mu?”
“Mehmet? Eminönü’ndeyim. Burası aşırı kalabalık. Herkes bir ağızdan konuşuyor. Seni zor duyuyorum.”
“Neler oldu tahmin edemezsin. Ama müsait değilsen sonra….”
“Dur, dur merak ederim şimdi. Kahvenin önündeyim. İçeriye geçeyim, orası sakin görünüyor. Hah, tamam. Anlat şimdi, hayırdır?”
“Hayırlı, hayırlı. Başka şirketten teklif aldım.”
“Yapma ya! Daha yeni işe girmiştin?”
“Oldu işte, çağırdılar, gittim, görüştüm, denetçi olarak hemen başla dediler. Ortam fena değil. Fakat maaş epey yüksek. En önemlisi araba veriyorlar.”
“E?”
“Gel gör ki şirket Uşak’ta. Nasıl?”
“Ya! Siz Manisa’da yaşıyorsunuz. Çoluk, çocuk, ev, onlar ne olacak? Kurulu düzeni bozmak kolay değil ki. Bilemedim.”
“Benim de kafam karıştı zaten. Maaş, araba çok cazip ama. Bizim akrabalar herkes Manisa’da. Çocuklara kayınvalide göz kulak oluyor biliyorsun. Hafta sonları gidip gelsem diye düşünüyorum. Eşim de imkânları iyi, muhakkak geç diyor. Hem bildiğim iş be abim.”
“Hani farklı alana yönelecektin?”
“Arada kaldım. Anlamıyorum ki hiç borsa, morsa. Sınav da zor bu yaştan sonra.”
“Allah iyiliğini versin. Senin yaşın ne başın ne? Ben de senin yaşlardayken girmiştim o sınavlara. Bu yeni patronlar neyin nesi, kimin fesi, güvenilir mi araştırdın mı? Senden önceki denetçiyi belki bezdirdiler kaçtı gitti adam.”
“Amma şüphecisin ya. Nereden aklına geliyor bunlar.”
“Tecrübe oğlum tecrübe.”
“Başka yere geçmiş eski denetçi.”
“İyice araştır, sor, soruştur. Gerekirse adamı bul, konuştur. Sonra, çalıştığın yere de ayıp olacak. Seni kaç kişi arasından seçtiler, güvendiler. Deneme süren bile dolmadan haydi bana eyvallah demek pek hoş değil. Adamlar çok zor durumda kalacak.
“Niye ki, yerime diğer görüştüklerinden birini çağırıverirler, olur biter. Yaş ilerliyor, böyle imkânı bir daha nereden bulurum. Sen mesela, iş bulabiliyor musun bak? Emekli maaşına talim.”
“Ben iş aramıyorum ki.”
“Ama, ek bir gelirin daha olsa fena mı?”
“Beni boş ver. Seni konuşuyoruz. Ev kirası vereceksin. Her hafta sonu benzin gideri, yol eziyeti derken maaş farkı kuşa döner. Düşün taşın hesabını iyi yap. Mehmet, mesai çıkışına yakalanmadan eve dönmem lâzım. Malum İstanbul trafiği. Yol da uzun. Sonra yine konuşuruz.”
“Çok sağol abi. Görüşürüz. Hemen de kapattı telefonu yangından mal kaçırır gibi. Bana teklif üstüne teklif geldiğini duyunca kıskandı mı ne.”
***
“Hayırsız Mehmet, nerelerdesin. Sesin çıkmadığına göre halloldu galiba iş konusu.”
“Başladım Uşak’taki şirkette. İki hafta oldu.”
“Hadi ya! Hayırlı olsun. Artık bana pek şey demek düşmez.”
“Misafirhanede oda verdiler bana. Kira derdim yok. Cuma akşamı arabama kuruluyorum, ver elini Manisa. Araba acayip havalı abi. Konforlu, son model, benzin bedava. Mahallede herkes toplanıyor etrafıma, senin mi, kaça aldın, modeli ne. Öyle meraklılar. İstanbul’a geleceğim yakında bir toplantı için. Uğrarım, görürsün abi.”
“Her zaman beklerim. İşyerinde ortam iyi mi bari?”
“Şirket diğerine göre küçük. Beni henüz işlere sokmuyorlar. Hesaplara, belgelere erişimim yok. Yavaş yavaş alışıyoruz.”
“Bana bak dikkatli ol. Usulsüz işlere imza atayım deme. Kafana yatmayan işleri sakın görmezden gelme. Başına dert açarsın.”
“Yok, yok. Merak etme. Çok evhamlısın.”
“Neden evham olsun canım. Eşeğini sağlam kazığa bağla da. Diğer tarafa nasıl açıkladın, bozuldular mı?”
“Hem de nasıl. Surat iki karış ayrıldık. Ama olsun, her türlü kârdayım. Nuri abim yabancı değilsin, şu anda ofisteyim, birazdan yönetim kurulu üyeleriyle toplantım olacak. Ben yine ararım seni.”
***
“Acil konuşabilir miyiz Nuri abi?”
“Neden nefes nefesesin?”
“Durumlar fena.”
“Bir şey mi oldu? Fısır fısır konuşuyorsun, duyamıyorum. İşte misin, neredesin? Kaza mı yaptın oğlum yoksa?”
“Yok. Abi şirkette muhasebede çift kayıt tutuyorlarmış. Kayıtları gizliyorlar benden. Yasal belgeleri de kontrollü gösteriyorlar.”
“Eyvah.”
“Eyvah ki ne eyvah. Kukla denetçi tutmuş bunlar beni. Bir sürü şeye de onay verdim. Ne yapacağım şimdi? Mahvoldum. Eski şirket de geri almaz. Yandım ben, yandım.”
edebiyathaber.net (24 Ekim 2023)