Söyleşi: Deniz Sessiz
Leyla Ruhan Okyay ile Günışığı Kitaplığından çıkan “Bennane’nin Uçan Koltuğu” adlı romanı üzerine konuştuk.
Romanda olaylar, Cumhuriyet’in kutlanması da dahil, hep incir ağacı altında geçiyor. Bunun özel bir nedeni var mı?
2022 yılının bahar aylarında Bodrum’un Peksimet köyü içinden geçerken gördüğüm, incir ağacının dallarına bağlanmış bir koltuk bana bu öyküyü yazdırdı. İlk gördüğümde çok heyecanlandım, fotoğraflarını çektim. Bu rastlantı romanın çıkış noktası oldu. İncir ağacının anıtsal formu, kokusu ve meyvesi de kitabın kahramanlarından biri olmasını sağladı. Ayrıca incir ağaçlarının çocukluğumdan izler taşıması da hikâyeyi başka bir boyuta taşıdı.
Köy enstitüleri, günümüzde unutulmuş, çoğu insanın haberinin bile olmadığı ve ardında çok önemli değerler bırakmış bir gelenek. Cumhuriyet’in tam da 100. yılında böyle bir kurumu ve geleneği anlatma motivasyonunuzu merak ediyorum.
Romanın ilk kurgusu köy kökenli yaşlı bir kadının hikâyesi çerçevesinde oluşacaktı. Sevgili editörüm Müren Beykan’ın önerisiyle Cumhuriyetimizin 100. yılı için bir kitap fikri gelişti. Ben de kahramanımın hikâyesini bu çerçevede işlemeye başladım. Cumhuriyetimizin kuruluş yılları sürecinde doğan Bennane’yi eğitim görebilmesi için köy enstitülerine gönderdim. O yıllardaki sosyal yapı, yaşam biçimi, Cumhuriyet’in kazanımları, aydınlanma süreciyse romanımı şekillendirdi.
Bennane bir Cumhuriyet kadını. Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yıllardan bu yana ülkedeki değişimleri ve gelişmeleri görmüş bir karakter. Bennane’yi bir Cumhuriyet kadını olarak, üstelik enstitülü bir Cumhuriyet kadını olarak kaleme almak sizde ne gibi duyguları uyandırdı/size neler hissettirdi?
Çok heyecan vericiydi. Bu konuda elime geçen bütün kitapları okudum, bilmediğim birçok ayrıntıyı notlarıma ekledim. Olağanüstü bir proje olduğunu zaten biliyordum ancak bilgilenme sürecinde bu düşüncem pekişti, çiçeklendi. O dönemin çocuk şarkıları, marşları, kazanımları da işin içine girince, Bennane’nin yaşadıklarını ben de yaşadım. Hem eğlendim hem çok duygulandım. Çok keyifli bir serüvendi.
Öğretmenler hayatın her alanında çocukların hayatını temelden değiştirebiliyor. “İnsan sevgisini, dayanışmayı da hep Reyhan Öğretmen’den öğrendik. Öyle alçakgönüllüydü ki, onu ulaşılamaz bir öğretmen gibi değil, anamız, ablamız, yakın bir akrabamız gibi görüyor, çok seviyorduk.” Peki sizin hayatınıza dokunan Bennane gibi, Reyhan öğretmen gibi önemli isimler, yol göstericiler oldu mu?
Elbette oldu. Çünkü ben de parasız yatılı olarak, Kandilli Kız Lisesi’nde okudum. Oradaki kimi idareciler ve öğretmenler bize de aynı duyguları yaşattı. Reyhan kahramanı ise adını yakın zamanda kaybettiğim sevgili ablamdan aldı. Çünkü o da çok sevilen bir Fransızca öğretmeniydi. Öğrencilerinin her sorunuyla yakından ilgilenirdi. Öğrencilerinin büyük bir kısmı ona olan hayranlıkları nedeniyle Fransızca öğretmeni olmuştu. Aslında bu roman aracılığıyla ona, ablama bir selam da göndermek istedim.
Nane için hatta köydeki diğer kızlar için okul maalesef ki bir hayalden ibaret, özellikle eski dönemlerde. Herkesin Nane kadar şanslı olmadığı günümüzde okumak isteyen, özellikle kız çocuklarına neler söylemek istersiniz?
Bu sorunun yanıtı çok zor! Ne yazık ki ağır ekonomik, koşullar anne babaların da çocukların da elini kolunu bağlıyor. Yine de onlara umudunuzu yitirmeden, hayallerinizi gerçekleştirmek için çok çalışın, bütün olanakları deneyin, bütün kapıları çalın demek isterim. Çünkü kızların iyi eğitim görmesi çok önemli. Bunu başaracaklarına inanıyorum…
edebiyathaber.net (1 Aralık 2023)