Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi, şüpheli haklarının anlatıldığı “Olağan Şüpheliler” eğitimini kitap haline getirdi.
“Yakalanma sırası size geldiğinde…” altbaşlığıyla Epos Yayınları’ndan çıkacak olan kitap, 15 Haziran’da piyasada.
“Gözlerimize kurucu, yapıcı, onarıcı gibi görünen devletteorik bir konuşmanın konusudur. Belki biraz siyasetin ve felsefenin… “Gözümüze gaz sıkan devlet ise bu kitabın konusu.”
“Bizi yakalayan, arayan, dinleyen, ifademizi alan, kolumuzdan tutup nezarete ya da hapishaneye götürmeyi düşünen devletle ilk kez karşılaştığımızda, bu organizasyonun büyüklüğü ve uzmanlığı karşısında irkiliriz.”
“Üniformalı, sivil, cüppeli yüzlerce uzman, araçlar, binalar bir anda karşımıza dikilir. Rızamız olmadan evimize, işyerimize girilir, özel yaşamımız incelenir. İtirazlar hep aynıcümleyle karşılanır: ‘Hukuk böyle emrediyor.’ Peki hukuk bizi suçlayanlara da sınır koymaz mı?”
“Olağan Şüpheliler”, evlere girenlere, telefonları dinleyenlere, üst arayanlara, bilgisayarları kopyalayanlara karşı vatandaşların da hakları olduğunu anlatıyor.
Neden böyle bir kitaba ihtiyaç duyulduğu da kitabın tanıtım yazısında şöyle ifade ediliyor:
“Olağan bir şüpheli veya aynı anlama gelmek üzere bu ülkede yaşayan bir insan olarak işinize yarayacağını umuyoruz…”
ÇHD Ankara Şubesi’nden Avukat Evrim Deniz Karatana, bianet’e yaptığı açıklamada, neden Olağan Şüpheliler Eğitimi vermeye başladıklarını şöyle anlatmıştı:
“Demokratik hakkını kullanan herkes, bir gün gözaltına alınma ya da tutuklanmayla karşı karşıya kalabilir. Öğrenciler, sendikacılar, gazeteci ve yazarlar, akademisyenler kısaca tüm muhalif kesimler hukuksuz ve usulsüz yargılamalara maruz kaldığı gibi hemen tamamının yakalama-gözaltı ve tutuklanma süreçleri usulsüzlükler ve hak gasplarıyla dolu.”
“Haklarımızı bilmezsek başımıza neler gelebilir?” sorusuna da şu cevabı vermişti:
* Ev aramalarında, şüphelilerin kendilerine ait olmayan ya da daha önce hiç görmedikleri eşyalar, CD’ler veya dokümanlar “suç delili” olarak önce tutanaklara sonra iddianameye girebiliyor.
* Arka arkaya getirilip önlerine konulan evrakları kontrol etmeden imzalayan “şüpheliler”, farkında olmadan kendileri için suç delili yaratıyor ya da “suç itirafını” imzalıyor.
* Gözaltındayken avukat isteyebileceğini, yakınlarına haber verebileceğini ya da gördüğü kötü muamele nedeniyle Adli Tıp’a sevkini isteyebileceğini bilmeyenler mağdur oluyor.
* Birçok konuda itiraz hakkı bulunan ya da imzaladıkları belgelere şerh düşerek usulsüz ya da gerçekdışı bir durumu belgeleyebilecek olan “şüpheliler”, böyle bir hakları olduğunu bilmiyor.
* Polisin “mülakat” adını verdiği bir uygulama var. İfade almadığını söyleyip sohbet eder tarzda sorular sormaya başlıyor. O sırada söylenilen her şey kayıt altına alınıyor ve “mülakat notları” başlığı altında dosyaya delil olarak konuyor. Şüpheli ise “ifade vermediğini, ifade tutanağı imzalamadığını” düşünüyor.
Kaynak: bianet.org (14 Haziran 2012)