Öykücülüğümüzde bir dönüm noktası

Ocak 18, 2024

Öykücülüğümüzde bir dönüm noktası

Ömer Seyfettin’in Türkçe Reçete ve Yalnız Efe adlı kitapları Can Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Ömer Seyfettin’in birbirinden değerli öyküleri bu iki derlemede bir araya geliyor.

Türkçe Reçete – Seçme Hikâyeler (Açıklamalı Orijinal Metin)

Hey gidi zamane hey… Bu Murat neydi bir vakitler… Galata memleketinde, İstanbul’da, Eyüp’te, Üsküdar’da namı söylenirdi. Semai kahvelerinde onun gibi destan söyleyen, mâni düzen yoktu. Çok cesurdu. Ama en ufak, en ehemmiyetsiz şeyi derin derin düşünür, derin derin hesap ederdi. Onun için “ödlek” lakabını almıştı. Hiç hapse girmemiş, ömründe bir defacık olsun karakola çağrılmamıştı. Namuslu kabadayılardandı.
 
Edebiyatımızda “hikâye”si olan hikâyecilerimizin en eskilerinden ve en çok okunanlarından olan Ömer Seyfettin, Türkçenin anlatım olanaklarının ne kadar zengin olduğunu da zamanında ispat etmiş, abide bir yazar.
 
Türkçe Reçete‘de yazarın kısa ömründe yazdığı hikâyelerden on üçünü bir araya getirdik. Ömer Seyfettin’in diline müdahale etmeden ve notlandırarak hazırladığımız bu kitapta hem dönemin Anadolu, Balkanlar, İstanbul coğrafyasından insanların hikâyelerini hem de çok geçmişte kalmış zamanlardan tarihî hikâyeleri usta işi bir anlatımla okuyoruz.
 
 #edebiyatımızınmirası #milliedebiyat #tarihihikaye #çocukluk #anadolu #balkanlar

Yalnız Efe (Açıklamalı Orijinal Metin)

Önüne bakarak başını salladı. Gizli bir şey söylüyormuş gibi yavaşça, “Burası Yalnız Efe’nin ‘sırrolduğu’ yerdir!” dedi. Serin bir rüzgâr yağmurun fısıltısını çoğaltarak esiyor, üstümüze siyah bir çadır gibi açılan çam dalları titriyordu. Anadolu’nun bu yalçın ufuklu, bu boş, bu kayalık, bu korkunç tarafı; Buzdağı’na giden bu ıssız yol eskiden beri bir eşkıya uğrağıydı, bunu biliyordum. Ben tenha bir geçidin gizli bir köşesinde uyuyan küçük bir köyde doğdum. (…) Bilmem onun için mi, eşkıya hikâyelerini dinlemeyi pek severim.
 
Ömer Seyfettin denince akla gelen ilk eserlerden olan Yalnız Efe’yi yazar önce 1918’de hikâye formatında yayımlamış, bir yıl sonra tekrar ele alarak “Anadolu Romanı” üst başlığıyla roman olarak tefrika etmeye başlamıştı. Hayatının son dönemine denk gelen tefrikayı maalesef tamamlayamamış, Yalnız Efe, hikâye halinden sonunu bildiğimiz bir yarım roman olarak kalmıştı.
 
Yazarın orijinal diline, anlatımına dokunmadan hazırlanan bu çalışmada Yalnız Efe‘nin bu iki versiyonu bir araya getirildi. Bu eşsiz hikâyeye yazarın zengin arşivinden, farklı konularda on öykü eşlik ediyor.
 
#edebiyatımızınmirası #tarihihikaye #eşkıya #anadolu #balkanlar

ÖMER SEYFETTİN, 1884’te Balıkesir, Gönen’de doğdu. 1903’te Mekteb-i Harbiye’den mezun oldu. İzmir’e atanmışken Makedonya’da başlayan isyanı bastırmak üzere Selanik’e ve Manastır’a gönderildi, bu bölgede görev yaptı. Buradaki görevinde gösterdiği başarılardan dolayı iki liyakat madalyasıyla ödüllendirildi. İsyanın bastırılmasının ardından Kuşadası’na döndü. 1909 başında Selanik’te teğmen olarak görev yaptı. 31 Mart Vakası esnasında Hareket Ordusu subayı olarak İstanbul’a geldi. 1911’de askerlik mesleğinden istifa ederek Selanik’e yerleşti. Balkan Savaşı başlayınca yeniden askere alındı. 20 Ocak 1913’te Kanlıtepe’de Yunan ordusuna esir düştü. Atina yakınlarındaki Naflion kasabasında on ay kadar süren esirlik hayatı bitince 17 Aralık 1913’te İstanbul’a döndü. 1914’te askerlikten ikinci defa istifa etti. 6 Mart 1920’de İstanbul’da vefat edene kadar Da­rül­muallimin’de ve Kabataş Sultanisi’nde öğretmenlik yaptı. Ömer Seyfettin, ilerleyen yıllarda “hikâyeci” olarak ünlenmesine rağmen edebiyat hayatına şiirleriyle girdi. Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp’la birlikte 1911’de Genç Kalemler dergisinde ortaya konulan Yeni Lisan hareketinin önemli temsilcisi oldu. Yazı ve hikâyeleriyle Türk dilinin sadeleşmesi hususunda gayret gösterdi.

edebiyathaber.net (18 Ocak 2024)

Yorum yapın