Ece Temelkuran, son kitabı “Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi”nde, hayali kuşların “gerçek” hikâyelerini sayfalarına konuk ederek yeni bir özgürlük masalı anlatıyor.
“… Her kuş her insana bir parça uçmak hediye eder çünkü. Bazılarımız, belki de uçmaya bir parça daha yakın olmak için evinde kuş besler. Kuşu sevmek ne zordur, koynuna alamadığın şeyi sevmek ne tedirginlik… Bir kuşu sevmek onu uçmaktan neredeyse hep alıkoyar. Uçan, uçmamayı bilmeyen bir canlıyı sevmek için uçuşunu engellemek, en azından kısıtlamak zorunda olmamız ne gariptir! Şahinler geri dönsün diye, kanaryalar kaçmasın diye ne çok zorlanır kalplerimiz, hem de onların hep uçmasını isterken. Güvercin yetiştirenler bilir; güvercinin geri dönmesi, uçup yuvasını terk etmemesi için kanadından bir telek çıkarılır. Kanadını büktüğünü sevebilir misin? O seni gerçekten sever mi? Öyleyse bir kuşu nasıl sevmeliyiz? Kuşlar belki de hep uzakta, sadece gözlerimizle sevebileceğimiz bir mesafede kalmalı. En azından biz de uçana, onlarla birlikte gökyüzünde yan yana uçmayı öğrenene kadar. O gün gelinceye kadar kuşları hep başımızı yukarı kaldırarak sevmeliyiz, göklere bakarak. Bizi sevgiyle göklere baktıran başka ne var ki!” diyor Ece Temelkuran, Everest Yayınları’ndan çıkan son kitabı “Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi’nde. Son olarak geçtiğimiz yıl yine Everest Yayınları’ndan yayımlanan “Hepberaber” kitabıyla bir “birliktelik” manifestosuna imza atan Ece Temelkuran, bu kez “olmayışlarıyla” kalemden süzülüp bizi aynı gökyüzünde buluşturan kuşları anlatıyor Tülay Palaz’ın illüstrasyonları eşliğinde ve tanıdığımız, bildiğimiz diliyle ve niyetiyle…
Tam otuz beş tane kuş var Ece Temelkuran’ın kitabında. Anna Karenina’nın meşhur tren istasyonu sahnesinin konuğu olan istasyonkırlangıcı, kitabın editörünün “Burayı atalım!” diye diretmesine inat Tolstoy’un el yazmalarında ısrarla anlattığı. “Hobileri” arasında başka kuş sürülerine katılmak, denize paralel uçup Pasifik Okyanusu’ndaki adalarda kafasına göre takılmak, gazoz kapakları, boncuk, cam parçası gibi objeleri biriktirmek olan kendikendineleyleği var örneğin. Başlı başına özgürlük timsali. Keselerinde su biriktiren dünyadaki tek kuş türü olan şifacı bohçalısumrunun Hindistan ormanlarındaki şeceresine yer vermiş Ece Temelkuran. Dişlibülbüllerin, ne kadar “dişli” olduğunu, dökülen dişlerinden parayı vurmak için onları öldüren Amerikalılara inat yaşamaya devam ettiği, nispet yaparcasına da dişlerini gıcırdata gıcırdata o insanların nasıl da üstlerinden uçtuğunun hikâyesini okuyoruz ilerleyen sayfalarda. Hepsi özel bu kuşların. Hepsi tek, hepsi hür. Hepsi de özgür…
“Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi”, Ece Temelkuran’ın hayali gerçeğe dönüştürme ihtimalinin gerçekliği üzerine kurgulanmış bir kitap. Sonunda hepimizin kafasını göğe çevirten, bunun da bir anlamı olduğunu düşündürten…
edebiyathaber.net (29 Ocak 2024)