“Kitaplarında geçmişin izini sürüp geleceğin hayalini kuran düşünceli ve oyunbaz sesiyle çocukların Bilgin Amcası.” Böyle tanıtıyor yayınevi okurlarına Bilgin Adalı’yı. Bana göre de çok doğru bir tanımlama bu. Kendi ifadesi de şu şekilde zaten. “İlk büyük yolculuğumu Ay’a yaptım. Jules Verne’in Ay’a Yolculuk kitabıyla. İki Çocuğun Devrialemi kitabını okuyarak tüm dünyayı dolaşıp serüvenden serüvene koştuğumda, beşinci sınıftaydım. Kitapların evreninde unutulmaz geziler yaparken bir de baktım büyümüşüm. Bu kez gerçek yolculuklara çıktım. Yurdumuzun hemen her yanını, dünyamızın da yarısını dolaştım. Bir gün canım sıkıldı hep günümüzde yaşamaktan. Zaman Bisikleti ile zaman içinde yolculuğa çıktım. Sonra da gördüklerimi oturup yazdım. Bir sürü kitabım oldu.”
Yerli Jules Verne’imizdi bizim. Gidişi zamansız oldu her giden gibi. Oysa daha nice kıymetli eser bırakmasını beklerdik bize. Çaresizliğimize bir çözüm üretemiyorsak bu konuda elde kalanlarla yetinmeli, hatıralarına sahip çıkmalıyız o halde.
Hatıra bıraktığı kitaplardan biri de “Hazine Dedektifleri.” Hatta ikisi de denilebilir. Geçmiş yıllarda “Kariye Hazinesi” ve “Mezar Soyguncuları” olarak iki ayrı kitap halinde yayımlanan kitaplar şimdi Can Çocuk tarafından “Hazine Dedektifleri” olarak yayımlanmış. Mert Tugen de resimlemiş.
“Can ve arkadaşları, İstanbul’un fethini işledikleri tarih dersinde Kariye hazinesinin gizemli öyküsünü duyunca, bu hazinenin izini sürmeye karar verirler. Tarih öğretmenleri Erdal Bey’in de desteğiyle, tarihin sayfalarında buldukları karmaşık bilgileri ve ipuçlarını biraraya getirerek günlerce çalışırlar. Bu arayış onlara yalnızca Kariye Müzesi’nin değil, hiç tahmin etmedikleri dönemlerin ve deneyimlerin de kapısını açacaktır.”
Bilgin Adalı’nın kitaplarında okurlarının aşina olduğu bir özellik vardır. O da karakterlerin arasında kendisine de yer vermesidir. Bu kitapta da kendisini karakterlerin arasına yerleştirmiş yazar. Diğer karakterlerin isimlerini de sevdiği insanlardan ödünç aldığını ifade etmiş.
Çocuk edebiyatında tarih yolculuğu denince akla gelen ilk isimlerden olan Bilgin Adalı, bu kitabında da okurlarını on beşinci yüzyıldan tarih öncesine, arkeolojik kazılardan tarihi eser kaçakçılığına uzanan bir maceraya davet ediyor.
Kendisi de tarihteki yerini almış bir yazarın kitabı önümüze şimdilerde gelince “geçmişten gelen bir hediye” olarak algılamamak da pek olası değil sanırım.
edebiyathaber.net (29 Ocak 2024)