Doruk Ateş’in, Mahal Edebiyat Yayınlarının 2023 yılında çıkardığı romanlarından. Mahal Edebiyat, duyarlı kalemlerin eserlerini okurlarıyla buluştururken çıtasını da yükseltiyor. Bu yıl okuduğum farklı bir kalem Doruk Ateş.
Su Aktı Olan Yine Bize Oldu, hacim olarak küçük ancak hiç kuşkusuz nitelikli bir eser. Zira merkezinde ülkemizin gündemi var. Gündem özellikle 2023 yılında acılarla dolu olunca eser de o acıların çığlığı olmuş.
Romanın zamanı, mekânı ve kahramanların adı yok. Ancak her okurun rahatlıkla tahmin edeceği gibi isimlendirilmeyen mekân 2023 yılının şubat ayında yaşadığımız o büyük depremden etkilenen illerden biri. Kahraman ise bu felaketi yaşayanlardan.
Bir otobüs yolculuğu ile başlıyor kurgu. İsmini bilmediğimiz baş kahramanın felaket alanını terk ederken yaşadığı arayış ile yıllar önce göreve başladığı yerdeki ümitleri kesişiveriyor. “Memuriyete başladığım odaya dönmek yeni umutlarım ile geçmişteki umutlarım arasında bir çatışmaya neden olmuştu.” (s,38) Bu travmanın sonucu ne olur? Halüsinasyonları mı getirir, okur bunu bulacak. “Neredeyse her şeyimi kaybetmişken, her şeyini kaybetmiş bir çocuğu hayata karşı nasıl motive edecektim?” (s,30)
Ruhsal yıkıntı belki de bedensel yıkıntıdan daha ağırdır. Kahraman, ilk görev bölgesine gelince, olayı anlattığı, dertleştiği arkadaşı ile konuşmaları, iki felsefecinin yön bulması gibidir. Kahramanımız anlattıkça ülkemizin bu felakete neden ve niçin geldiği, sonucunda yozlaşan insanların otorite ile şekillenmesi alt satırlarda okuyucuya verilir. Bu felaketin sosyal, psikolojik, ekonomik ve politik olarak insan üzerinde etkileri, gerçekle anlatılanların ne denli farklı olduğu ortaya çıkar.
“Biliyordum zihin bazen yanlış anlamaların ortasında kaybolduğunda kendini sakinleştirmek yerine yok sayılmış hissetmek gibi tuhaf bir hal alıyordu. Bu, olduğumuz gibi kabul edilmediğimiz yerlerde veya tam olarak yok sayıldığımızda hissettiğimiz hüznün derinliğini ifade ediyordu.” (s,32)
Doruk Ateş, depremi merkeze alarak kurgusunu güçlendiriyor. Ülkeyi yaşanır hale getirmek için ağaçlandıran, adalete, vefaya yani tüm insani değerlere inan idealist kahramanın bir anda her şeyini kaybetmesiyle inançlarının değişmesi okura zaman zaman felsefi cümlelerle veriyor. Direncini, elinde kaktüs tutan bir çocukla sağ tutmaya niyetli kahramanın edebiyatımız için unutulmayacak bir karakter olduğunu düşünüyorum. “Onu diğer çocuklardan ayıran bir şey vardı, kaktüstü bu. Dikenleri ellerine battığı halde hâlâ tutuyordu. Onun acısını hissettim.” (s,113)
Kurguyu, bugün birçok kişinin düşünüp dillendiremediği, söyleyenlerin de susturulduğu önemli tespitlerle yukarı taşıyor D. Ateş. “Biz kumullarda yetiştirdiğimiz fıstık çamlarını otelcilere, dağlardaki kara çamları madencilere, bozkırdaki kızıl çamları kerestecilere peşkeş çekiyorlar, dedik kimse umursamadı. Üç beş cılız ses yükseldi sadece.” (s,58)
Su Aktı Olan Yine Bize Oldu, sayfalar ilerledikçe gündemin politik alanında dolaşmaya devam ediyor. Tespitleri doğruları yeniden hatırlatması açısından önemlidir, bu eser. “Eğer insanlar çaresizlik, cehalet ve etkili yönetim eksikliği gibi sorunların pençesinde can çekişiyorlarsa, bu sorumluluk sadece bu insanlara ait değil, aynı zamanda organizmanın başına getirdikleri insanları seçmeyi sağlayan sisteme, onlara rey verenlere, komşularına, o mahallenin sakinlerine, o şehir ve ülkede yaşayanlara, hatta tüm olumsuzlukların yaşanacağını bildiği halde aksettirmeyen medyaya aittir. (s,83-84) Politik süreçle beraber aynı zamanda insan ilişkileri de irdelerken çok katmanlı bir romana dönüşüyor, Su Aktı Olan Yine Bize Oldu. İlişkilerin sürdürülebilirliği kahramanın kafa yorduğu bir detay sadece.
İyilik ve güzellikle yaşamış bir insanın, toplu bir yıkımla sarsılması, ilişkilerde hep görmek istediği gibi insanların sevgi dolu olmadığını fark etmesi, kötülükle yüzleşmesi, buna karşı koymak için direnmesinin romanıdır Su Aktı Olan Yine Bize Oldu. Depremin nedenlerini, yönetimin hainliğini, insanların çaresizlik ve otorite eksikliğinden nasıl da vahşileştiğini okumak isteyenler için bu roman.
Ama tüm düzeni değiştirebilmek, önce kendimizi değiştirmekle başlayacak felsefesinin de altını kalın kalemle çizmekte…
edebiyathaber.net (27 Mart 2024)