Gerçeği en iyi ifade eden kimdir, filozof mu yoksa şair mi? İnsan düşüncelerini akıl ile mi yoksa sanatın estetik dokunuşu ile mi ifade eder? İşte bu sorular karşısında kendini büyülenmiş hisseden bir filozof vardı: Søren Kierkegaard. Bu sorulardan hareketle eserlerini felsefi düşünsel kavramları şiirsel bir ifade ile birleştirerek yazan Kierkegaard, 19. yüzyılın önemli filozofları arasında yer almıştır. 1813 yılında Danimarka’da doğan Kierkegaard’ın eserlerinin Danca’dan diğer dillere çevrilmesi 20. yüzyılı bulmuş fakat bu gecikme onun felsefi ve edebiyat alanlarında bugün bile güncelliğini korumasının önüne geçememiştir. Kierkegaard’ın Silentio John takma adıyla yazdığı Korku ve Titreme adlı kitabı, onun 19. yüzyılın önemli ve etkileyici yazarlarından biri olduğunun kanıtı niteliğindedir.
Kierkegaard. Korku ve Titreme kitabında temel bir soruyu ele alır: “Tanrı bizden etik olmayan şeyler yapmamızı ister mi?” Ve bu soruyu İncil’de geçen, Tanrı’nın İbrahim’e tek oğlu İshâk’ı kurban etmesini emrettiği hikaye etrafında inceler. Kierkegaard, bu hikâyeyi incelerken Tanrı ile olan ilişkimizin gerçekte ne olabileceğini, insanın ahlaki kararlarını ve Tanrı’ya olan bağlılığını sorgular. Öncül filozoflarından farklı bir tutum sergilemiş Hegel ve Kant’ın aksine her bireyin Tanrı ile ilişkisine dayanan bir etiği savunmuştur. Ona göre İbrahim, Tanrı’nın emrine uyarak gerçek anlamda ahlaki bir davranış sergilemiştir.
Kierkegaard İbrahim’in hikayesi ile modern inanca bir eleştiri getirir. Modern inancın ikilemini vurgularken İbrahim’in eylemi aslında iyi bir inanç örneği olarak karşımıza çıkar. Korku ve Titreme’de Kierkegaard, İbrahim’in oğlunu kurban etme isteği ana teması etrafında çağdaş etik sorunları sorgular. Kitabı Silentio takma adlıyla yazan Kieerkegaard, Silentio adlı karakterin İbrahim’in oğlu İshak’ı dağa kurban etmek için götürdüğü dört farklı sahneyi hayal etmesi ile kitaba başlar. Ve etik ile dinin çatışmasının sonuçlarının ne olabileceği sorusu etrafında kitabı geliştirir.
Kendisini sadece filozof olarak değil aynı zamanda bir sanatçı olarak gören Kierkegaard, Korku ve Titreme’de fikirlerini hikâye ve şiirsel bir ifadeyle okuyucuya aktarır. Ayrıca düşüncelerini aktarmak için bir edebi araç olarak Silentio gibi mahlaslara sıkça başvurmuş böylece hem kimliğini gizlemiş hem de farklı bakış açılarını dile getirmiştir. Kitaplarını kendi yayınlayan Kierkegaard’ın metinlerinin dışarıdan bir müdahale ile karşı karşıya kalmaması da onun eserleri üzerinde özgürce çalışabilmesine olanak sağlamıştır.
Kierkegaard’ın kaleme aldığı Korku ve Titreme, onun etik ve inanç hakkındaki düşüncelerini anlamak için önemli bir metindir. Hem felsefe hem teoloji hem de edebiyat alanlarında derin etkiler bırakan Kierkegaard’ın Korku ve Titreme’si bu eseriyle Brittany Pheiffer Noble’ın titiz analiziyle okuyucularla buluşuyor. Begüm Yiğit’in özenli çevirisiyle çevrilen kitap Ketebe Yayınları etiketiyle yayımlanıyor. Üç ana bölümden oluşan bu analiz, yazarı ve eseri derinlemesine inceliyor ve Kierkegaard’ı anlamak ve Korku ve Titreme’yi kavramak isteyenler için değerli bir kaynak niteliği taşıyor. Başlı başına keyifli ve aynı zamanda öğretici deneyim… İyi okumalar.
edebiyathaber.net (9 Nisan 2024)