Şiirin patikaları ve devrimlerin şahitliği | Didem Görkay

Haziran 8, 2024

Şiirin patikaları ve devrimlerin şahitliği | Didem Görkay

Özgün E. Bulut’un, Totem Yayınları’ndan çıkan Anlatılan Onların Şiiridir/Şiir ve Devrim kitabı, geniş çaplı bir araştırmaya dayalı, deneme tadında, kendine özgü yazınsal bir metin. Dünya devrimcilerinin edebiyat ve özellikle de şiire olan eğilimlerine ilişkin genel bir fotoğraf çeken Bulut, kitabında özellikle yalın bir dil kullanarak okurun metnin içine girmesini kolaylaştırıyor. Bu seçim, kitabın daha geniş kitlelerce okunmasını da sağlayacak elbette. Konu şiir olunca aklımıza ilk gelen, süslü cümleler, beylik laflar ama Bulut bu dilin uzağında, kendine has cümlelerle devrimci liderlerin şiirle olan yakınlığını anlatmış. Ve bu seçimi akademik bir amaç ile değil yoldaşlıklara vefa borcunu yerine getirme olarak da görebiliriz. Devrime, devrimcilere, emeğe ve emekçilere bir vefa borcu…

Edebiyatın ya da edebiyatı bir çalışma alanı olarak gören ve yolu yazma eyleminden geçen şair ve yazarların beslendiği çok geniş alanlar vardır. Kimisi, kitlelerin ayak izlerini kimisi de çılgın kalabalıkların sıkılı yumruklarına eşlik eden sloganları takip eder. Her ne olursa olsun sonuçta ortaya metinler çıkar ve okurunu bir şekilde bulur. Bulut, bu kitabında bize devrimlerin hem ayak izlerini hem de sıkılı yumrukların sahiplerinin seslerine öncülük edenlerinin edebiyatla olan ilişkilerini irdeleyerek devrimcilerin şiirle olan yakın bağını anlatmış. Bütün renkleriyle şiirin doğduğu güneşi, toprağı ve havayı gösteriyor bize.

İlgilenemiyorum rahatça

Gönlümü çeken şeyle,

Mücadeleye çağırırken her şey

Sakin olamıyorum.

Marx’ın şiirinde zihnini açık edişi belki de devrimci kişiliklerin neden devrimci olduklarının da bir dışa vurumudur. Çarpıklıkları ve yığınla çürümüşlüğü görmezden gelemeyen, sessiz kalamayan, bir amaca hizmetin dışında kendi zevklerini, arzularını öteleyen önemli bir devrimcidir Marx. Dünya devrim tarihinin en önemli hayaletidir. Hayatının bir dönemi şiirden geçiyor, çünkü şiiri çoğu önemli şeyi kısa bir özetidir bir yanıyla. Zihinde çakan bir şimşektir, sonuçları kimi zaman binlerce sayfa yazının yapamadığını dört mısrada yapandır.

Özgün E. Bulut

Kitapta salt Batılı devrimciler değil, Asyalı, Afrikalı ve Latin Amerikalı devrimcilerin de şiirle olan ilişkileri irdelenmekte ve çoğu hayatlarının bir dönemimde şiirle hemhal olmuş, bu noktada kalem oynatmış kişiler. Şiir yoğun duygusallık anlarının dışa vurumudur, dolayısıyla o sert kabuğun altında otoriteye yumruk sallayan devrimlerin bir yanıyla ne kadar duygusal olduklarını da yazdıkları şiirlerde görebiliyoruz. Her ne kadar farklı coğrafyalar olsa da ortak hislerin, düşüncelerin ve betimleyişlerin ortaklığını taşımış yazar kitaba. Devrimciliğin ve devrimlerin ortaklığı da buradan doğuyor sanırım. Aynı güneşin altında, aynı toprağın üstündeki kökler bir noktada kenetleniyor, yakın akraba, ortak düşüncenin ürünü. Bu birbirini besleme, edebiyat ve ideolojinin de birbirinin neden beslediğinin bir açıklaması.

Marx, Engels, Mao, Che, Mahir, Cevahir, Kıvımcımlı… gibi öncülerin yanına kitabın sayfaları dışında kalan birçok lider de yazılmayı bekliyor. İdeologların edebiyata olan ilgisini eserlerinde görebileceğimiz bu kişiliklerin edebiyatla ilgilerinin sadece Türkiye soluyla sınırlı olmadığını ve edebiyat eğiliminin de ortaklık barındırdığı bir gerçek. Sonuçta hepsinin çıkış noktası edebiyat, sanat ve emek.

Marx’ın edebiyatçılardan Balzac ve Shakespeare’e ilgi duyması, fikirlerini yaymak için bu yazınsal büyüklerin anlatısal gücünden yararlanması edebiyatın –ve özellikle şiirin- fikirsel etki ve bu etkinin geniş kitlelere yayılmasındaki rolünü gösteriyor. Ve tabi, fikir adamlarının edebiyata ne denli önem verdiklerini… Ayrıca Marx’ın diğer yoldaşlarından farklı olarak eşi Jenny’e yazdığı aşk şiirleri, onun duygu yönünün de estetik bir düzeyde olduğuna yorabiliriz.

Şiire eğilimi olan bir diğer devrimcilerden biri de Mao. Mao’nun şiirlerinde mitolojik unsurlar da kullanmakta. Şiirlerinin özgün yanı, Çin’in güçlü mistik anonimliğine bağlayabiliriz. Bu çıkarım, şiirin ve edebiyatın kendi yetiştiği topraklardan da beslendiğinin kanıtı:

Dağlar

Ey kudurmuş ırmaklar, ey çalkantılı denizler!

Atılmış ileri doludizgin

Binlerce at yaratır bu tutkuyu

Tolstoy, Çehov, Gorki, Beethoven ve Zola hakkında edebî eleştirel yazan Lenin’in edebiyat yelpazesi ise bir hayli geniş ve derin. Onun bu yönü, fikirsel anlamda çok yönlü beslendiğine ve bunun nitelikli olarak yansıttığını gözler önüne seriyor.

Kitap dur durak bilmeden coğrafyaları ve kitlelerin, milletlerin kaderlerini anlatıyor. Türkiye’den Afrika’ya; Küba’dan Rusya’ya izdüşümlerin peşinde. Kimi kez ABD’ye gidip CIA’nin karanlık yapılaşmasını kimi zaman Küba’da Che’nin Fidel’e yazdığı şiirleri heybesine ekleyen yazar şiirin anlatım gücüne çok sayıda göndermede bulunuyor.

Anlatılan Onların Şiiridir, ayrıca Vietnamlıların güçlü inançlarının ve ülkelerini koruma kararlılığının bir kez daha vurgulandığı, ince detaylarla örülmüş yetkin bir metindir.

Şiirin kadim köklerinin devamı olduğunu, hissin yanında fikirlerin de yansıması olduğunu gerek atıflar gerekse de alıntılarla yansıtan Bulut, okurun kolaylıkla benimseyebileceği yalın dili ve etkin içeriğiyle devrimcilere selam veriyor.

Anlatılan Onların Şiiridir/ Şiir ve Devrim, Özgün E. Bulut, Totem Yayınları

edebiyathaber.net (8 Haziran 2024)

Yorum yapın