Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Ayşe Erbulak’ı, eşi Özden Özgürdal ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Bir okur olarak bir kitabı değerlendirmekle bir yazarla hayatı paylaşıp değerlendirme yapmak arasında gerçekten çok büyük fark var. Ve ben kendi adıma bu farkı son derece şanslı olarak yazım serüvenine şahit olan biri olarak şunu söylemek isterim ki polisiye ve gerilim yazarı başlığı çok daha farklı önem taşıyor. Açık söylemekgerekirse kurguya en fazla ihtiyaç duyulan bir tarz olduğundan tek bir mekânda tek bir duyguyla yazdığına hiç şahit olmadım. Yani bir çalışma odası atmosferiçok denk geldiğim bir ortam değil. Kısaca bizim yazar her yerde yazar. Kafede, uçakta, Marmaray’da, plajda, ofiste v.s. Genelde oyuncu kökenli bir yazar olmasının avantajıyla gözlem yanı çok kuvvetli olduğundan önceden aldığı notları benimle paylaştığı çok olmuştur. Fikir alışverişini çok sever ve eleştiriye son derece açıktır. Ancak bu gözlem kısmını zaman zaman çok fazla abarttığına şahit olmuşluğum da vardır. Mesela Paris’te çok romantik bir akşam yemeği yerken eline cep telefonunu aldı, benim fotoğrafımı çeker gibi yapıp arkamdaki gayet temiz yüzlü genç bir erkeğin fotoğrafını çekti. Meğerse yeni katil tipi oymuş.
Eşinizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
İyi ve başarılı bir yazarın aynı zamanda iyi okur olmasına da inandığımdan danıştığım ilk kişi daima Ayşe olmuştur. Bir kitapevinde dolaşmak, raflardaki heyecan dolu arayışlar bizi daima mutlu eder. Ama onun seçimi genelde polisiye, gerilim, biyografi ve çizgi roman olur.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Kurgusal yanı çok iyi yazılması gereken tür olduğundan katil, maktul, olay yeri, ipuçları ve bunların tümünü oluşturan hikâye onun daima ilgisini çektiğinden normal sohbet ederken bile birdenbire konuşmayı durdurup notlar alır. İşte o anda çok fazla soru sorar. Bu soruları sorarken eleştiriye de çok açıktır.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Disiplin oyunculukta olduğu kadar yazarlıkta da çok önemli olduğundan bir takvim üzerinden hareket eder. Ve siz aslında başka bir şeyle meşgul olduğunu zannedersiniz ama o aniden yazmaya devam eder. Kahve, çikolata ve özenle kırtasiyeden alınmış kareli, telli defterleri ve renkli arkası silinir kalemleri vazgeçilmezleridir. Bu arada daha önce de belirttiğim gibi yer ve mekân fark etmeksizin yazdığı için dış ses, çalan bir müzik, TV sesi, ortamdaki gürültü v.s. onu asla olumsuz etkilemez, konsantrasyonu bozulmaz.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Bir çocukluk alışkanlığı olarak elinden hiç kitap düşmez ve çok hızlı okur. Son olarak elinde gördüklerim;
Katrine Engberg – Kopenhag Serisi 1-2-3-4 kitap
Edgar Alan Poe / Tüm eserleri 2 cilt
Sanjena Sathian / Altın Avcıları
edebiyathaber.net (27 Haziran 2024)