Ailesine düşkün şair | Kadir Serkan Selçuk

Temmuz 10, 2024

Ailesine düşkün şair | Kadir Serkan Selçuk

Evime ve Nihal’e Mektuplar, eğitimi için memleketinden ayrılarak İstanbul’a yerleşen Cahit Sıtkı Tarancı’nın Diyarbakır’da yaşayan ailesine yazdığı mektuplardan oluşur. Genelde aile üyelerinin her birine ayrı ayrı yazılan mektuplarda Cahit Sıtkı’nın ailesine duyduğu sevgi ve özlem görülür.

Tarancı’nın babasına yazdığı mektuplarda ağırlıklı olarak kendisini eğitim almaya gönderdiği için duyduğu minnet vardır. Bunun yanında, babasına olan sevgisini de sık sık dile getirir. Arkadaşları arasında babalarından nefret edenlerin olduğunu belirterek, onların neden bu şekilde düşündüklerini bir türlü anlayamadığını da ekler.

“Sizi niçin severim babacığım? Babam diye mi? Beni büyütüp mektebe gönderdiğiniz, para sarf ettiğiniz için mi? Katiyen! Bu sevgim namütenahi hudutlarına doğru günden güne genişlemekte ve bütün muhitimde kalbinizden kopmuş ilahi bir rüzgar gibi esmektedir.” (s.28)

Şairin ailesinde en çok düşkün olduğu kişi ise kitabın isminden de anlaşılacağı gibi kardeşi Nihal’dir. Bu sevgi hemen her mektupta farklı biçimlerde dile getirilir. Aile büyüklerine yazılan mektuplardaki ağır ve ağdalı dil ise Nihal’e yazıldığında daha samimi bir havaya ve üsluba bürünür.

“Seni nasıl sevmeyeyim? Göklere, dağlara, denizlere, etrafımı saran her muazzam ve korkunç şeye, herkese nasıl bağırmayayım ki Nihal adlı bir kardeşim vardır. Meğer ben ne bahtiyarmışım da farkında değilmişim.” (s.33)

Nihal’e yazılan mektuplardaki bir diğer fark, Cahit Sıtkı’nın zaman zaman yazdığı şiirlere de yer vermiş olmasıdır. Nihal’den şiirleri hakkındaki fikirlerini yazmasını isteyen Tarancı, kardeşinin de kendisi gibi şair ve yazar olmasını arzu eder ve bol bol okumasını öğütler. Okumasını istediği yazar ve şairler arasında ise Faruk Nafiz, Yahya Kemal, Halide Edip, Reşat Nuri, Mahmut Yesari gibi isimler vardır.

İstanbul’dan kardeşine çok sayıda kitap ve dergi gönderen Cahit Sıtkı’nın en çok gönderdiği dergiler arasında kendi şiirlerini yayınlayanlar yer alır. Muhit, Uyanış ve Varlık bu dergilerden bazılarıdır. Bu sayede zamanla daha fazla tanınır hale gelen şair, çıkardığı ilk kitabını da ailesine yollamayı ihmal etmez.

“Tuttuğum yoldaki muvaffakiyet basamağının üstüne çıkabilmek için daha epey uzun bir zaman lazım. Vakıa şimdilik oldukça tanındım. Yazılarımı beğenenler çok. Gazetelerde artık benden bahsedildiğini görürsen şaşma. Bana sual soranlar, fotoğrafımı isteyenler bile oldu. Bu muvaffakiyeti devam ettireceğimi ümit ediyorum. Hem bunlar daha hiç mesabesindedir. Geçen mektubumda da yazdığım gibi gözüm çok uzaklarda, çok yükseklerde.” (s.87)

Tarancı’nın şairlikteki tanınırlığı ve yükselişi gün geçtikçe artar. Bu yükseliş kendisini edebiyatın farklı dallarına da yöneltir ancak öykü ve romanlarını kendi ismiyle yayınlamak istemez. Bu tavrını, sanatçının edebiyatın yalnızca bir dalında ustalaşabileceğini savunarak açıklar. Öykü ve romanlarını sadece para kazanabilmek için yazdığını da itiraf eder.

Bu süreçte eğitim hayatına da devam eden Tarancı, Galatasaray Lisesi’nin ardından Mülkiye’ye girer. Yeni okulunu beğendiğini belirtir ancak zaman zaman sıkıldığını da ekler. Bu sebeple eğitim hayatında aksamalar yaşar ve bu durum babasına karşı mahcubiyet duymasına sebep olur.

“Dört sene kaybettim, hürmete layık olduğu kadar da cazip bir diplomayı ayaklarımla teptim ve hepsinden beteri, sizin itimadınızdan, sizin alakanızdan oldum. Kaybettiklerimi yeniden kazanmak ümitlerim kuvveti olmasaydı yaşayamazdım.” (s.118)

İlerleyen yıllarda Fransa’da eğitim görmeye de gidecek olan şair, burada kazanmayı arzuladığı başarıyla babasına kendini affettirmek ister. Fakat İkinci Dünya Savaşı bu planını bozar. Eğitimini tamamlayamadan geri dönerek askere gitmek zorunda kalır. Askerliğini İkinci Dünya Savaşı sürerken tamamlayan Tarancı, buna rağmen ailesine ve özellikle kardeşine mektup yazmayı sürdürür.

Kitapta yer verilen son mektuplar 1953 yılında kaleme alınan ve şairin genelde annesine yazdığı mektuplardır. Evlenen ve Ankara’ya yerleşen Cahit Sıtkı, ailesiyle yakın iletişimini sürdürmeye, kardeşleri ve babası hakkında bilgi almaya devam eder. Şair, ertesi yıl geçirdiği rahatsızlık sebebiyle felçli kalır ve 1956 yılında hayatını kaybeder.

edebiyathaber.net (10 Temmuz 2024)

Yorum yapın