Kitap Sandığım | Merve Koçak Kurt

Ağustos 5, 2024

Kitap Sandığım | Merve Koçak Kurt

Alfabesiz Kuşlar’ın Şiirini Duymak

“Nar dersine geç kalan martı”, “Albatros’un rüyası”, “çamaşır ipine tırmanan harf”, “içine katlanan mendil”, “sözünde duran günışığı”… Size tanıdık geliyor mu? Peki, çocuklar için şiir yazan kaç şair biliyoruz? Ama sadece çocuklar için… Birini biliyorum: Gökhan Akçiçek. Şairin, Vakıfbank Kültür Yayınları tarafından geçtiğimiz aylarda okurla buluşturulan kitabı var elimde şu an: Alfabesiz Kuşlar “Bilirsiniz, karanlıktan/ Korkar bütün çocuklar/ Bir de/ Annesiz ve/ Şiirsiz uyumaktan.”

Şiiri hayatımızın içinde bir yerlerde görmek insana yaşama sevinci veriyor. Onun uzaktan -ve mırıltılı bir ninni gibi- kulağımıza fısıldadığı bu sesi duymayalı epey olmuştu. Hele ki çocuk şiiri okumayalı… Şairin ismini/şiirini ta gençlik yıllarından itibaren ilgiyle izledim. Uzun soluklu yürüyüşündeki direncini de… Yıllardır alanını değiştirmeden yazıyor o; hep çocuklar için yazıyor. (Hoş, büyükler de gönül rahatlığıyla okuyabilir onun yazdıklarını!)

Çocuklar İçin Şiir mi? O da Ne?

Eski zamanlardan beri ismine aşina olduğum şairin “Alfabesiz Kuşlar”ına dair birkaç kelam etmek istedim. O kadar kolay olmadı. Nedenine gelince: Çocuk şiiri çok özel bir alan. Üzerine söz söylemek de zor. Alanın isimlerine baktım. Onlar ne demiş? Size bu kitabı en iyi şekilde nasıl aktarabilirim, diye. Mustafa Ruhi Şirin’in Çocuklar İçin Türkçe 101 Şiir Kitabı’na denk geldim. Oradan öğrendiklerimi de harmanlayarak Alfabesiz Kuşlar’ı sizlere tanıtayım dedim.

M. Ruhi Şirin, “Çocuklar için şiir, poetik dille şairin çocuğa özgü felsefesi ve ‘çocuk bakışı’na göre çocuğa şiir söyleme sanatıdır. Çocuk şairi ise çocuktan dünyaya poetik dille yaşı küçük şiir yazabilen sanatçıdır.” görüşünde. Çocuklar için şiir sanatını da, “Şiiri öncelikle eğitim aracı kabul eden ve çocuğa “kurtarıcı” görevi yükleyen İmparatorluk Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi’nin ilk şairleri”, “İmparatorluk Dönemi’nden 1980’li yıllara kadar çocuklara şiir yazan çocuk bakışı’ndan yoksun dönemin ülkü ve ideolojisini şiirlerine yansıtan şairler”, “Başlangıcından günümüze çocukluğunu çocuklara, çocukları yetişkinlere anlatan, yetişkin dil dizgesine göre çocuk ve çocukluk temalı şiirler yanında çocuklar için de şiir yazan dönem şairleri”, “Sözlü çocuk kültürü geleneği ve halk edebiyatı kaynaklarını çocuklar için yazan çocuk geleneğinin şairleri”, “Çocuklar için şiiri eğitim ve öğretim aracı durumuna getiren didaktik şairler”, “Sosyal, toplumsal ve sorun odaklı konularda şiir yazan ve çocuk gerçekliğine yönelen toplumcu şairler”, “Her dönemde dünya görüşü ve ideolojisini belletmeye öncelik veren güdümlü-kalıplayıcı anlayışların şairleri”, “Şiir poetikası olan yetişkin ve çocuklar için şiir yazan şairler”, “Çocuğu “hak öznesi ve birey” kabul ederek yaşı küçük şiir yazan şairler” ve “Şiiri şiir sanatı ve estetiği bağlamında kabul eden ve çocuklar için şiir yazan şairler” gibi dönemlere/ bölümlere ayırmış.

“Şiire Gidiyorum”

Alfabesiz Kuşlar, alfabemizdeki harflerin görüntülerinden, şekillerinden ve nesnelere olan benzerliklerinden hareketle günümüz çocuklarına harfleri şiir diliyle anlatıyor. Daha önce de alfabemizdeki 29 harfe şiir yazan şairler olmuş: Refik Durbaş, Aziz Nesin, Albulkadir Budak gibi…

“Her Harfin Bir Şiiri Var”, “Alfabesiz Kuşlar” ve “Kelebek Sevinci” bölümlerinden oluşuyor kitap. İlk bölümde harflere dair şiirler yer alıyor. Her biri diğerinden renkli. “Ç/ Şenlik Yeri” diyor şair mesela; “Erkekler olta yapsın/ Balık tutmak için,/ İsterlerse beni./ Kızlar küpe diye/ Taksın kulağına./ Şenlik yerine döner/ O vakit dünya…” Şenlikli bir alan bu, belli ki… “Ğ/ İçimde Bir Şarkı” diyor mesela; “Perdeleri aralar/ Annem ara sıra/ Tüllerin ardından,/ Güneş doğar odama…/ İçimde bir şarkı/ Uzar gider daima.”

Çocukluğunda her çocuk her dilde harfleri mutlaka bir şeylere benzetmiştir. Alfabeli kuşlar var mı ki? Alfabesiz de olsun! denilebilir. Alfabesiz Kuşlar’la doğasından koparılmış, evlerde ve işyerlerinde kafeslerde büyütülen kuşlar kastedilmiş sanki. Çünkü onlar kendi türleriyle iletişim kuramıyorlar. Doğayla olan bağları koparılmış durumda.

İlk bölümde harflerin şekilleri üzerinden çocukluktaki anılara da saygı duruşu var. İkinci bölümde çocuğun estetik duygu birikimine katkı sunulmuş. Ayrıca edebiyatımızın önemli kalemlerine de atıf şiirler var. “V/ Dünyayı Dolduran Kiraz” şiiri -Şükrü Karaca anısına- ithaf edilmiş mesela. “Ölçseniz, serçe parmağınız/ Kadar ancak vardır/ Boyum,/ Kirazlarımı yediğinizde/ Elinizde kalan neyse/ Ben işte oyum…” diyor Şair şiirinde.  Somut kelimelerden oluştuğu kadar, farklı soyut okumalara da açık bir şiir onun yazdığı: “Y/ Yolunu Şaşıran Nehir”indeki gibi… “Yüzümün tam orta/ Yerinden/ Bir nehir geçiyor/ Bazen./ Sesimi duymak/ İstersen/ İyice yaklaştır/ Yüzünü sulara, sen…”Son bölümdeyse, hayvanların adları ve özellikleri gülümseten bir dille yazılmış. Alfabemiz, doğa ve hayvanlar üçgeninde çocuğa dönük bir şiir dili kurmayı amaçlamış Şair. Sonuçta okunası bir kitap çıkarmış ortaya: “Eğilip öyle geç/ Bu alfabenin önünden./ Kim getiriyor dersin/ Yakası ilikli sözcükleri/ Yaz, kış şiirimize/ Hiç üşenmeden./ Annesi küsüyormuş/ Meğer/ Yumuşak g’ye bazen./ Şiire gidiyorum/ Dönerim dese de/ Erkenden/ İzin vermiyormuş annesi/ Yanındaki harfleri görmeden.”

edebiyathaber.net (5 Ağustos 2024)

Yorum yapın