Aristoteles’in yazdığı iki anıt eser “Büyük Etik” ve “Politika”, büyük düşünürün fikirlerinin temelini oluşturan “mutluluk” konusunu ele alırken, ilkinde mutluluğa nasıl ulaşılacağını, ikincisinde ise mutluluğa ulaşma yolunda kullanılacak “araçlardan” birini anlatır.
“İnsan ve onun yaşamı, eylemleri ve yapıp ettikleri söz konusu olduğunda ise, bu amaç anlamındaki ilk neden, Aristoteles için, mutluluk (eudaimonia) olur. Nitekim kimi zengin olmak için yaşar, kimi hazlar için kimi saygınlık için, kimi de tanrının veya tanrıların gözüne girebilmek için. Zengin olmak isteyen bunu ne için ister? Zengin olunca mutlu olacağını sandığı için. Haz peşinde koşan bunu ne için yapar? Hazların onu mutlu kılacağını sandığı için. Saygınlık arayanlar bunu niçin hedefler? Saygınlığın mutluluğu beraberinde getireceğini sandığı için. Tanrının veya tanrıların gözüne girmek isteyen bunu niçin yapar? Bu dünyada, olmadı öte dünyada, kendisine mutluluğun bahşedileceğini düşündüğü için. Peki, mutlu olmak niçin istenir? Mutlu olmak için. Yani mutluluk, mutluluk için istenir, başka bir amaç için araç değildir. Öyleyse insan yaşamının ufku, başka bir deyişle insanın ve onun yapıp etmelerinin nihai amacı, yani insan için teleolojik ilk neden mutluluktur.”
Aristoteles’in binlerce yıl önce insanın “nirvanası”yla ilgili düşüncelerini bu paragraftan daha iyi özetleyen bir açıklama olamaz sanırım. Evet, Aristoteles, insanın nihai amacının, “mutlu olmak için”, mutlu olmak olduğunu düşünür. Ancak buna ulaşmak için belirli sınırları aşmaması gerekmektedir. Bunların başında da erdemli olmak ve “kenti olmak” gelir. Aristoteles’in bu konularla ilgili yazdığı iki kitap, “Büyük Etik” ve “Politika”, Ketebe Yayınları’ndan Yasin Gurur Sev çevirisiyle yayımlandı. “Büyük Etik”te, Aristoteles’in hem kişisel hem de evrensel erdemleri benimseyip bir ömür boyunca bu erdemlerin dışına taşmadan erişilen mutluluğun, insanı gerçek anlamda tatmin eden bir yaşamın süzgecinden geçtiğini vurgu yapar.
Aristoteles, “Politika”da ise, birbirine benzemeyen kurduğu bir ortaklık olarak adlandırdığı kentte yaşamanın, kişiye mutluluğu nasıl getireceğinin tarifini yapar. Buna göre; insan mutluluk yoluna baş koyduğunda bir kentte yaşamalıdır. Fakat tek başına bu yeterli değildir. Zira, insanın yaşadığı kentin kendi kendine yeten ve iyi yönetilen bir yer olması gereklidir. Daha geniş ayrıntıya girersek; kenti yönetenlerin veya yönetim biçiminin tek tek her bir yurttaşın mutluluğunu sağlanacak şekilde tasarlanması lazım gelir. Böyle bir yönetimin, Aristoteles’in “Politika” kitabının ana fikridir ve totalde de insanın nihai amacına yönelik olmaza olmazların başında gelir.
Aristoteles, hem “Büyük Etik”te hem de “Politika”da, kişinin hayatının anlamının mutluluk olduğunu açıklamaya çalışırken, yukarıdaki özetin de özeti konuları zemin olarak kullanır. “Büyük Etik”te nasıl mutlu olunacağına dair yanıtlar arayan Aristoteles, “Politika”da ise bu mutluluğu getirecek araçlardan biri olan “kentli olmayı” anlatır. Birbirini tamamlayan bu iki eser, büyük düşünürün fikirlerinin tamamlayıcılarıdır ve konu üzerinde merakı olanlar dışındakilerin de dikkatini cezbetme potansiyeline sahiptir. Binler yıl önce üzerine kafa patlatılan “mutluluk” kavramına dair ipuçlarına, günümüzde kim sahip olmak istemez ki?