“Makineler biz olmasak var olamazlardı ama artık var oluşumuz onlarsız mümkün değil.” Pierre Ducsse
Bruno Munari’nin Ayrıntı Yayınları Sanat ve Kuram dizisinden yayımlanan Meslek Olarak Sanat kitabında sanata ve dallarına dair daha klasik bir içerikle karşılaşacağımı düşünmüştüm. Fakat son derece modern olmakla beraber endüstriyel tasarım ve endüstriyel sanatı içeren bir içerikle karşı karşıya kaldım. Meslek olarak sanatın tanımıyla birlikte görsel tasarım, grafik tasarım, endüstriyel tasarım ve tasarım araştırmaları sunan geniş içeriği ile kitap tam da siber anlamda makineleşmiş olan çağımızı sanatın bu konuya nasıl uyumlandığı üzerinden anlatıyor. Şimdiye kadar yirmiden fazla baskı yapan kitap ayrıca reklamcılık, gündelik nesnelerin estetiği, görsel iletişim alanlarının vazgeçilmez kitapları arasında yerini alıyor. Demek oluyor ki, yüksek öğrenim düzeyinde bir eğitim kitabıyla karşı karşıyayız aynı zamanda.
Bruno Munari, 20. yüzyıl sanatının, tasarımının ve grafiğinin en büyük aktörlerinden biri olarak tanımlanıyor. Fütürizm ve somut sanatta görsel sanatların (resim, heykel, film, endüstriyel ve grafik tasarım) birçok alanına ve oyunlar, didaktik yöntemler, hareket, dokunarak öğrenme, yaratıcılık üzerine araştırmalarıyla görsel olmayan sanatlara (edebiyat, şiir) temel katkılarda bulunan bir sanatçı, bir tasarımcı bir mucit olarak biyografisi gayet ilgi çekici.
“Sanat hayattan ayrılmamalıdır: Bakıldığında iyi, kullanıldığında kötü olan şeyler var olmamalıdır” diyen Munari neresinden bakarsak bakalım son derece stilize bir tasarım kitabı yaratmış. İçi görsel şölen müzesi gibi olan kitapta konu ile ilgili merakımızı cezbedecek hemen hemen her ayrıntı mevcut. Dizaynerler ve stilistler kimlerdir, görsele karakter kazandırma, sembol ve işaretlerin dili, çocuk kitapları ve çizimleri, mikro sanat, makro yaratıcılık, içbükey dışbükey formlar ve çok iyi bildiğimiz kare, daire, üçgenini endüstriyel tasarımlardaki hâlâ devam eden etkisi kitabın içeriğine giriyor.
“Ben şahsen, kareleri, üçgenleri veya diğer geometrik şekilleri (Kandinskiyi düşünürsek) bir tablonun yine de gerçekçi atmosferinden resmetmek yerine soyut formları resmin statik doğasından kurtarmanın, bizimle birlikte yaşadığımız ortamda gerçekliğin hakiki atmosferine duyarlı olacakları tarzda birbirlerine bağlayarak havada asıla bırakmanın ilginç olabileceğini düşündüm. Öyle de yaptım. Bu şekilleri kestim, aralarındaki armonik ilişkilerle tasarımlar yaptım, mesafeleri de hesapladım ve havada dönerlerken çeşitli kombinasyonlar sunabilmeleri için diğer yüzleri farklı bir tonda boyadım.”
Bruno Munari burada mevcut olan, bildiğimiz, son derece aşina olduğumuz şekillere dair tam bir yeni tasarım inşası dersi veriyor. Dünyanın bu küçücük ve aslında basit örnek sonrası geldiği noktayı düşünürsek süreç inanılamayacak boyutlarda katmanını kazanıyor. Sınırları uçsuz bucaksız olan bir tasarım çeşitliliği mevzu bahis. Bunu yalnızca sanat üzerinden konumlamıyor Munari. Gündelik yaşam, rutinler, nesnelerle, mekanlarla kurduğumuz ilişkilerin geldiği nokta akıl alır gibi değil. Hayat yukarı, aşağı ve yanlara doğru genişlerken yaşadığımız mekanların mikro düzeyde küçültülebilmesi buna çok güzel bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. “Her şey ekonomik nedenlerle dönüştürülüyor.” diyor mesela Munari. Ne kadar az kalabalık o kadar az harcama aynı nedenlerle konut olarak kullanılan evlerde de konfor kaybı olmadan alanların azaltılmaya çalışılması hem ekonomik, hem sosyolojik, hem endüstriyel hem de meslek olarak sanatın varlığını önemseyen oluşumlar bazında kitabın ana meselesine hizmet ediyorlar.
Çağdaş endüstriyel oluşumları stilize eden ve yön veren önemli isimlerden Bauhaus, “Bir formun ilkesi yoktur ama yaratılır.” diyor. Tasarıma dair her şey uçsuz bucaksız bir noktaya gelmişken Çin kökenli Ying Yang sembolünün üç bin yılı kapsayan etkisi günümüzde de hâlâ devam ediyor. Kadim olanın sanata ve tasarımda güncele etkisi kitabın konu başlıkları arasında en ilgi çekicisi.
Meslek Olarak Sanat endüstriyel tasarım, endüstriyel sanat, endüstriyel çağ ve yaşam kategorisinde okunması gereken yelpazesi çok geniş bir kitap. Bruno Munari’nin II Giorno gazetesi için yazdığı tasarım içerikli yazılarının da yer aldığı kitabın içeriğine yayılan, çizimler, semboller, fotoğraflar, afişler çağa dair gelinen noktayı göstermek adına çok ilgi çekici ve öğretici. Düşünceye başka bir boyut, açı, algı kazandıracak öğreticilikte.
Çevirisini Betül Parlak’ın yaptığı mesleki sanata dair tasarım harikası bu kitabı gözden kaçırmayın derim.
edebiyathaber.net (22 Ekim 2024)