Deniz Yüce Başarır’ın, hazırladığı ve kadın yazarlarla sohbetlerden oluşan podcast serisi “Elim Kalem de Tutar Kadeh de”nin ikinci sezonu kısa bir yaz arasının ardından yeni bölümüyle devam ediyor! Yeni bölümün konuğu, yepyeni romanı HınçAhınç’ı okurlarıyla buluşturan Figen Şakacı oluyor. Aynı zamanda yeni kitabın ilk röportajı olan ve ikilinin kitapları, hayatı, Türkçeyi, yeni Türkiye’yi, kayıpları, aileyi ve daha birçok şeyi konuştuğu sohbette Şakacı, “Karşılıksız bir aşk gibi Türkiye’de yazar olmak benim için. Çok seviyorum ama o da beni seviyor mu bilmiyorum,” diyor ve ekliyor: “O da beni sevse biraz rahat ettirir diye düşünüyorum.” “Elim Kalem de Tutar Kadeh de” serisinin bölümlerine başta Spotify, Apple Podcasts ve CastBox olmak üzere podcast dinlenebilen tüm kanallardan ulaşılabiliyor. İkinci sezondan itibaren sohbetlerin video kayıtları da Deniz Yüce Başarır’ın YouTube kanalında edebiyat meraklılarını bekliyor.
Elim Kalem de Tutar Kadeh de”, yaz arasını sonlandırarak yepyeni bir bölümle dönüyor. Serinin yeni bölümünde hınzır ve muzip diliyle tanıdığımız Figen Şakacı’yı ağırlayan Başarır, aslında yepyeni bir kitabın ilk röportajını da yapmış oluyor ve ikili, Şakacı’nın 18 Ekim’de raflarda yerini alan son romanı HınçAhınç’ı da konuşuyor. İkilinin samimi ve neşeli sohbeti Şakacı’nın çok sevilen Bitirgen, Pala Hayriye, Hayriye Hanım’ı Kim Çaldı adlı romanlarını içeren üçlemesinden Kesekli Tarla adlı öykü kitabına kadar geniş bir yelpazede ilerlerken, hayattan, Türkçeden, İstanbul’dan, yeni mahallelerden, yeni gençlikten, yeni Türkiye’den, kedilerden, kayıplardan, aileden ve daha birçok kavramın içinden geçiyor. Başarır’ın yazarın çiçeği burnunda romanı HınçAhınç’tan okuduğu bölüm de sohbetin lezzetine lezzet katıyor.
“Tekne kazıntısı olmanın verdiği yalnızlığı yazıyla aştım”
Yazmanın büyük bir hediye olduğunu söyleyen Figen Şakacı, edebiyatla ilişkisinin başlangıcını “Evin küçük çocuğuyum. Sanki şöyle hissederdim: Yukarıda kendi aralarında bir şey oluyor, ben de dışarıda kalıyorum. Tekne kazıntısı olmanın verdiği yalnızlığı yazıyla ve kitapla, oradan kendime eşzamanlı bir aile yaratarak aştım. Sonra da tabii, yalnız yapılan bir iş olduğu için yazmak, hep bana eşlik etti,” sözleriyle anlatıyor.
“Türkçe benim için umman”
Bir romana ya da öyküye başlarken masasında mutlaka Türkçe-Osmanlıca sözlükle birlikte etimolojik sözlükler bulundurduğunu söyleyen Şakacı, “Türkçe benim için umman. İstediğiniz kadar yüzme bilin, boğulmamak için sürekli çaba göstermeniz lazım. Açıldıkça açılırsınız, kıyıdan uzaklaşırsınız, yanaşırsınız ama oradaki yüzme ve yazma becerinizi kaybetmemek için hep o ummanın içinde olacaksınız,” diyor.
“İhtiyarlaşmadan olgunlaşmayı ama neşemi kaybetmemeyi diliyorum”
“Büyümezsek yaşlanmayız,” diyen Figen Şakacı, “Kendim için de bunu diliyorum. İhtiyarlaşmadan, yaşlanmadan, ruhun o coşkusunu kaybetmeden olgunlaşmayı ama ciddileşmemeyi, neşemi kaybetmemeyi, sertleşmemeyi, o gençliğimdeki köşeli hale geri dönmemeyi, böyle parmak sallayan ustalarım gibi olmamayı diliyorum,” diye devam ediyor.
edebiyathaber.net (23 Ekim 2024)