41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, 2-10 Kasım 2024 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Fuarın bu yılki teması “Çocukluk Şenliktir!” Onur yazarı Yalvaç Ural. Onur konuğu ülkesi, Azerbaycan. 1000 ‘i aşkın yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla binlerce yazar ve yeni kitapları okurlarla buluşacak. Bu da yeni okuma serüvenlerine adım atmak anlamına geliyor. Ancak, birbirinden farklı ve ilgi çekici binlerce çeşit kitap arasında kendinize ve bütçenize uygun olanları seçebilmek önemli. Bu nedenle, fuara gitmeden önce bir kitap listesi hazırlamak en mantıklı yol gibi görünüyor.
“Çocukluk Şenliktir!” ve Yalvaç Ural
Çocuk edebiyatı denilince ilk akla gelen yazarlardan biri Yalvaç Ural’dır. Gelecek yıl 80. Yaşını kutlayacağımız Yalvaç Ural, elli yılı aşkın bir süredir çocuk ve gençlik edebiyatına emek veriyor. Büyük ustanın, masal, öykü, deneme ve şiir gibi çeşitli türlerde 100’den fazla kitabı var. Ural’ın eserleri, Almanca, İngilizce, Sırpça, Hırvatça, Lehçe, Arnavutça, Makedonca, Çingenece (Üsküp), Macarca, Rusça, Farsça, Arapça, Hollandaca ve Korece gibi Dünya dillerine çevrilmiş. Birçok uluslararası ödül kazanmış. Yayıncılığı ve editörlüğü ile de çocuk edebiyatına büyük katkısı var. Yüzlerce kitap ve dergi yayınlamış.
Listemdeki ilk kitap Yalvaç Ural’ın “Anadolu Efsaneleri” (Yapı Kredi yay.) Anadolu Efsaneleri “Ural, Anadolu’ya ait efsanelerin, Batılılarca Yunan kültürünün bir parçası gibi gösterilmesine bir yazar olarak yüreği elvermemiş ve Anadolu’ya ait olduğunu düşündüğü efsaneleri bir araya toplayarak bunu okurlarına anlatmaya çalışmıştır”, diye tanıtılıyor.
Yalvaç Ural’dan seçtiğim ikinci kitap “Küçük Celâleddîn’in Uzun Yolculuğu” (İBB Yayınları). “Gerçek adı Muhammed Celâleddîn olan Mevlânâ’nın Horasan’ın Belh kentinden Larende’ye, oradan da Konya’ya uzanan, bilinmezlerle dolu kervan yolculuğunu anlatıyor. Ural, Gülendam nenesinin, öncesiz kültürün sözlü ve yazılı kaynaklarına dayandırarak onlara aktardığı serüvenleri Küçük Celâleddîn’in Uzun Yolculuğu’nda kurguya kaçmadan, gerçek metinlere bağlı kalarak ve Erdoğan Oğultekin’in usta işi çizgileriyle yediden yetmişe bütün okurlarına sunuyor.”
Onur Konuğu Ülke Azerbaycan
Dost ülke Azerbaycan’ın zengin kültürel mirası ve edebiyatı olduğunu biliyoruz. Fuarın ilk 3 günü (2-3-4 Kasım) açık olacak Azerbaycan standında ve gerçekleştirilecek söyleşi ve panellerde bu ülkenin edebiyatını daha yakından tanıma şansına ulaşacağız. “Çağdaş Azerbaycan Hikâye Antolojisi” (Bengü Yayınları) ve Erdoğan Uygur’un “Azerbaycan Şiiri” (Türk Dil Kurumu Yayınları) listemdeki kitaplar. Azerbaycan standında bu güzel ülkenin birçok yazarının eserleriyle tanışacağımı umuyorum.
Yabancı konuklar
İstanbul Kitap Fuarının konukları arasında bu yıl birçok yabancı yazar var. Vladimir Tumanov, dünya çapında olduğu gibi ülkemizde de çok tanınan bir yazar. Kitapları Türkiye’de milyonlarca okura ulaşmış. Çocuklara olduğu kadar yetişkinlere de hitap eden gizem ve macera dolu, bilmeceli kitaplar kaleme alıyor. Tumanov’un eserlerini okumaya Türkçesi 100 baskı yapan “Kraliçeyi Kurtarmak”la (Günışığı Kit.) başlayacağım. Tumanov, 8 Kasım Cuma günü fuarda bir söyleşiye katılacak ve 7-8-9 Kasım günlerinde kitaplarını imzalayacak.
Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü sahibi Dimitris Sotakis de Türk okurların yakından tanıyıp sevdiği yazarlardan. Kolay okunan ama güçlü kurgusuyla okuru saran romanlarıyla tanınıyor. Sotakis, Türk okurlar için oldukça tanıdık konuları ele alıyor. Ne de olsa yakın bir komşumuzun yazarı. Başyapıtı sayılan “Soluğun Mucizesi” (Delidolu yay.) “ Yunanistan’daki ekonomik krizin bireyler üzerinde yarattığı baskıyı, insanın doğuştan boyun eğmeye eğilimli yapısına dayandırarak müthiş bir ironiyle ele alıyor. Romanda yaratılan gerçekçi ve klostrofobik atmosfer ile sıkıştırılmışlık hissinin sebep olduğu gerilim, okuru karanlık ve vurucu bir deneyime sürüklüyor” diye tanıtılıyor. Dimitris Sotakis 9 Kasım saat 14’te “Suyun iki yakasında” adlı söyleşiye katılacak ve 9 ve 10 Kasım tarihlerinde kitaplarını imzalayacak.
“1980’lerde doğmuş en iyi yirmi Latin Amerikalı yazar” seçkisinde yer alan, “Ulusal Edebiyat Ödülü” sahibi, eserleri birçok dile çevrilmiş Carlos Fonseca bir başka önemli konuk. Kosta Rikalı yazarı Türkçede Metis Yayınları’ndan çıkan “Hayvan Müzesi” ve “Cenup” adlı romanlarıyla tanıyoruz. İki kitabı da öneriyorum. Carlos Fonseca 2 Kasım saat 14’te söyleşiye katılacak ve söyleşinin ardından kitaplarını imzalayacak.
Resimli kitaplarıyla birçok ödül almış ve dünyaca üne kavuşmuş yazar ve illüstratör Benji Davies fuarın bir başka yabancı konuğu. “Yalnız bir çocuk, kıyıya vuran bir balina ve bu ikilinin hayatını değiştirecek sıradışı bir arkadaşlığı” anlatan “Yalnız Balina” (Redhouse Kidz) listemdeki kitabı. Benji Davies, 2 Kasım günü kitaplarını imzalayacak.
“Olasılıksız” ve “Empati” adlı romanlarıyla Türkiye’de yüz binlerce okura ulaşan ve çok satanlar listelerinin uzun yıllardır zirvesinde yer alan Amerikalı yazar Adam Fawer 41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın bir başka önemli konuğu. Adam Fawer 3 Kasım günü yeni kitabı “Mobius”u (April yay) imzalayacak. “Adam Fawer bu kez de Zaman’a meydan okuyor.
Kader, özgür irade, geçmiş, gelecek, aşk, felsefe, bilim, polisiye… Zamanda Yolculuk hiç bu kadar gerçek olmamıştı” diye tanıtılıyor Mobius.
Nobelliler
Adam Fawer’in yeni kitabını almak için April standına gideceklere önerim bu yılın Nobel Edebiyat ödülünü kazanan Han Khang’ın eserlerini de edinmeleri. Khang’ın Türkçeye dört kitabı çevrildi. En yenisi “Veda Etmiyorum” (April yay.). Khang bize çok tanıdık gelen konuları işliyor. “Veda Etmiyorum” şöyle tanıtılmış; “Veda Etmiyorum, Güney Kore`nin bugünü ile acı dolu geçmişi arasında özümüzü bulacağımız bir yolculuğa davet. Üç kadının bakış açısından Güney Kore tarihinin en karanlık zamanlarını okuyacağız. Faili meçhullerin ve sivil katliamlarının damga vurduğu zamanları.”
Nobel Edebiyat ödülünü kazanan üçüncü Türk olan Daron Acemoğlu’nun birlikte Nobel ekonomi ödülünü kazandığı James A. Robinson’la kaleme aldığı “Dar Koridor” (Doğan Kitap) “Bazı toplumlar özgürken, diğerleri neden otoriter yönetimler altında veya anarşi içinde yaşadılar ve yaşıyorlar? Özgürlük Batı’ya özgü bir durum mu? Özgürlüğün ve demokrasinin akıbeti ne olacak?” gibi sorulara cevap arıyormuş. “İktidar ve Teknoloji” (Doğan Kitap) Daron Acemoğlu’nun Nobel’i paylaştığı ikinci arkadaşı Simon Johnson’la yazdığı kitabı. Kitapta iktidar ve teknoloji arasındaki ilişkiyi tarihsel süreçte ele alıp teknolojiye gözetim değil, demokratikleşme aracı olarak yeniden yön verilmesi gerektiğini savunuyorlarmış.
Kitaplar… kitaplar…
İstanbul Kitap Fuarı aynı zamanda yayın sezonunun da açılması anlamına geliyor ve birçok yeni kitap ilk kez fuarda okurlarla buluşuyor. Yekta Kopan’ın “Öyküler. Kısa öyküler. Çok kısa öyküler”den oluşan “Kediler Güzel Uyanır” (Can yay.), Murat Gülsoy’un “geçmiş, şimdi ve geleceği insanla insan dışının belirsiz çizgisinde dolaşarak ince ince işliyor” diye tanıtılan “Kıyamet Sonrası Olağan Bir Gün” (Can yay.) listemdeki ilk kitaplar.
Biyografi deyince aklımıza gelen ilk ad olan Beşir Ayvazoğlu’nun yeni çalışması “Kemal, Vatan Şairi’nin Cumhuriyetle İmtihanı”nda (Kapı yay.) Namık Kemal’in cumhuriyetin ilanından sonra önce gözden düşüşü, ardından yeniden önemsenişinin öyküsünü “bir roman gibi kurgulayarak anlatıyor”muş.
Polisiye deyince akla gelen ilk adlardan Petros Markaris’in kahramanı Kostas Haritos’un yeni macerası “Başlangıca Dönüş: Sondeyiş” (Alfa yay.) “Başlangıca Dönüş sadece bir suç romanı değil, aynı zamanda bir polis soruşturması üzerinden Yunan toplumunun bir portresi” diye tanıtılıyor. Polisiye severlere bir başka önerim de Armağan Tunaboylu’nun kahramanı Berkun İstanbullu’nun yeni macerası “İnci Küpeli Kadınlar” (Oğlak Yay.). Roman “Komiser Berkun İstanbullu ünlü bir gazetecinin hunharca öldürülmesinin basit bir cinayet değil, bunun daha büyük bir senaryonun parçası olduğuna inanarak araştırmalarına başlar” diye tanıtılıyor.
Polisiyenin klasiklerinden Gilbert K. Chesterton’un “Bay Pond’un Paradoksları” da (İş Kültür yay.) listemde. “Sherlock Holmes’ta temsilini bulan İngiliz polisiye geleneğinin hem devamı hem de yöntemsel bir eleştirisi sayılan “Bay Pond’un Paradoksları”, hiciv ile akılcılığın çarpıcı bir bileşimi olarak dünya klasikleri arasında yerini almıştır” diye tanıtılıyor. Polisiye severlerin gözdelerinden Jo Nesbo’nun polisiye öykülerinden derlenen “Kıskanç Adam” (Doğan Kitap) ve Gürsoy Uysal’ın “Sankofayı Öldürmek” (Profil kit.) listemdeki diğer polisiye kitaplardan.
Usta öykücü Murat Yalçın’ın yeni kitabı “Dalga Boyu”nda (Yapı Kredi yay.) “Anlatıcılar, bir kaleydoskopun oynaşan renklerinde rüyaya yatmış bir şehirde geziyor; yaşamın güzelliğine ve ölümün ağırlığına alışmanın yollarını arıyor. Bazen bir anıya bazen bir bakışa odaklanan öykülerde geçmiş zamanın dehlizlerinde, uykunun sınır boylarında dolaşan bilincin izi sürülüyor”muş.
Edebiyatımızın büyük ustalarından Hulki Aktunç’un ölümünden sonra yayınlanan günlükleri “Evde büyük defterlere, dışarıda cep defterlerine, işyerinde daktilo kâğıtlarına yazılı günlerin bir derlemesi olan kitabına “Daktilo Günlük” (Yapı Kredi yay.) diye tanıtılıyor.
Dünya edebiyatının büyük ustalarından, Macar yazar Sandor Marai’nin ilk kez 1942’de yayımlanan ama asıl yazarın ölümünden sonra keşfedilerek birçok dile çevrilen ve en çok ses getiren romanı “Mumlar Sonuna Kadar Yanar” da (Yapı Kredi yay.) listemdeki kitaplardan.
Suat Derviş biyografisi ile tanıdığımız romancı Liz Behmoaras “Küçük Dev Kadın Azra” (Kırmızı Kedi yay) adlı çalışmasında “Akademisyen, çevirmen, yazar, bir dönem gazeteci, en sadık “mavi yolcu”, Mavi Anadoluculuk tezinin kurucu ve savunucularından. Sadece kuşağının değil bugün için bile bu toprakların yetiştirdiği nadir Rönesans insanlarından. Hümanist ve çağının tanığı bir aydın”ın Azra Erhat’ın yaşam öyküsünü anlatıyormuş.
Joachim Zelter Türkçedeki yeni romanı “İşsizler Okulu”nda(İş Kültür yay.) “giderek büyüyen işsizlik sorununa bulunabilecek ürpertici çözümleri konu edinen olası bir “cesur yeni çalışma dünyası” hayal ediyor”muş.
Şiirsiz yaşanmaz
Çağdaş Türk şiirinin yaşayan ustalarından Güven Turan’ın “mono-logos”u (Yapı Kredi yay.) listemdeki ilk şiir kitabı. Seksen Kuşağı şairlerinden Adnan Özer’in yeni seçme şiirler derlemesi “Kalbim bir ada olmaz mıydı sana?” Vapur Kitap’tan çıkmış. Hüseyin Ferhad’ın dokuzuncu şiir kitabı “Aşktır, Nerede Görsem Tanırım Onu” Yapı Kredi yayınlarından. “şu zâlim denen her şeylerin arasında / işte her şeylerin olduğu kadar / ben size çok geldim” diyen Mehmet Can Doğan’ın “Ben Size Çok Geldim” (Yapı Kredi yay.) de listemde.
Çolpan Kitap’ın “Hiyeratik” dizisinin üçüncü kitabı. “Sur Dibinde Bir Durak”ta, Cevat Çapan’ın kendi seçtiği 49 şiiri el yazısıyla okura sunuluyormuş. Şiir dizisi ile dikkati çeken SRC Yayınları Serdar Koçak’ın “Atıfet Hanım ve Yoncanın Bekası” ve “Evvel Zaman İçinde” adlı iki kitabını yayınlamış. “Boşluklara Doğru İlerleyelim” Didem Gülçin Erdem’in Edebi Şeyler’den çıkan kitabı. Oğulcan Kütük’ün Dimdik Bakma Rehberi (Everest yay.), “ve dünyada çimler biçilirken
/ görünür olurum ben bir anlığına / yaşarken de bilinir / çimlerin biçilmesi bir derinliktir” diyen Nilay Özer’in “Yüzü Kelebeklerle Örtülü”(Everest yay.) listemdeki diğer şiir kitapları.
edebiyathaber.net (30 Ekim 2024)