Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında edebiyat | İhsan Kurt

Ekim 30, 2024

Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında edebiyat | İhsan Kurt

“Edebiyatla meşgul olmak, bir millete büyük şahsiyetleri hakkında nisbî değerleri çerçevesinde hüküm vermeyi öğretir ve milleti bu büyük insanları onurlandırmaya yöneltir. Edebiyatın gelişmesi, yani düşünce ve ifade sanatının ilerlemesi, özgürlüğün yerleşmesi ve sürdürülmesi için gereklidir.”M. de Staël

Cumhuriyet’in ellinci yılı kutlamaları, benim için her ilin valilikleri tarafından yayımlanan yıllıklarla iz bırakmıştır. Gençlik dünyamda bu yıllıklarda toplumsal kültürel birliğin varlığını hissetmiştim. Her biri edebi eser olmasa da, edindiğim ya da kütüphanelerde bulduğum bu kitaplarda neredeyse her ilin Cumhuriyet coşkusunu okumuş ve her il ile aynı heyecanı paylaştığımı hatırlıyorum. 1973 yılının her gününü ve ayını bayram kutlamaları ve mutluluk içerisinde geçmiş gibi anımsarım. Cumhuriyet’in ellinci yılı, bende güzel heyecanlar, duyarlıklar ve anılar bırakmış, okuma sevgimi artırmıştır.

Aradan elli yıl geçti. Sonraki yıllarda Cumhuriyet’i, kurucularını ve kurulmasında emeği geçenleri konu alan değerli edebiyat eserleri de yayımlandı. Dünya edebiyatı klasiklerinin ilk yüzyıl içinde Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanması, daha sonra bazı özel yayınevlerinin önemli eserleri Türkçeye çevirerek yayınlamalarıyla devam etti.

Ancak ikinci yüzyıla adım atan Cumhuriyet’in yıldönümünde, elli yıl önceki o heyecanlı atmosferi de, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına özel, beklenen ölçüde edebi eserleri de göremiyor ve mevcut olanları yeterli bulmuyoruz. Yayın alanındaki eksiklik ve kutlamaların sönük geçmesi, edebiyatın göz ardı edildiğini ya da yeterince önemsenmediğini gösteriyor. Oysa Cumhuriyet’in ilk yıllarında edebiyat, toplumsal bilinçlenmenin en önemli araçlarından biri olarak topluma köklü bir biçimde yerleşmişti. Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin gibi Cumhuriyet dönemi yazarları, toplumsal dönüşüm sürecini ele alarak milletin yeniden doğuşuna tanıklık ettiler ve bu tanıklığı edebiyat yoluyla gelecek kuşaklara aktardılar. Cumhuriyet’in gelişim yolunu aydınlatan yazarlar, eserlerinde Cumhuriyet’in anlamını ve değerlerini işleyerek okurlara geleneksel bir kültür ile ulusal bir kimlik kazandırmaya çalıştılar. Çünkü başlangıçtan itibaren edebiyat, Cumhuriyet’in değerlerini yaşatmak ve yaymak için bir araç olmuştur. Cumhuriyet’in 101. yılında da edebiyatın sunduğu kültürel mirasın, genç nesillere yol gösterici olmaya devam etmesi için Cumhuriyet’in değerlerini yansıtan eserlere ihtiyaç duyulmaktadır. Elbette bu görev yalnızca yazarlara yüklenemez; yazarların eserlerinin yayımlanması ve çevrilmesi konularında Cumhuriyet yönetiminin de desteği gereklidir.

Maalesef toplumun küçük bir kesiminde alaya alınırcasına önemsenmeyen, hatta gereksiz görülen edebiyat, aslında bilim ve felsefenin de başlangıcıdır. Fransız yazar Madame de Staël’in, “Edebiyat yüzyılı olmadan felsefe yüzyılına geçilmez” sözü, bu gerçeği vurgular. Günümüz toplumunda teknolojinin ve iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla bilgiye ulaşmak kolaylaşmış olsa da, edebiyat insanın kendini tanıması ve düşünmesi için önemli bir araç olarak öne çıkmaktadır. Dijital içeriklerin hızla tüketildiği günümüzde edebi eserler, insanın derinlemesine düşünmesini ve değerlere daha köklü bir bakış açısı kazanmasını sağlar. Cumhuriyet’in genç nesillere miras bıraktığı özgür düşüncenin, eleştirel düşüncenin ve bireysel özgürlüğün edebiyat yoluyla devam edeceği unutulmamalıdır. Okullarda ve kütüphanelerde, Cumhuriyet’in estetik ve etik değerlerini tüm yönleriyle işleyen edebi eserlerin gençlere sunulması, onlara yalnızca tarih bilgisi aktarmak değil; aynı zamanda toplumsal bir bilinç kazandırmak anlamına gelir. Toplumsal bilincin kökleştiği toplumlarda Cumhuriyet, aynı zamanda faziletli bireylerin koruyucusu olacaktır.

Edebiyat, tarih bilincini yalnızca bir olaylar zinciri olarak sunmaz; insan hikayeleri ve yaşanmışlıklar aracılığıyla daha derin bir empati duygusu yaratır. Cumhuriyet dönemi edebiyatında bu tür anlatılar, tarihin soğuk gerçeklerinden ziyade halkın gündelik yaşamına, kaygılarına ve umutlarına odaklanır. Bu sayede okurlar, Cumhuriyet’in sunduğu özgürlükleri içselleştirir ve yaşadıkları toplumun değerlerini benimser. Cumhuriyet’in bir “fazilet” olarak kabul edilmesinin ardındaki anlam bu yolla daha iyi kavranır. Cumhuriyet’in sunduğu modern ve özgür düşünce ortamını solumak ve toplumun eleştirel düşünceyle gelişmesine katkı sağlamak, ancak edebiyatın katkısıyla mümkündür. Bu yüzden, Cumhuriyet’in 101. yılında edebiyatın Cumhuriyet tarihinde üstlendiği kritik rolü unutmamalı; kitapları, geçmişten bugüne uzanan bir köprü olarak görmeliyiz.

Cumhuriyet’in yeni asrında, bu değerleri daha iyi tanıtmak, toplumun aydınlanmasına katkı sağlamak için edebi ürünlerin sayısını artırmalı ve genç kuşaklarla buluşturmalıyız. Bu buluşmalar, bir ulusun kültürel zenginliğinin korunması, yaşatılması ve aktarımı açısından büyük önem taşır. Cumhuriyet değerlerinin yeterince tanıtılmaması ya da iyi anlaşılmaması, toplumsal sorunların artmasında etkili olmaktadır. Bu sorunların en kalıcı ve etkili çözümü, edebiyatın aydınlatıcı rolünden geçmektedir.

Cumhuriyet’in 101. yıl dönümünü kutlarken edebiyatın bu süreçteki rolüne yeniden bakmak, kültürel ve toplumsal mirasımızı derinlemesine anlamak açısından çok değerlidir. Cumhuriyet’in ilanı, Türkiye’nin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda kültürel bir dönüşüm yaşamasına da öncülük etmiş; bu süreçte en önemli taşıyıcılarından biri olarak edebiyat öne çıkmıştır. Cumhuriyet’in geleceğe aktarılmasında edebi eserler köprü görevi görmüş ve bu rolünü sürdürmektedir. Geçmişin izlerini bugün de taşırken, edebiyatın bu süreçteki eşsiz rolünü unutmamalıyız. Çünkü Cumhuriyet, yalnızca siyasi bir aydınlanma değil; aynı zamanda düşüncenin, sanatın, dilin ve özgünlüğün özgürlüğüdür. Bu özgürlüğün kök salmasında edebiyatın rolü büyüktür. Cumhuriyet’in değerlerine bağlı, çağdaş ve ilerici bir toplum oluşturmak için edebiyat, geçmişin kültürel zenginliklerini yeni nesillere taşırken, geleceğin mimarisi için de bir rehberdir. Böylece Cumhuriyet’in temelindeki özgürlük, aydınlanma ve ilerleme değerleri, edebiyatın güçlü diliyle nesiller boyu yaşatılmaya devam edecektir.

Cumhuriyet’in 101. yılında, bugünün yazarlarının da Cumhuriyet’in değerlerini farklı açılardan irdeleyerek ve modern sorunları Cumhuriyetçi bir bakış açısıyla ele alarak genç kuşaklara aktarmak gibi önemli bir görevleri bulunmaktadır. Cumhuriyet ideali, yalnızca geçmişte kazanılmış bir zafer değil, her gün yeniden inşa edilmesi gereken bir düşünce sistemidir. Bu nedenle, çağdaş yazarlar toplumdaki kültürel ve sosyal değişimlere Cumhuriyet’in ilkelerini eserlerinde işleyerek yer vermelidirler. Örneğin Cumhuriyet’in 100. yılında yayımlanan Cumhuriyet’in Yazını(*), hacmi küçük olmasına karşın Cumhuriyet edebiyatında çalışmak isteyenlere, konuları genişletmek isteyenlere ilham verecek niteliktedir.

Kitabın “Denemenin Yüzyılı” başlıklı bölümünü Feridun Andaç, “düzyazının aynasında denemenin açılımı, eleştiriden denemeye” alt başlıklarıyla ele almış. Türk edebiyatında “deneme” türü bağımsız olarak fazla incelenmemiştir. Andaç, kısa bir metinde öne çıkan bazı konulara ve yazarlara değinmiştir.

“100 Yılın Türk Şiiri” bölümünü merhum Hikmet Altınkaynak kaleme almış ve Cumhuriyet dönemi şiirinin zengin serüvenine değinmiştir. M. Sadık Aslankara’nın “Öykümüzün Cumhuriyet Tarihi” bölümünde ise Cumhuriyet öncesinden bugüne öykünün gelişimi değerlendirilmiştir. Öner Yağcı ise “Cumhuriyet’in 100. yılında roman” başlıklı bölümde, Cumhuriyet dönemi romanının tarihçesini ele almıştır. Kitap, Cumhuriyet’in ilk yüzyılını anlamak isteyenlere bir başlangıç sunmaktadır.

Cumhuriyet kutlamalarında, özellikle 29 Ekim öncesinde gençlerin benzer eserlerle tanıştırılması, onlara tarih bilinci kazandırmanın yanında, kimliklerini Cumhuriyet değerleri etrafında inşa etmelerine katkı sağlar. Cumhuriyet’in özgür düşünce ortamında, edebiyat, gençlere eleştirel düşünmeyi ve özgürlüğü öğretir. Bu nedenle, gençleri edebiyatla buluşturmak, Cumhuriyet değerlerini anlamalarını sağlamak açısından büyük bir fırsattır.

Sonuç olarak, Cumhuriyet ve edebiyat arasındaki ilişki, Türkiye’nin kültürel ve toplumsal gelişiminin temel taşlarından biridir. Edebiyat, Cumhuriyet’in getirdiği özgürlük ve insan hakları gibi değerleri her nesile yeniden yorumlayarak aktarır. Cumhuriyet’in bıraktığı bu değerleri genç kuşaklara edebiyat aracılığıyla aktararak, toplumsal sorumluluk sahibi bireyler yetiştirebiliriz. Cumhuriyet’in 101. yılını kutlarken, geçmişin mirasını geleceğe taşıyan bu değerlerin edebiyat yoluyla yaşatılması daima bir ihtiyaç olarak kalacaktır.

_____

(*) Feridun Andaç, Hikmet Altınkaynak, M. Sadık Aslankara, Öner Yağcı. 100.Yılında Cumhuriyet’in Yazını. Cumhuriyet Kitapları 2023.

Yorum yapın