Çıngıraklı Sokak Şiir Gazetesi, aylık buluşmalarının yirmi ikincisinde, Meclis’ten geçen “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne, kamuoyundaki adıyla “hayvan katliamı yasası”na karşı şiirlerle Beşiktaş Kedi Müzesi’ndeydi.
Etkinliğin açılışında gazetenin yazarlarından İzel Karaca, gazetenin toplumsal ve doğayı ilgilendiren olaylara duyarsız kalmadığını, şiirin hayatla ilişkisini her zaman vurguladığını, ekim buluşmasında da katliam yasasına ve sonrasında artan hayvan katliamlarına karşı şiirlerle bir ses vermeyi istediklerini vurguladı.
Karaca’nın konuşmasının ardından, etkinliğe katılan şairler ve gazete okurları Nâzım Hikmet, Pablo Neruda, Orhan Veli, Cahit Sıtkı Tarancı, Asaf Halet Çelebi, Behçet Necatigil, Cemal Süreya, Akgün Akova, Sunay Akın, Haydar Ergülen’in hayvanlar üzerine yazdıkları şiirleri okudular.
Daha sonra da özellikle Orhan Veli üzerine yaptığı araştırmalarla ve kitaplarıyla bilinen müze müdürü Şeref Özsoy, Kedi Müzesi’nin konuklarına müzeyi gezdirdi.
Gazete, Işıl Gülseren Gündoğdu’nun kaleme aldığı yazıda şunları söyledi:
“Bugün Çıngıraklı Sokak Şiir Gazetesi gönüllüleri ve okurları olarak burada Kedi Müzesi’nde 22. buluşmamızı gerçekleştiriyoruz. Çıngıraklı Sokak Şiir Gazetesi bugüne dek toplumu, doğayı ilgilendiren hiçbir meseleye duyarsız kalmayarak tepkisini şiirlerle dile getirmeye çalıştı. Her zaman söylediğimiz gibi Şiir, Yeryüzünün Vicdanıdır. 1 Ocak 2023 tarihinde yayın hayatına başlayan gazete, şiir dünyasını takip etmek, yaygınlaştırmak ve canlandırmak gibi amaçlarla hayata geçirildi. Yalnızca şiir değil, şiire ilişkin yazı, haber gibi içeriklerle de şiirin hayatla ve diğer disiplinlerle olan ilişkisine odaklanmaktadır. Ayrıca gönüllü ekibi olarak da her ay çoğunlukla kamusal alanlar olmak üzere etkinlikler düzenliyoruz. Her etkinlikte farklı bir tema etrafında toplanıyoruz. Bu ayki buluşmayı da “katliam yasası” sebebiyle katledilen dostlarımıza adamak istedik. Yasaların zulümle kol kola gezdiği bu günlerde elimizden hiçbir şey gelmiyormuş gibi hissediyor olabiliriz fakat aslında hiç de öyle değil. Şu iki eylemi gerçekleştirerek bile toplumda karmaşa yaratan bu meseleye dikkat çekebilir, bir kamuoyu oluşmasını sağlayabiliriz. Bunların ilki bilmek diğeri ise duyurmak. Örneğin 2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı hayvanları koruma kanunu yükümlülüklerinden haberdar olmak, bunu paylaşmak çok şeyi değiştirebilir. 20 sene evvel mevzuata geçen bu yasasının yükümlülükleri uygulanabilmiş olsaydı; kontrollü üreme yöntemleri ile toplum içinde sağlıklı bir şekilde yaşayabilecek dostlarımızın katliamına tanık olmaz, başka uygulamaların da mümkün olabileceğini görmüş olurduk. Bu yasada bahsi geçen “yakala-kısırlaştır-bırak” yöntemi uygulanmış olsaydı sokak hayvanlarının semtlerimizde huzur içinde, her gün aç kalma ve ölüm korkusu olmadan yaşadıklarını görebilecektik. Günümüzde ise 17 maddelik değişiklik teklifi ile Kanun neredeyse tamamıyla değişmiş, hayvanların aleyhine bir yön kazanmıştır. Yerel yönetimler, sahipsiz hayvanları “kamu güvenliği adına veya anatomisi bozuk” gibi ucu açık ifadelerle toplatmakta ve “ötanazi” adı altında katliam gerçekleştirmektedir. Bu katliamların haberleri de gün geçtikçe artmakta. İnsanlık, onurunu ve vicdanını kaybetmekte. Bizlerse; mücadeleye ve yaşamın yanında durmaya devam edeceğiz. Yalnız ummaktansa direncin öznesi olmayı ve şiirlerle sesimizi yükseltmeyi önemsiyoruz. Çıngıraklı Sokak Şiir Gazetesi olarak sizlerle ortak duyguları paylaşıyor olmaktan dolayı da çok mutluyuz.”
edebiyathaber.net (31 Ekim 2024)