Edebiyatist derginin 56. Sayı dosya konusu, Türkiye’de pek de tanınmayan yeraltı edebiyatının, “piç, yetim, hırsız ve eşcinsel” yazarı Jean Genet oldu.
Tanıtım metninden
Yeraltı edebiyatı söz konusu olunca Bukowski ve John Fante gibi okurun bildiği yazarların, Genet’in yanında iyi aile çocukları olarak kalacağı görülecektir.
Jean Genet, topluma ve yerleşik sisteme asimile olmayı hem yaşam tarzı hem de metinleri ile reddeden bir yazardır. “Hırsızın Günlüğü” isimli kitabında, “Bu günlükte beni hırsızlığa iten nedenleri gizlemek istemiyorum; bu nedenlerin en basiti karnımı doyurma zorunluluğu idi; ama seçimime hiçbir zaman başkaldırma, acı, öfke ya da herhangi bir benzer duygu eşlik etmedi. Tam tersine, serüvenimi çılgınca bir özenle, kıskanç bir özenle sevişmek için bir yatak, bir oda hazırlar gibi hazırladım: Suç işlemek için kalktı kamışım,”cümlelerinin yazarı Jean Genet, tüm metinlerinde, okuruna yerüstünden nasıl kovulup bir safra gibi yeraltına nasıl itildiğini anlatır.
Galip Çağ, Sadık Güvenç, Lalehan Bosnalı, İlay Bilgili ve Sümeyra Öz’ün yazılarında da görüleceği üzere, Jean Genet’inyerüstü ve yeraltı arasındaki sınırı geçirgen kılan metinlerinin dili kan, ter, gözyaşı, sperm, idrar, şiddet, acı, delilik, suç, utanç, işkence, sömürü, kötülük, mutluluk gibi tüm insani durumları cesurca inşa etmektedir. Genet yarattığı bu kurgularıokurun zihnine zerk ederek, yozlaşan sistemin sosyal organizmasını tedavi etmek istemektedir. Bu tedavinin sonucundaysa yüzyıllar boyunca titizlikle oluşturulan ahlak, iman, korku, bilim, teknoloji, savaş, devlet gibi sistematik zorba-iktidar mekanizmalarıyla oluşturulan tepkisiz-tutsak toplumun “DNA” kodlarını büyük bir yıkıcılıkla sarsıp, insanlığa “özgür-insan” olmayı göstermektedir.
“Ben uysal bir adam değilim bilakis başkaldıran bir insanım,” diyen Genet’i, Edebiyatist okuruna emanet ediyoruz.