Murathan Mungan’ın seçtikleriyle “Şiirin Eşya Deposu” raflarda

Kasım 4, 2024

Murathan Mungan’ın seçtikleriyle “Şiirin Eşya Deposu” raflarda

Murathan Mungan’ın derlediği “Şiirin Eşya Deposu” Metis Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden:

“Sayısız şiirde adları herhangi bir nedenle anılan sayısız eşya yer alır. Bunlar bazen şiirin temasını, öne çıkarılmak istenen anlamı vurgulamak amacıyla, bazen de yerine göre dönemi, dekoru, atmosferi güçlendirmeye hizmet etmesi niyetiyle anılırlar.

“Bu seçki çekirdeğinde açık ya da örtük öykü taşıyan, dolayısıyla da ‘eşyanın tabiatı’ gereği anlatımcı, izlenimci şiirler içeriyor. Farklı kuşaktan şairlerin şiirlerine yer vererek şiir tarihimiz için bir perspektif oluşturmayı amaçladığımı söylemeliyim.

“Elbette şiir tarihimizin yapraklarını karıştırdıkça bu ve benzeri pek çok eşyalı şiir örneğine rastlayabilirsiniz. Ben bu eşya deposunun ağzında durup size yalnızca yol göstermiş olayım.”

— Murathan Mungan

İçindekiler:

Önsöz
Şey, eşya, Murathan Mungan

Eşya, Cahit Sıtkı Tarancı
Eşyalar,  Sessizlik, Behçet Necatigil
Anla, Hulki Aktunç
Eski Şeyler, Melih Cevdet Anday
Eşya ve Endişe, Haydar Ergülen
Artık Eşyayı Seviyorum, Orhon Murat Arıburnu
Masa da Masaymış Ha, Edip Cansever
Isı, Özdemir Asaf
Masa, Özdemir Asaf
Masa, Metin Altıok
Eşya, Necati Cumalı
Çardak, Sabahattin Kudret Aksal
Testi, Oktay Rifat
Mandal, Oktay Rifat
Kilim, Nevzat Üstün
Tuğla, Halil İbrahim Bahar
Tabak, Oktay Rifat
Tüfekkk, Edip Cansever
Tabanca, Eyüp Yaşar
Telefon, Turgay Fişekçi
Fincan, küçük İskender
Kolonya, Sedat Umran
Sarhoş Bardak, Turgay Fişekçi
Konyak Kadehi, Roni Margulies
Mecmuadaki Resim, Arif Damar
Gazete Okurken Çay Yap!, Can Yücel
Konyak, Kitap ve Kahve, Metin Altıok
Vazo, A. M. Arolat
Vazolar Şiiri, Tuğrul Tanyol
Ağız Mızıkası, Melih Cevdet Anday
Mandolin, Ergin Günçe
Dramatik İyileşmeler’den, Ömer Şişman
Çocuklar, Gece, Ayakkabılar, Fazıl Hüsnü Dağlarca
Leyla ile Pabuçların, Yıldırım Türker
Kauçuk, Sami Baydar
Ayıcık Şeklindeki Şekerler, Emre Varışlı
Yara Bandı, Onur Caymaz
Basit Bir Yalnızlık da Yeterdi, Egemen Berköz
Eldivenler, Mehmet Yaşın
Balad, Ülkü Tamer
Şapka, Barış Pirhasan
Kol Saati, Barış Pirhasan
Çalarsaat, Enis Batur
Asma Saat, Oktay Rifat
Meşin, Roni Margulies
Valiz, Mehmet Yaşın
Valiz, Şavkar Altınel
Fugue V, Enis Batur
Yarım, Enis Batur
Jartiyer, Deniz Durukan
Evlilik ve Jartiyer, Seyhan Erözçelik
Donun, Süreyya Berfe
Donlara Destan, Ümit Yaşar Oğuzcan
Tutuşur Tenim, Sina Akyol
Bir Sinirli Ceket, İsahag Uygar Eskiciyan
Peşkir, Edip Cansever
Görünü, Ahmet Oktay
Kavşakta, Oktay Rifat
Eskici, Necati Cumalı
Unutulmuş Eşya Müzesi’nde, Hulki Aktunç
Antikacı ile Müşteri, Cem Uzungüneş
Bayan Asyatik, Haydar Ergülen
Taşındık Sokak No: 40, Şeref Bilsel
Akşam ve Ev, Tozan Alkan
Eşya, Seyyidhan Kömürcü
Taşınma Kolilerine Hitap, Ahmet Güntan
Rolls Royce Ghost Üzerine, Liman Mehmetcihat
Madenci Lambası, Ahmet Oktay
Tevellüd, Fahri Erdinç
Tabut, Necip Fazıl Kısakürek

Teşekkür

Kitaptan tadımlık

Şey, eşya, s. 11-12

Sayısız şiirde adları herhangi bir nedenle anılan sayısız eşya yer alır. Bunlar bazen şiirin temasını, öne çıkarılmak istenen anlamı vurgulamak amacıyla, bazen de yerine göre dönemi, dekoru, atmosferi güçlendirmeye hizmet etmesi niyetiyle anılırlar. Özel bir önem ve maksat atfedilenlerin dışında bunların çoğu gündelik yaşamın doğal akışında sürekli göz önünde olmanın getirdiği alışkanlıkla bir süre sonra neredeyse artık görünmez olmuş sıradan nesnelerdir. Bazen bir şiirin üzerine tuttuğu yoğun ışıkla birlikte, içinde yer aldıkları uzamı ve zamanı yeniden anlamlandıran bir “görünürlük” kazanırlar. Cisimleri bulundukları yerde sabitken düşündürdükleriyle, çağrıştırdıklarıyla dizelere vuran gölgeleri çoğalır her birinin… Her biri zamana ve uzama yayılarak genleşirler. Şiirde yerini bulan eşya kendi içini dinler ve bize eşyayı dinlemeyi öğretirler.

Yaşamımız içinde yer alan sıradan ya da sıradan görünen nesneler asıl kıymetlerini bize hissettirdiklerinden, düşündürdüklerinden, etkisi zamana yayılan titreşimlerinden alırlar.

Bulunduğu yerde yıllar yılı bir anının başını bekleyeni vardır, kendi gitmiş anısı kalmış olanı vardır; tozlanmışı, yıllanmışı, tam ev içindeki sessiz varlığına alıştığınızda ortadan kaybolanı, düşüp kırılanı, bir parçası kopmuşu, yüzeyi çatlamışı, pas bağlamışı, çürümüşü; eskiyeni, epriyeni, zamana direneni ya da zamanla solup gitmişi, evin bir köşesinde kaç kuşaktan insanın elinin değmişi, elden ele geçmişi, yıllar yılı yanı başınızda aileden biri gibi yaşayanı, vazgeçilemediği için evden eve taşınanı, giden sevgilinin ardında bıraktığı, artık arkadaş olmadığın birinin o zamanlardan kalma armağanı, bir ara kaybolup yeniden bulunduğunda fazladan kıymete bineni, her gün göz önünde olduğu için geçmiş anıları silinmiş olanı, gündeliğin hayhuyu içinde kim bilir nereden nereye savrulanı, ölmüşlerden hatıra kalanı, eskiciye satılanı, sokağa atılanı, yaşadığımız evlerde zamanın ısrarıyla bizimle beraber yaşlananı… sayıma gelmez, saymakla bitmez nice eşya dizelerden dizelere gezer durur… Kısacası, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın o güzelim deyişiyle, eşyanın da bizde hakkı vardır.

Bence Epikuros’un kaç yüzyıl önce dile getirdiği, “Eşya insanda iz bırakır, mühür balmumunda nasıl iz bırakırsa” sözünü anmanın da sırasıdır.

edebiyathaber.net (4 Kasım 2024)

Yorum yapın