Aslıhan Güven’in Kelebeğin Döngüsü adlı romanı Doğan Solibri tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden:
New York’ta çocuk doktoru olan Baksel Egeli’nin kötü giden bir evliliği ve monoton bir hayatı vardır. Babası Hüseyin Egeli, yıllar önce cunta yönetimi tarafından
“Barış Davası” nedeniyle düşünce suçlusu olarak hapse atılmış bir öğretim görevlisidir.
Bir gün çalıştığı klinikten bir randevu alınır. Gelecek çocuğun adı Baksel’dir, babasının adı da Hüseyin Egeli… Bu gizemli randevuyu beklerken Baksel hayatını sorgular.
Ve nihayet o gizemli cuma günü geldiğinde Baksel karşısında bir baba-kız yerine babasının üniversitedeyken asistanı olan Yiğit’i bulur. Yiğit Dünya Barış Forumu’nda bir konuşma yapmak üzere New York’tadır. Gelmişken de hocasının vasiyetini yerine getirmek ister. Hüseyin Egeli, Baksel’e iletilmek üzere Yiğit’e bir anahtar vermiştir.
İlerleyen zamanlarda Yiğit ile Baksel arasında bir yakınlaşma doğar. Baksel kocası Harun’u terk ederek Yiğit’le birlikte babasının Edremit’teki çiftliğine yerleşir. Burada Yiğit’in kendisine verdiği anahtarın babasının gizli sığınağının anahtarı olduğunu öğrenir ve kendisine hitaben yazılmış babasının günlüklerini bulur. Bir kez daha geçmişe döner.
Bu arada 15 Temmuz darbesi olur ve Baksel, hiç beklemediği gerçeklerle karşılaşır. Aslında babasının peşine cemaat düşmüştür. Babası bu yüzden ortadan kaybolmuştur. Öldürüldü mü, saklanıyor mu, kimse bilemez.
Yıllarca yüzleşmekten kaçtığı gerçeklere dönen Baksel, babası ve arkadaşlarından devraldığı mücadele bayrağını artık kendince taşımaya karar vererek yeni bir hayata başlar.
Umudun ve direnişin hikâyesi olan Kelebeğin Döngüsü, geçmişin ağırlığından kaçarken insanın özüne yaptığı yolculuğu, bir baba-kız ilişkisi üzerinden anlatırken çığlık çığlığa yaşanmış bir döneme de tanıklık ediyor…
Kitaptan
Babam güneşli bir günde kapıyı çalıp takım elbisesiyle eve girdi. Elinde sabahları işe giderken taşıdığı siyah bond çantası vardı. Asker tıraşı yapılmış saçlarıyla bu hali çok komik görünüyordu. Babam da bunun farkında olsa gerek, rahatsız görünüyor, içindeki huzursuzluğu dışarı yansıtmama çabaları başarısız oluyordu. Saçlarının kazınmasından farklı başka bir şeyler daha vardı. Sanki enerjisi, neşesi, güler yüzü, yaşamdan umutları da kazınmış, daha önce onu hiç görmediğim şekilde melankolik bir ruh haline bürünmüştü. Mamak’ta geçirdiği günler hakkında asla konuşmuyor, hiçbir şey olmamış, her şeye ailecek kaldığımız yerden devam edecekmişiz gibi bir hava yaratmaya çalışsa da gözlerinin uzaklara dalıp dalıp gitmesi, sabah tıraş olurken söylediği türkülerin dinmesi, babamın yeniden eski neşeli hallerine dönmesinin uzun aylar alacağının habercisiydi.
***
Uzun bir koridordayım adeta. Fakat geniş taştan, derin bir koridor bu… Koridorda yürürken başımı yukarı kaldırdığımda, parçalı bulutlu fakat genelde mavi bir gökyüzü, havada ise sonbahar aylarında hissettiğim hafif bir ılıklık var. Güneş yüzümü yakmıyor; sadece serin dudaklarını belli belirsiz değdiriyor yanaklarıma… Mutluluk ve umut vadeden hoş bir esinti hissediyorum saçlarımda. Koridorun taştan duvarlarının üzerinde sağlı sollu tünemiş, kanatları kapalı, kahverengi, kül rengi dev kuşlar görüyorum. Kuşların gözleri insanlardan çok daha anlamlı bakıyor. Hiç ürkmüyorum onlardan. Hepsi bana bakıyor. Bakışlarında bilgelik ve sevecenlik hissediyorum. Her şeyi bilen bilgeler onlar… “Artık sen de öğreneceksin yaşamın sırrını. Büyük sırrı!” der gibi bakıyorlar. O sırada başımı öne eğip kendime bakıyorum. Kocaman mavi kanatlarımı görüyorum. Dev bir kelebeğim ben. Yüreğim kıpır kıpır bir heyecanla doluyor. Benimle konuşmaya başlıyorlar. Anlamlı cümleler kuruyorlar, ne yazık ki uyanınca hiçbirini hatırlamıyorum. Sadece devasa kuşların bakışları ve benim yumuşacık kocaman kelebek kanatlarım kalıyor aklımda…
Yazar Hakkında
Aslıhan Güven, 8 Ekim 1972’de Ankara’da doğdu. İlkokulu Ankara Yalçın Eskiyapan Okulu’nda tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğretim üyeliği, Cumhuriyet gazetesinde makale ve kitap yazarlığı yapan H. Sami Güven ile İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunu, bir süre matematik öğretmenliği yapmış Nuray Güven’in ilk göz ağrısıydı.
80 darbesiyle Ankara’da üniversiteler darmadağın hale gelip, pek çok aydın ve bilim insanının suçsuz yere hapislerde yatıp, üniversitelerden ihraç edildiği kaotik dönemde, babasının Uludağ Üniversitesi’ne davet edilmesi üzerine yazar, ailesiyle birlikte Bursa’ya taşınıp, ortaokul ve lise öğrenimini Bursa Cumhuriyet Lisesi’nde birincilikle tamamladı.
5 yaşında okumaya başladı, ilk oyuncakları kalem, kâğıt ve kitaplardı. İlkokul ikinci sınıfta yazdığı kompozisyonu, öğretmeni sınıfta okutunca, “Baban çok güzel yazmış. Ancak bir daha kendin yaz!” diyerek, kendisinin yazdığına inanmaması moralini bozsa da; öğrenim hayatı boyunca katıldığı pek çok şiir, öykü, kompozisyon yarışmalarında birincilik ödülleri aldı.
1997 yılında İstanbul Marmara Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesi’ni bitirerek Tıp Doktoru unvanını aldı. 2001 yılında Dermatoloji Uzman Doktoru oldu. Halen çok sevdiği hekimlik mesleğini İstanbul Beşiktaş’taki muayenehanesinde sürdürüyor.
2015 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde “yaratıcı yazarlık” dersleri aldı. 2016-2018 arasında Murat Gülsoy’un yürüttüğü Boğaziçi Üniversitesi yazarlık atölyelerine, roman inceleme seminerlerine devam etti.
2019’da yayımlanan ilk romanı Kelebeğin Döngüsü’nün bir dönem romanı olarak; günümüz Türkiyesi’nin sosyal ve siyasi problemlerinin altında yatan nedenleri, ilginç kurgusu, sağlam karakterleri ve yarattığı samimi atmosferleriyle edebiyat penceresinden irdelemesi okurlar tarafından büyük ilgi gördü. Yazarın ikinci romanı Cevdetgiller de yakın zamanda okurla buluştu.
edebiyathaber.net (15 Kasım 2024)