Kelimeler hayatımızda çok büyük bir rol oynar ve bu nedenle en yakından incelenmeyi hak ederler. Aldous Huxley
Kurmaca dünyası hakkında bilebileceğimiz tek şey kelimelerin bize anlattığıdır.
J. Hillis Miller
Berna Moran, 1950 yılında yazdığı makalesinde; “edebiyatın malzemesi kelimelerdir ve bunlar bir mana taşıdığına göre, edebiyatta eserin yapısı ile manası (muhtevası) iki ayrı değer kazanmaya elverişlidir. Edebiyat eserini sadece form bakımından ele almak birtakım zorluklar doğurur. Söylenen şeyin kendi öz değeri bir yana bırakılmış olur” derken, günümüz açısından bakıldığında pek yeni bir şey yazıldığı söylenemez. Ama başka yazarlar da değişik biçimlerde kelimelerin/sözcüklerin önemini vurgulamışlardır.
Z. Bauman’un Edebiyata Övgü eserinde “Duvar sözcüklerle inşa edilir ama onun yıkılmasını sağlayacak tek koçbaşı da sözcüklerdir” ancak yine de yazarlar “sözcüklerden başka hiçbir araca sahip değildir” der. Örneklerden de anlaşılacağı üzere her iyi yazar gibi George Orwell da sözcüklerin gücünün farkındadır, edebiyat düşüncesi içerisinde sözcüklere ayrı bir yer verir.
Shakespeare eserinde, Başmabeyinci Polonious’un “Ne okuyorsunuz lordum?” sorusuna Hamlet ’in “Kelimeler, kelimeler, kelimeler” demesi gibi George Orwell da “Edebiyat Üzerine” adıyla Türkçeye çevrilen kitabının değişik sayfalarında “kelime” kavramı üzerinde önemle durur. Kitabın “Yeni Kelimeler”başlığı içinde bu konu ile ilgili düşüncelerini açıklar. George Orwell’in bu kitabında edebiyat deyince en fazla üzerinde durduğu kavramlar arasında kelime kavramı gelmektedir. O bir yazar olarak kelimeyi sadece görünür ve ifade edilişin de ötesine geçerek anlatmaya ve anlamaya çalışmıştır.
Elbette bir yazar düşüncelerini kelimelerle ifade eder. Malzemesi kelimelerdir. Bunun için yazıya geçirilmeye çalışılan düşüncelerde kelimelerin önemi, değeri, gücü tartışılmaz. Fakat yine de her yazarın kelimelere yaklaşımı, kelimelerle iletişimi, cümle içinde kelimeleri dizişi, kelimeleri kullanışı farklılıklar gösterir. ” Kelimeler elimizde olan tek şey ” diyen Samuel Beckett gibi birçok yazar da kelimeler üzerinde düşünmüştür. İşte Orwell da kelimeler üzerinde düşünen yazarlardan biridir. O dil, kelime, yeni kelime üzerinde kendine özgü düşünceler üretmiş, hatta yeni kelime üretme konusunda tekliflerde bulunmuştur. Zamanında somut nesnelere verilen isimler dışında yeni kelimelerin bilinçli olarak özellikle soyut kelimelerin hiç türetilmediğinden yakınıyor, örneğin insanların iç dünyalarını daha iyi anlatacak soyut kelimelere ihtiyaç olduğunu işaret ediyor. Bu düşüncesini de “dilimizde rüyaların hissiyatını aktarabilecek hiçbir kelime yoktur” cümlesi ile açıklıyor. Orwell, belki haklı olarak biraz da bu sebepten yeni kelimeler türetmenin savunucusu oluyor. İnsanın iç dünyasını daha doğru, daha iyi, daha zengin anlatacak kelimelere yazarların çok ihtiyacı olduğu neden düşünülmesin?
Orhan Veli’nin “Anlatamıyorum” şiirinde “Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, / Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu/ Bu derde düşmeden önce” sözlerinde ifade ettiği gibi Orwell’de açıklamış olduğu nedenlerden dolayı kelimelerin yetersiz olduğunu yazılarında dile getirir. Düşünce akışlarının, insanın zihninden geçenlerin bazen ne görüntü ne de ses olarak ifade edilemediği, kelimelere sığamayacak kadar güzel, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar farklı olduğu görüşü Orwell’in düşüncesinde yer etmiştir. Bu bakımdan o edebiyatı, “dolaysız yollar (yani kelimeler) hemen hemen yetersiz kaldığı için, dolaylı yollarla bu yalnızlıktan kaçma çabası olarak da” tanımlar. Yazdıklarında kelimelerin felsefesini yaptığı da anlaşılır. Örneğin bunun için, “Kelimelerin sözlük anlamı hemen hemen her zaman gerçek anlamıyla bir şekilde ilişkilidir ama bu ilişki bir resim tasvirinin resmin kendisiyle olan ilişkisinden daha yakın değildir” der.
Kitapta kelime kavramıyla ilgili ifadelerde matematiksel düşünceye de yer verildiği söylenebilir. Kelimelerin her zaman kesin anlamları karşılayamayacağını “tıpkı yüksekliği tabanla çarptığımızda paralelkenarın alanını bulduğumuz gibi kelimeler de doğru ve kesin bir şekilde anlamları temsil edebilseydi, hiç değilse yalan söyleme zorunluluğu duymazdık” ifadeleriyle dile getirilir. Orwell’a göre bunun sebeplerinden biri de okur veya dinleyenin zihnindeki bozulmalardır. Çünkü der, kelimeler düşünceyi doğrudan iletmediği için gerçekte orada bulunmayan anlamlar görüp dururuz. Yazar kelimelerin bir anlamı, yanılma payı olmaksızın aktaramayacağını düşünür. Bunun için de otomobil motoru için yeni parçalar icat eder gibi düşünüp tasarlayarak yeni kelimeler icat edilmesini önerir. Ona göre hayat mevcut yeni kelimelere sığmamaktadır. Orwell bu konudaki düşünceleriyle diğer birçok yazardan ayrılır.
Yukarıda verilen örneklerin dışında kelime türetmek için bazı önerilerde de bulunulmuştur. Bunlardan biri de şaşmaz ortak bilgiye dayalı analoji (kimi ortak yönleri bulunan iki şey arasındaki benzeşme) yöntemidir. Bunun için yanlış anlaşılmaya fırsat vermeyecek şekilde ölçütler olmalıdır. Doğrusu bunun için bütün iş kelimelere somut (ve belki de görünür) bir varlık kazandırmakta yatmaktadır. Orwell’in kelime üretmek denince asıl istediği “insanlığın isme kavuşmayı bekleyen ortak duygularını keşfetmektir.” Ona göre “kelimelere sığmayan, sürekli olarak yalana ve yanlış anlaşılmalara yol açan tüm o güçlü güdüleri tespit edebilir, görsel bir mevcudiyete büründürebilir, kararlaştırabilir ve isimlendirebiliriz.” Ancak bunun için yeni kelimeler oluştururken doğru anlam kadar uygun seslere de dikkat edilmelidir.
Orwell, yeni kelimeler üretmek derken bunun dilde reform demek olduğunun farkındadır. Bunun kolay olamayacağını da yazar. Bazılarının bu durumu kutsala saldırı gibi algılayacaklarını, hatta daha ileri gidenlerin “Tanrının eserine müdahale” olarak addedebileceklerini söyler. (Hatırlayanlar çok iyi bilir ki bir dönem Türkiye’de dil tartışmalarının doğurduğu sonuçlar Orwell’i haklı çıkarır yönde olmuştur.) Nitekim O dilde reformun arkasında çok sayıda destek, kendilerini adayacak yetenekli insanlar olmadığı sürece bu düşüncenin anlamı olmayacağını da bilir.
Orwell, dilde reform sayılacak -özellikle soyut anlamları ifade edecek- kelimeler üretme fikrinin bazılarına yüzeysel ve uçuk gelebileceğinin farkındadır. Fakat yine de bu düşüncesinden vazgeçmez. Ona göre bunun dayanağını da şöyle açıklar: “Bilgimizin, hayatlarımızın ve (bana kalırsa) zihinlerimizin karmaşıklığı bu kadar hızla artarken iletişimin temel aracı olan dilin yerinde sayması tuhaftır. Bu nedenle bilinçli bir şekilde kelime türetme fikrinin hiç değilse üzerinde kafa yormaya değer bir öneri olduğu görüşündeyim.”
Neticede dilin yetersizliği, kelimelerin kifayetsizliği ve yeni kelimeler türetme konusunda kesin bir neticeyi dayatmaktan ziyade bu konunun tartışmaya, önerilere açık olması Orwell’in görüşleri arasında yer alır.
edebiyathaber.net (20 Ekim 2024)