“Nâzım’ı Tanımak ve Anlamak” söyleşilerinin bu ayki konuğu Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı oldu

Kasım 22, 2024

“Nâzım’ı Tanımak ve Anlamak” söyleşilerinin bu ayki konuğu Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı oldu

“Nâzım’ı Tanımak ve Anlamak” söyleşilerinin bu ayki konuğu Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı oldu. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde, Şişli Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı söyleşide konuşan İlber Ortaylı, “ Nâzım Hikmet ve  Tarih Bilinci” başlıklı konuşmasında,   şairin sadece Türkiye’  de değil, dünyada da tarih motifini en çok kullanan, tarihten en çok yararlanan  şair   olduğunu vurguladı. Şairin, dünyayla, dış dünyayla kurduğu duygusal ilişkinin altını çizdi.  “Bunu tarihi bir tez, tarihi kitap ya da monografi diye yazmıyor. Doğrudan doğruya şiir diye yazıyor, işte bu çok önemli, onun gibisi dünyada bile çok yok “ dedi.

Örnek olarak  “ Şeyh Bedrettin Destanı,  Benerci Kendini Niçin Öldürdü, Taranta Babu’ya Mektuplar,   Memleketimden İnsan Manzaraları,  Kurtuluş Savaşı Destanı” gibi eserlerini gösterdi.

Şairin Türk dilinin müzikal yapısını çok iyi kullandığını belirten İlber Ortaylı, “Eğer Nâzım Hikmet sağ olsaydı ve bugün gençlerin kullandığı Türkçeyi duysaydı çıldırırdı.”  İfadelerini de kullanırdı.

Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ve Şişli Belediyesi iş birliğinde düzenlenen “Nâzım’ı Tanımak ve Anlamak” söyleşilerinin bu yılki ilk konuğu, Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı’ydı.  Halka açık ve ücretsiz şekilde, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde gerçekleşen söyleşi, çok yoğun ilgi gördü. Programa; Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Oral, Başkan Vekili Özcan Arca, Genel Sekreter Turgay Fişekçi başta olmak üzere vakıf üyeleri, çok sayıda akademisyen ve öğrencilerin yanı sıra yurttaşlar katıldı.

Programın açılış konuşmasını Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Zeynep Oral yaptı. Oral, “Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, 1991 yılında, Nâzım Hikmet’in kız kardeşi Samiye Yaltırım’ın isteği üzerine kuruldu. O gün bugündür tek bir amacımız var; Nâzım Hikmet’in mirasını, genç kuşaklara aktarmak ve yaymak” dedi ve Vakfın etkinliklerini,  yıllardır her ay  Nâzım Hikmet  üzerine uzman görüşlere yer verdiklerini vurguladı. 

“ O, MİLLETİN ŞAİRİ”

Prof. Dr. İlber Ortaylı, 30’lu ve 40’lı yılların Türkiye’sini, dünyadaki yerini anlatarak konuşmasına başladı.   Nâzım Hikmet’in günümüzde yeteri kadar bilinmediği, incelenmediği ve ele alınmadığından rahatsızlık duyduğunu dile getirerek, “Nâzım’ı Sevenler arasında sadece solcular yok, onu söyleyeyim. Hiç aklınıza gelmeyecek edebiyat tarihçileri çok severler. Çünkü şiirinde ayrı bir hava vardır. Ayrı bir armoni vardır. Türk dilinin müzikal yapısını çok iyi kullanır ve bunları okutur. Eğer Nâzım Hikmet sağ olsaydı ve bugün gençlerin kullandığı Türkçeyi duysaydı çıldırırdı.” Dedi.   1960’ların -70’lerin yıllarından sonrasını ise   “Nâzım Hikmet’i herkes daha çok benimsedi. Böyle insanlar sağın solun değil, milletin şairi olurlar.”  

“GERÇEKTEN BİR ŞÖHRETİ VAR”

Nâzım Hikmet’in dünyada kazandığı şöhrete değinen Ortaylı, “Rusya’ya adım attığı anda da zaten bütün eski dostları oradadır. Gerçekten bir şöhreti var. Rusya’da gördüklerini eleştirse bile, ona dokunamadılar. Dünyada böyle şöhreti olan insanları, hiçbir zaman kolay yiyemezler. Yani isimsiz değil. 1951’de Rusya’ya sığındı, 12 sene  daha yaşadı. i. Bu arada dünyada çok şöhret oldu. Eskiden bilindiğinden daha çok… Çünkü çok ülke dolaştı, çok davet edildi, çok çağrıldı. Hem Batı dünyasındaki sol gruplar hem yerli komünist partiler, her yere çağırdılar.” ifadelerini kullandı.

“TÜRK EDEBİYATINDA TARİH MOTİFİNİ EN ÇOK KULLANAN ŞAİRDİR”

İlber Ortaylı, şiirlerinde tarih motifini hem dünyada hem Türkiye’de en çok kullanan şairin Nâzım Hikmet olduğunu vurgulayarak, sinema ve dünya edebiyatından da örnekler vererek  “Bizim Türk Edebiyatı’nda, tarih motifini en çok kullanan, tarihten en çok yararlanan  şairdir. Yani hiçbir şair, mesela Yahya Kemal’in tarih motivasyonu yoktur, başka bir yüzeydir. Bir konu ele almaz, Nâzım Hikmet  ele alır. Ve bunu tarihi bir tez, tarihi kitap ya da monografi diye yazmıyor. Doğrudan doğruya şiir diye yazıyor, işte bu  çok önemli, onun gibisi dünyada bile çok yok “ diye konuştu.

Bu söylediklerini de örneklerle  dinleyicilere hatırlattı… Örnek olarak  “ Şeyh Bedrettin Destanı,  Benerci Kendini Niçin Öldürdü,  Taranta Babu’ya Mektuplar,   Memleketimden İnsan Manzaraları,  Kurtuluş Savaşı Destanı” gibi eserlerini gösterdi.  Onlar üzerinde açıklamalarda bulundu.

“YAŞAMADIĞI DÜNYAYI TARİF EDECEK BİR SANAT KABİLİYETİ VAR”

Ortaylı son olarak Nâzım Hikmet’in sıra dışı bir sanat kabiliyeti olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Türk solcularında, liberallerinde yahut milliyetçilerinde, muhafazakarlarda hiç olmadığı gibi dünyayla temas kurar Nâzım Hikmet.  Bu, böyle bizim yaptığımız gibi, kuru tarihçilik anlamında falan bir merak değil. Duygusal olarak bağ kurabiliyor. Enteresan bir biçimde, yaşamadığı Sovyet ihtilalini tarif ediyor. Görmediği, yaşamadığı dünyayı tarif edecek bir sanat kabiliyeti var.

edebiyathaber.net (22 Kasım 2024)

Yorum yapın