Orhan Veli’yi yeniden yorumlamak | Kadir Serkan Selçuk

Kasım 23, 2024

Orhan Veli’yi yeniden yorumlamak | Kadir Serkan Selçuk

Orhan Veli’nin ölümünün üzerinden 74 yıl geçti. Henüz 36 yaşında hayata veda eden, edebiyatımızın bu kendine özgü şairinin genç yaşlarında başlayan ve gittikçe büyüyen popülerliği ölümünden sonra da günden güne arttı. Bugün Orhan Veli, şiirleri en çok bilinen, tiyatro oyunlarında kendisine en fazla yer verilen, okullarda, matinelerde şiirleri en fazla okunan isimlerin başında geliyor.


Orhan Veli, dünyanın ve Türkiye’nin belki de en umutsuz dönemlerinde ürünlerini verdi. Kırklı yılların savaş, açlık ve faşizm tehlikesi altındaki Türkiye’sinde şiirlerini yazdı. Kendisinin şiirlerinde dönemin etkisini yadsımak olanaksızdır. Melih Cevdet ve Oktay Rıfat ile birlikte başlattıkları akıma “Garip” adını uygun görmeleri de bu etkinin açık delilidir.
Ancak bu durum, erken yaşta hayatını kaybetmesi sebebiyle, özellikle Orhan Veli’nin daha sonraki yıllarda haksız bir biçimde “Arabesk şair”, yazdığı şiirlerin ise yine “Arabesk şiir” olarak tanımlanmasına yol açtı. Bu yanlışlık ellili yıllarda plansız bir biçimde başlayan şehre göç, gecekondulaşma gibi olgularla birlikte Türkiye’nin altmışlı yıllardan itibaren arabesk kültürün etkisine girmesiyle daha da büyüdü.
Orhan Veli, yaşadığı yılların depresif havasına şiirlerinde ister istemez yer vermesine rağmen, genel olarak Orhan Veli şiirlerine bakıldığında her şeye rağmen hayata sarılma ve yaşama isteğinin ağır bastığı görülür. “Beni bu güzel havalar mahvetti / Böyle havada istifa ettim evkaftaki memuriyetimden / Tütüne böyle havada alıştım / Böyle havada aşık oldum” diyen bir şairin arabesk bir tarz tutturduğunu veya dünyaya pesimist açıdan yaklaştığını iddia etmek pek de doğru sayılamaz.
Bunun dışında, çok genç yaşta hayatını kaybeden Orhan Veli’nin daha uzun yaşaması halinde kırklı yıllarda yazdığı şiirlerinden farklı tarzda şiirler kaleme alacağına ve tarzını yine kendine özgü bir biçimde farklılaştıracağına da şüphe yoktur. Garip akımının diğer iki isminin daha sonra gittikleri yön bunu kanıtlar niteliktedir. Bilindiği gibi Melih Cevdet ve Oktay Rıfat, ilerleyen süreçte bu akımdan kopmuş ve başka tarzda şiirler kaleme almaya başlamışlardı.
Bugün Orhan Veli, en çok anılan şairlerimizden biri olmasına rağmen, doğru bir biçimde ele alınıp alınmadığı çok tartışma götürür bir konudur. Edebiyatla ilgilenen hemen herkes, bu yaşama sevinciyle dolu şairimizi hayattan kopuk ve depresif biri olarak kabul eden bir yaklaşımla ele almakta, topluma da bu şekilde yansıtmaktadır. Oysa Orhan Veli’nin arabesk olarak ele alınabilecek birçok eserinde bile ince bir ironi ve yaşamın her şeye rağmen güzel olduğunu vurgulama havası hâkimdir.
Artık bu büyük şairimizin farklı bir tarzda incelenme zamanı gelmiştir. Kişiliğine daha çok yakışan biçimde, yaşama küsen bir Orhan Veli yerine yaşamayı seven ve yeri geldiğinde onunla alay eden bir Orhan Veli’yi öne çıkarmak, zorunluluktan öte doğru olanı yapmak ve usta şairimize farklı bir boyut katmak anlamına gelmektedir.

edebiyathaber.net (23 Kasım 2024)

Yorum yapın