VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), “Erken Modern Avrupa Tarihi: Düşünce, Sanat ve Kültür” isimli kitabı okurlarıyla buluşturuyor. Hamish Scott’ın hazırladığı bu çalışma, Erken Modern Avrupa Tarihi serisinin dördüncü cildi olan “Düşünce Sanat ve Kültür”, Avrupa’nın modernliğin şafağında entelektüel ve kültürel dönüşümünü merkeze alıyor. Hümanizmin yükselişinden bilimsel devrimlerin etkilerine, politik düşüncenin evrilişinden sanat ve müzik dünyasındaki köklü değişimlere kadar pek çok alanda Avrupa’nın 14. yüzyıldan 18. yüzyılın ortalarına kadar geçirdiği devinimleri takip ediyor.
Tanıtım metninden
VBKY’nin tarih kitaplığı, Hamish Scott’ın kaleme aldığı, İsmail Hakkı Yılmaz’ın dilimize aktardığı “Erken Modern Avrupa Tarihi” serisinin dördüncü cildi “Düşünce Sanat ve Kültür” kitabıyla genişlemeye devam ediyor. Daha önce “Erken Modern Avrupa Tarihi” serisinde “Esaslar”, “Toplumlar ve Ekonomiler”, “Kiliseler İnançlar ve Mezhepler” isimli çalışmaları okuyucuyla buluşturan VakıfBank Kültür Yayınları, şimdi de erken modern Avrupa’nın entelektüel ve kültürel dinamiklerini anlamak için temel bir rehber niteliği taşıyan serinin dördüncü cildi “Düşünce Sanat ve Kültür” isimli çalışmayı, okurlara sunuyor. Bu çalışma hümanizmin yükselişinden bilimsel devrimlerin etkilerine, politik düşüncenin evrilişinden sanat ve müzik dünyasındaki köklü değişimlere kadar geniş bir yelpazede Avrupa’nın 14. yüzyıldan 18. yüzyılın ortalarına kadar geçirdiği devinimleri takip ediyor.
“Erken Modern Avrupa Tarihi: Düşünce, Sanat ve Kültür”de, Avrupa’nın düşünce dünyasında ve kültürel yaşamında meydana gelen derin değişimlerin izi, Galieo’dan Newton’a, Van Eyck’ten Mozart’a, Bodin’den Rousseau’ya kadar erken modern çağın kültür ve fikir mimarlarının eserleri, düşünce dünyaları ve modern zamana uzanan etkileri üzerinden işleniyor. Aynı zamanda da bu dönüşümlerin, toplumsal yapı ve günlük yaşam üzerindeki etkileri de dikkatle ele alınıyor. Bunların ne oranda sadece Avrupa’ya ait oldukları ve İslam, Çin, Hint gibi farklı kültürlerden nasıl beslendikleri, kadim eserleri nasıl yorumladıkları ve onlarla nasıl irtibatta oldukları sorgulanıyor. Sanat, mimari ve müzik gibi yaratıcı alanlarda yaşanan devinimlerin, sadece estetik anlayışı değil aynı zamanda toplumun kendini ifade ediş biçimlerini de dönüştürdüğü erken modern dönemde, Avrupa’nın entelektüel ve kültürel dinamiklerini anlamak için temel bir rehber niteliği taşıyan bu eser, serinin önceki üç cildinde olduğu gibi okurlar için öncelikli bir başvuru kaynağı olma özelliği taşıyor.
Kitaptan:
“Kabaca Rönesans dönemine denk gelen 1350 ile 1650 yıllarındaki düşünsel kültürün en önemli başlığı kuşkusuz hümanizmdi. Bu başlık antik düşünce ve duyarlılıkların coşkulu bir şekilde yeniden canlandırılmasıyla kamçılandı, ama bundan daha fazlası da olacaktı. Hümanizm 19. yüzyıla kadar Avrupalı seçkinlerin araştırma programlarının bir parçasıydı. Hümanizm, insan faaliyetinin toplumdaki ve kozmostaki yerini tayin etti; kadınların düşünsel ve ahlaki aktörler olarak öneminin anlaşılmasının önü hümanizmle açıldı. Hiçbiriyle tam özdeşleşmeden dönemin önemli -Aristotelesçi, Platoncu, Hermetik veya okült- felsefi okullarıyla dinamik bir etkileşime girdi. Böylece kendi ürünleri olan modern felsefe ve bilimin temellerini attı. Orta Çağ’ın ruhban kültürüyle o çağda meydana gelen her türden ve biçimden dinî reform hareketini iç içe geçiren bir dünyevî kültür oluşturdu. Metinlerin eleştirel analizi; edebî eser ve yazarların tarihsel bir bağlama oturtulması; bire bir çevirinin yerini anlam bağlamına göre tercümeye bırakması; metinlerin önce el yazmasıyla ve zaman içinde basılarak çoğaltılmasından önce düzeltilerek iç tutarlılığa kavuşturulması gibi modern araştırmacılığın araçlarını icat etti. Daha sonra da antik medeniyetin engin kültürel ürünleriyle Yunan ve Latin edebiyat, tarih, felsefe ve bilim külliyatının hemen hemen tamamını bütün bu araçların yardımıyla modern dünyaya taşıdı.”
Yazar hakkında
Oxford’daki Jesus Koleji’nde kıdemli araştırmacı olup St. Andrews Üniversitesi Uluslararası Tarih Bölümü’nde Emeritus profesör olarak çalışmıştır. Britanya Akademisi ve Kraliyet Edinburgh Topluluğu üyeliği yapan Scott, 18. yüzyılda uluslararası ilişkiler üzerine çok sayıda makale ve kitap kaleme almıştır. Son olarak “The Birth of a Great Power System”, 1740-1815 (Harlow, 2007) adlı kitabı kaleme alan yazar, aydınlanmacı mutlakiyet, soyluluk ve siyasi kültür üzerine kitapların editörlüğünü yapmıştır. Erken modern Avrupa tarihçiliğinin en seçkin isimlerinden olan Scott’un siyaset, diplomasi, kültür tarihi sahalarına yoğunlaşan eserleri kendi başına bir literatür oluşturmuştur.