Sevgi Soysal gerçekte neler yaşamıştı? | Metin Celâl

Aralık 18, 2024

Sevgi Soysal gerçekte neler yaşamıştı? | Metin Celâl

“1965’te TRT’de program uzmanı olarak görev yapmaya başladı. Papirüs ve Yeni Dergi‘de hikâyeleri yayımlandı. 1968’de Tante Rosa basıldı. 1969’da Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin Arkeoloji Bölümü’nden mezun oldu. 1970’de Yürümek romanı basıldı ve roman, TRT Sanat Ödülleri Yarışması’nda Başarı Ödülü kazandı. Bu roman, 12 Mart döneminde müstehcenlik gerekçesiyle toplatılır. 1971’de TRT’den ayrılmak zorunda kaldı, Mümtaz Soysal ile evlendi. 12 Mart Muhtırası’na muhalefer ve komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı, Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu’na gönderildi. 1972’de Adana’ya altmış beş günlüğüne siyasi sürgün olarak gitti. Bu yıl Bertold Brecht’ten çevirdiği Beş Paralık Roman‘ı yayımladı. Dönüşte ANKA Ajans’ta gazetecilik yaptı. 1973’te Yenişehir’de Bir Öğle Vakti romanı yayımlandı. Roman, 1974’te Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazandı. 1975’te Şafak romanı basıldı, kanser teşhisi kondu; bir göğsü alındı. 1976’da Barış Adlı Çocuk kitabı basıldı. Yeni Ortam ve Politika gazetelerinde yazdı. 1976’da Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu yayımlandı, Hoş Geldin Ölüm‘ü yazmaya başladı. Kanser tedavisi için İngiltere’ye gitti. 22 Kasım 1976’da Mecidiyeköy’de özel bir klinikte öldü. 24 Kasım’da Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.”  (TEİS Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Sevgi Soysal).

Sevgi Soysal’ın yaşamında 12 Mart Askeri Darbesi’nin önemli bir yeri var. 1936 doğumlu. 34 yaşında ilk romanı Yürümek’i yayınlamasından itibaren davalarla, mahkemelerle, duruşmalarla uğraşmaya başlıyor. 

Yürümek’le ödül de alıyor dava da ediliyor. Ödülü aldığı kurum çalıştığı yer TRT, kitabın toplatılmasına ve yargılanmasına sebep TRT radyolarında yayınlanması, sonuçta beraat etmesi ama bürokratik oyunlarla TRT’deki işinden atılması.

Biyografisinde “12 Mart Muhtırası’na muhalefer ve komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı” deniliyor ama bu “muhalefet” de “komünizm propagandası” da işin doğrusunu tam anlatmıyor. Sevgi Soysal’ın örgütlü mücadeleye girdiği, bu örgütte çalışıp propaganda yaptığını sanıyorsunuz. İşin aslı öyle değil ya da yanlış ifade ediliyor. Kafka’nın Franz K’sının başına gelenleri aratmayacak şeyler yaşamış Sevgi Soysal.   

Deniz Keziban Çakıcı iyi bir iş yapmış “Suç Bütün Perçemlerimdeydi” adlı çalışmasında Sevgi Soysal’ın 12 Mart sanıklığının ayrıntılarına girmiş, ilk defa yayınladığı mahkeme tutanaklarıyla, arşiv değeri olan birçok belge, mektup ve el yazmasını gerçekte neler yaşandığını ortaya çıkarmış. Bununla da yetinmemiş Sevgi Soysal’a yaşatılanların eserlerine nasıl yansıdığını incelemiş, yorumlamış. 

“Yürümek” hakkında açılan dava bir milat oluyor. O dava ile Sevgi Soysal’a argo tabirle kafayı takıyorlar ve uğraşmaya başlıyorlar.  İçeri atmak için bahane arıyorlar. Bahane garip ya da absürt bir olayla geliyor. 4 Ağustos 1971 gecesi “Sıkıyönetim Komutanlığı emirlerine aykırı hareket, memura mukavemet, sarhoşluk suçlarını işlemek” iddiası ile tutuklanıyor.  Davanın nedeni bir gece arkadaşlarıyla birlikte t.yatro izleyip rvlrtr dönerlerken arabada çıkan tartışma, bağırtıların İsrail büyükelçiliği önünde nöbet tutan askerler tarafından duyulması ve gözaltına alınmalarıdır. Tartışmanın hiçbir siyasi yönü yoktur ama tutuklanmasına, bir ay hapis yatmasına ve beraat edip hapisten çıktıktan sonra da TRT’deki işinden atılmasına neden olur.

İkinci tutuklanma daha Kafkaesk. Daha sonra uçak kaçırdı diye birçok yazar ve aydınla yine 12 Mart Darbesi sonrası tutuklanacak olan Altan Öymen’le birlikte Kızılay Zafer Çarşısı içindeki Çöl İskelesi adlı lokantada sohbet etmektedirler. Tarih 26 Şubat 1972. Yan masada oturan iki kişi Altan Öymen’le Sevgi Soysal’ın sohbetlerine tesadüfen(!) orada bulunan iki ordu mensubu kulak misafiri olur ve “ordunun manevi şahsiyetini tahkir suçlaması” ile ihbar ederler. Yan masadan konuşmaları nasıl duydukları bir muamma olarak tartışılır. Ortada pek kanıt yoktur ama Sevgi Soysal 15 Mart 1972 tarihinde tutuklanır. Bir yıl ağır hapis ve dört ay sürgün cezası alır.

Deniz Keziban Çakıcı, bu davaları belgeleriyle ayrıntılı olarak anlatıyor. Kafka’nın Franz K’sından bu yana bir şeyin değişmediğini anlıyorsunuz. Belki tek teselli, Sevgi Soysal’ın en zor şartlarda bile yazmaya devam etme kararlılığı. Bu tutukluluk ve ardından Adana’daki sürgün hayatı boyunca hep yazmış ve yaşadıklarından yola çıkarak çok değerli eserler vermiş.

Deniz Keziban Çakıcı bu önemli  eserin yanında çok hayırlı bir iş daha yapmış Sevgi Soysal arşivini derlemiş, korumaya almış ve ayrıntılı bir bibliyografya hazırlamış. Zaten “Suç Bütün Perçemlerimdeydi”de bu arşiv çalışmalarının bir ürünü.

  • “Suç Bütün Perçemlerimdeydi”, Deniz Keziban Çakıcı, İletişim yay. Kasım 2024.

edebiyathaber.net (18 Aralık 2024)

Yorum yapın