2024’te Dünya Edebiyatı’nın ilk 11’i  | Metin Celâl

Aralık 25, 2024

2024’te Dünya Edebiyatı’nın ilk 11’i  | Metin Celâl

Dünya’da yılın edebiyat olayı, Marquez’in çocuklarının babalarının vasiyetini dinlemeyip kâr peşine düşmeleriydi. Marquez’in yayınlanmasın dediği “Ağustos’ta Görüşme” kitaplaştı ve birçok dilde aynı anda yayınlandı. “Dizi ya da film yapılmasını istemiyorum” dediği “Yüzyıllık Yalnızlık” da Netflix dizisi oldu.

Güney Koreli yazar Han Kang’ın Nobel edebiyat ödülünü kazanması olumlu bir gelişme olarak kaydedilirken Alice Munro’nun kızının babası tarafından çocukken cinsel istismara maruz bırakıldığını ve kendisinin bu duruma bilerek sessiz kaldığını açıklaması ise derin bir şaşkınlık ve üzüntü ile karşılandı.

Yıllardır en çok satanlar listesinin çoğunluğunu klasik eserler oluşturuyordu. Bu yıl bu tablo biraz değişmiş görünüyor. Çok satanlar listelerinde yeni eserler de görüyoruz ve bunlarım çoğunluğu Dünya edebiyatından.

Amazon Türkiye’nin 21 Aralık tarihindeki “Edebiyat ve Kurgu Kategorisinde Çok Satanlar” listesi şöyle;

1. İntermezzo, Sally Rooney (Eser Sahibi), çev. Begüm Kovulmaz (Can yay)

2. Kendime Düşünceler, Marcus Aurelius , çev. Yunus Emre Ceren (İş Bankası Kültür yay.)

3. Hyunam-Dong Kitabevi Hwang Bo-Reum, Çev. Nilay Özeser (Athica yay.)

4. Ölmek İstiyorum Ama Tteokbokki de Yemek İstiyorum, Baek Sehee, çev. Su Akaydın (Nova Yay)

5. Yüzyıllık Yalnızlık, Gabriel Garcia Marquez, çev. Seçkin Selvi (Can yay.)

6. Yırtıcı Kuşlar Zamanı: Ahmet Ümit (Yapı Kredi yay.)

7. Hayat İmkânsız: Matt Haig, çev. Kıvanç Güney (Domingo yay.)

8. Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı Üzerine, Lucius Annaeus Seneca, çev. C. Cengiz Çevik (İş Bankası Kültür yay.)

9. Savaş Sanatı, Sun Zi, çev. Giray Fidan, Pulat Otkan (İş Bankası Kültür yay.)

10. Kızıl Veba Jack London, çev. Levent Cinemre (İş Bankası Kültür yay.)

Sadece bir telif edebiyat eseri var; Ahmet Ümit’in “Yırtıcı Kuşlar Zamanı”. Bu yılın Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Han Kang’ın “Vejeteryan”ı (April yay.) listede 24. sırada. “Veda Etmiyorum” da bu yıl Türkçede yayınlanmıştı. “Çocuk Geliyor” ve “Beyaz Kitap” da Han Kang’ın Türkçede yayınlanan diğer kitapları. Han Kang’ın dört eseri de Nobel Edebiyat Ödülü’nden önce Türkçede April Yayınları’ndan çıkmıştı. 

İlk 11’e gelirsek, her zaman belirttiğim gibi bu liste benim okumalarım ile sınırlı. 100 bin çeşit yeni kitap yayınlanan, bunların yüzde 20’sinin edebiyat eseri olduğu bir yayıncılık ortamında kuşkusuz benim okuduyabildiklerim çok küçük bir rakam.

“Dünya Edebiyatı’nın ilk 11’i” derken bir sıralama yapmıyorum. Sözünü ettiklerimin hepsini beğeniyorum. Üstelik bir romanla öykünün, şiirle inceleme kitabının karşılaştırılamayacağı bir gerçek. “İlk 11” bir futbol takımının sahaya çıkan ilk on biri gibi. Hepsi birbirinden değerli.    

Dünya Edebiyatında Yılın İlk 11’i

1- Pessoa, Richard Zenith, çev. Can Sezer, Everest yay.

Dünya edebiyatının en ilginç isimlerinden Fernando Pessoa, şiir, tiyatro, kurgu, kurgudışı birçok eser kaleme almış ve bunları birçok farklı takma isimle yayınlatmış. Üstelik başta Alberto Caeiro, Ricardo Reis, Alvaro de Campos ve Bernardo Soares olmak üzere onlarca isim için yaşam öyküleri de uydurmuş. Pessoa’nın birçok eserinin çevirmeni olan Richard Zenith, yazardan geriye kalan 25 bin belgeyi de inceleyerek 974 sayfalık bir biyografi ortaya çıkarmış. Zenith’in bu çalışması biyografi alanında örnek eserlerden sayılıyor.

2- Zor Zamanlar, Mario Vargas Llosa, çev. Süleyman Doğru, Can yay.

Mario Vargas Llosa “Zor Zamanlar”da 1950’lerde, Soğuk Savaş’ın sürdüğü, ABD’de güçlü bir antikomünizm rüzgârı estiği yıllarda Guetemala’da gerçekleştirilen bir darbeyi ve sonrasında yaşananları anlatıyor. Llosa ilginç bir kurguyla, kronolojiyi takip etmeyerek, tarihte ileri ve geri giderek ve farklı açılardan bakışlarla darbecilerin öykülerini, darbelerden sonra ülkenin, o ülkede yaşayanların başlarına gelenleri anlatmış.

3- Mumlar Sonuna Kadar Yanar, Sandor Marai, çev. Esen Tezel, Yapı Kredi yay.  

 İlk kez 1942’de yayımlanan ama asıl yazarın ölümünden sonra keşfedilerek birçok dile çevrilen “Mumlar Sonuna Kadar Yanar” Sandor Marai’nin kuşkusuz en çok ses getiren romanı diye tanıtılıyor. İkinci Dünya Savaşı ortalığı kasıp kavururken artık yaşlanmış ve münzevi bir hayat sürmekte olan General Henrik tam kırk bir yıl önce bir anda ortadan kaybolan gençlik arkadaşını beklemektedir. Çocukluğunda ve gençliğinde sıkı bağlar kurduğu bu dostun ölmeden önce yanıtlaması gereken sorular vardır. Aslında yaşanacak olan bir hesaplaşmadır.

4 -Terra Alta, Javier Cercas, çev. Gökhan Aksay, Everest yay.

Javier Cercas’ı belgelere dayanan, gerçeklerden yola çıkarak kurduğu romanları ile sevdik. “Terra Alta Romanları” adını verdiği üçlemesinin ilkinde polisiye bir anlatı kaleme almış. İspanya’da, Katalonya’nın güneyinde yer alan Terra Alta bölgesinde işlenen korkunç bir cinayetin soruşturmasını kahramanı genç polis memuru Melchor Marin’in yaşamına da odaklanarak çok boyutlu bir yapıda anlatıyor.

5 – Kalbin Görünmez Öfkeleri, John Boyne, çev. Mert Doğruer, Delidolu yay.

Çizgili Pijamalı Çocuk’la dünya çapında ün kazanan John Boyne’un “Kalbin Görünmez Öfkeleri” 630 sayfalık dev bir eser. Bir varoluş mücadelesi. Bir dönem romanı. 1945’te İrlanda’nın küçük bir köyünde başlıyor ve kahramanına neredeyse bir dünya turu attırıp farklı yaşlarda, çok değişik koşullarda yaşam öyküsünü izlememizi ve verdiği mücadeleye şahit olmamızı sağlıyor. Kahramanın cinsel kimlik mücadelesini izlerken başta İrlanda’da olmak üzere Dünya’da son yetmiş yıldır yaşananları ve değişimleri anlatan çarpıcı bir roman.

6- Hayali Bir Hayat, Alberto Manguel, çev Orhan Düz, Yapı Kredi yay.

Alberto Manguel’e bize okumayı sevdiren insan desek doğru bir tanımlama olur. Kitap Alberto Manguel’in Covid-19 pandemisinin ilk yılında İsviçreli gazeteci Sieglinde Geisel’e yaptığı söyleşilerden oluşuyor. Manguel, “Sıra dışı anne ve babasını, ona Alman kültürünü tanıtan dadısı Ellin’in damgasını vurduğu çocukluğunu, anne babasının memleketi Arjantin’le olan ikircikli ilişkisini, hayatı boyunca yoldaşı olmuş yazarlarla kitapları, Mondion’daki artık efsaneleşmiş kütüphanesini nasıl kurduğunu ve nasıl kaybettiğini, geçirdiği felçten sonra konuşma yetisini nasıl yeniden kazandığını” ve hayatı hakkında daha birçok bilinmeyenleri içtenlikle anlatıyor.

7 -Sıradan Şeylere Övgüler, Pablo Neruda, çev. Adnan Özer, Can yay.

Türkçede en çok okunan şairlerden Pablo Neruda “Sıradan Şeylere Övgüler” kitabında sıradan nesneleri ve doğal olguları konu ediyor. Özellikle, günlük hayatın içinde sıkça gözden kaçırılan detayları vurgulayarak şiir dünyasına yepyeni bir boyut katıyor. Şiirin sadece yüce şeylerden kaynaklanmayacağını, her şeyin şiirinin yazılacağını göstermek istemiş Neruda. Havaya, enginara, kuşlara, yılan balığı çorbasına, yerdeki kestaneye, soğana, biraya, ipliğe, yağmura, mırıltıya, sayılara, saka kuşuna, ekmeğe, kol saatine, domatese, takım elbiseye övgüler yazmış.

8 -Günlükler: 1935-1959, Albert Camus, çev. Berna Günen, Can yay.

“Albert Camus’nün 1935-1959 arasında tuttuğu Günlükler, Avrupa’da hiç tanınmadığı yıllardan yaratıcılığının zirvesinde bir trafik kazasıyla ölene kadarki tüm kayıtlarını bir araya getiriyor” diye tanıtılıyor kitap. Projeler, taslaklar, okuduğu eserlerden alıntılar ve seyahatleri sırasında tuttuğu not defterleri günlüğü oluşturmuş. Büyük yazarın yaşamına ve eserlerine nüfuz etmemize olanak tanıyan önemli bir kitap.

9 -Dora Bruder, Patrick Modiano, çev. Ebru Erbaş, Can yay. 

Patrick Modiano yıllara yayılan araştırması sırasında Dora Bruder’in izini sürüyor ve resmî belgelerde bulduğu bilgilerle onun yaşam öyküsünü ve kayıp olayından sonra başına neler geldiğini öğrenmeye çalışıyor. 1941-1942 dönemine ait resmî belgeleri inceliyor, gazeteleri hatta telefon rehberlerini tarıyor. Alanın uzmanlarından yardım alıyor. Eser antiroman olarak tanımlanmış, Dora Bruder’in 18 Eylül 1942’de Auschwitz’e gönderilmesi ve orada öldürülmesi ile sonuçlanan öyküsünün belgeleri izleyerek anlatılması normal bir romandan çok daha etkileyici.

10 -Soğuk Ter, Pierre Boileau, Thomas Narcejac çev. Alev Özgüner, İş Bankası Kültür yay.

1954’te yayımlanan bu klasik kara roman, gerilim filmlerinin büyük ustası Alfred Hitchcock’un unutulmaz filmi Vertigo’ya esin kaynağı olmuş ama başta mekanlar olmak üzere Hitchcock’un Vertigo’sundan farklı. Boileau-Narcejac ikilisi konularını ince ince işlerken psikolojik gerilimi artırıyor. Erkek başkahramanın yani kurbanın bakış açısından olayları geliştiriyorlar ve ustaca onun ruh hallerini yansıtıyorlar. Onun çaresizlikleri, suçluluk duyguları, olayları çözümlemeye yetmeyen bakış açısı ile roman diğer polisiyelerden ayrılıyor.

11 -Greenwich Meridyeni, Jean Echenoz, çev. Mehmet Emin Özcan, Ketebe yay.

Jean Echenoz’un orijinali 1979’da yayınlanmış ilk romanı. “Ortasından ünlü Greenwich meridyeninin geçtiği; günün aniden ertesi güne dönüştüğü ıssız bir adada geçiyor.” Romanın çok sayıdaki kahramanı olması nedeniyle ilk başta ne olup bittiğini kavramanız kolay olmasa da inat edip havasına girdiğinizde parçalar birbirine bağlanıyor ve oldukça akıcı ve heyecanlı bir anlatı olduğunu anlıyorsunuz. Tabii çizgi romanlardan esinlenen tempolu anlatımı da etkili oluyor. Düşündürdüğü olgular yanında “Eğlenceli bir bulmaca” olduğu kesin.

edebiyathaber.net (25 Aralık 2024)

Yorum yapın