“Bir şiirin dizesi gibi: İçli Bir Çubuk Kraker…” | Mehmet Özçataloğlu

Şubat 10, 2025

“Bir şiirin dizesi gibi: İçli Bir Çubuk Kraker…” | Mehmet Özçataloğlu

“Başkalarının hikâyelerini de oku ama kendi hikâyeni kendin yaz. Yaşamı güzelleştirmenin tek yolu budur.”

Çiğdem Sezer’in şu satırları üzerine hiçbir şey yazmadan bıraksam, sanırım kitapla ilgili bir fikir verir yine de. “İçli Bir Çubuk Kraker”den söz ediyorum. Adı bile ne kadar ilginç değil mi? Okuruna, “ben buradayım ey okur sen nerdesin” diyen türden. Çok fazla çocuk kitabı okuduğum bir gerçek. Son dönemde beğenerek okuduklarımın sayısı da hayli fazla. Bu durum elbette çocuk edebiyatımız adına, çocuklar adına mutluluk verici. Bu kitabı benim için diğer güzel kitaplardan ayıransa, kullandığı şiirsel dil yüzünden içimdeki yazma isteğini coşturması oldu. Tuhaf bir şekilde yeni bir defter açıp önüme sayfalarca yazma isteği uyandırdı. Yazacaktım ama ne? Bunu bilemediğimden yazamadım tabii. O yüzden Çiğdem Sezer’i okumaya devam ettim.

“Elmanın yarısı sen yarısı ben/ Günümüz gecemiz evimiz barkımız bir/ Saadet bir çimendir bastığın yerde biter/ Yalnızlık gittiğin yoldan gelir.”

Oktay Rıfat dizeleriyle karşılaştığımız kitapta Sezer, meraklı, cesur bir çocuğun büyüme yolculuğunu anlatıyor. Mahalle yaşamına tanıklık ederken kendi hikâyesini oluşturmaya çalışan çocuğun, farklı yaşlardan insanlarla kurduğu sıcak iletişim geçmişle günümüzü harmanlıyor. Anlatının temelinde görünense sevgi. En çok ihtiyaç duyduğumuz, toplumsal olarak birbirimize göstermeyi unuttuğumuz ya da göstermekten bilinçli olarak vazgeçtiğimiz sevgi. Geçtiğimiz bu yoldan dönmemiz mümkün olur mu, bilinmez. Belki de dönmeyi istemiyoruz, onu da bilmiyorum.

Girelim bakalım kitabın içine. “Çalıkuşu Feride gibi ağaç tepelerine tüneyip mahallede olan biteni izlemeyi seven Nurgül’ün en yakın arkadaşı, eski köşkte oturan yaşlı Şahika Hanım’dır. Liseye giriş sınavına hazırlanan Nurgül, sınıftaki zorbalar yüzünden okulu bırakmaya kalkan komşusu Bedir’e kol kanat gerer. Şahika Hanım bir gün sessizce ortadan kaybolup köşkün eşyası taşınmaya başlayınca da çok kaygılanır. Ailesinin ve ahşap oymacısı Bedir’in desteğiyle sevgili arkadaşını bulmak için kolları sıvar…”

Akran zorbalığı, son dönemde çokça karşılaştığımız bir sorun. Hatta okullardaki en temel sorunlardan biri. Bizim çocukluğumuzda sevgi saygı tembihlenirdi bize. Şimdi biz de tembihliyoruz ama tembihlediğimiz davranışları kendimiz gösteremiyoruz sanırım. Yetişkinler olarak bizim tercihlerimiz çocukları da etkiliyor mutlaka.

Sonrası özlediğimiz bir mahalle yaşamı, şiirsel bir dil, keyifli bir anlatım. Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan kitabında Sezer, yetişkinlerin unuttuğu duyguları çocuklara anımsatıyor. Apartman yalnızlıklarımızın içinden dayanışmayı gösteriyor. Çocuklar kitabı okurken böyle bir yaşamın da var olabileceği gerçeğine şaşırırken, yetişkin bir okur böyle bir yaşamın neden terk edildiğini sorgulayabilir. Teknoloji geliştikçe uygarlığın da ilerleyeceği düşünülse de zıt bir ilişki var aralarında. Bu noktada kişisel tercihler belirleyici oluyor ki hemen hepimiz teknoloji tarafında saf tuttuk ve geldiğimiz alan ortada.

İçli Bir Çubuk Kraker, adıyla, kitap kapağının rengiyle, diliyle, anlatımıyla sıcacık bir roman. Her yaştan okur için.

edebiyathaber.net (10 Şubat 2025)

Yorum yapın