Franz Erhard Walther’in Heykel Olma Teşebbüsü, adlı sergisi Arter’de ziyarete açıldı

Şubat 28, 2025

Franz Erhard Walther’in Heykel Olma Teşebbüsü, adlı sergisi Arter’de ziyarete açıldı

Arter, öncü Alman sanatçı Franz Erhard Walther’in Türkiye’deki ilk kapsamlı kişisel sergisini izleyiciyle buluşturuyor. Sanatçının 1958 tarihli aynı isimli yapıtından yola çıkan Heykel Olma Teşebbüsü başlıklı sergi, Walther’in uzun soluklu pratiğinde beden, eylem ve heykel arasında ördüğü çok yönlü ilişkilere odaklanıyor. Küratörlüğünü Selen Ansen’in üstlendiği Heykel Olma Teşebbüsü, sanatçının 1960’lardan bu yana ağırlıklı olarak kâğıt, baskı, boya ve kumaş kullanarak ürettiği yapıtlarını Arter’in 4. ve 3. kat galerilerinde bir araya getiriyor. İzleyiciyi, heykeli alışılmış tanımlardan uzak bir biçimde, bedensel eylemler ve hayal gücü aracılığıyla deneyimlemeye davet eden Heykel Olma Teşebbüsü sergisi,27 Şubat’tan itibaren Arter’de ziyaret edilebilir.

Arter’in 2025 sergi programı Franz Erhard Walther’in Türkiye’deki ilk kapsamlı kişisel sergisi Heykel Olma Teşebbüsü ile devam ediyor.

Walther’in zaman ve mekânda yeni bedensel mevcudiyet biçimleri yaratmaya yönelik süregelen üretimine ışık tutan sergi, sanatçının heykeli açık uçlu bir süreç ve eylem olarak yeniden tanımlama çabasının temelini oluşturan aynı adlı eserinden hareketle şekilleniyor. Arter’in 4. ve 3. kat galerilerine yerleşen yapıtlar, Walther’in altmış yılı aşkın bir zaman dilimine yayılan pratiğinin kavramsal dönüm noktalarını kronolojik olmayan bir güzergâh içerisinde bir araya getiriyor.

1960’lardan itibaren ürettiği süreç odaklı çalışmaları ile izleyicinin hayal gücü veya bedensel eylemleri aracılığıyla eserin gerçekleştirilmesinde etkin bir rol üstlenmesine imkân tanıyan Walther, yaşayan bedeni bir malzemeye dönüştüren yeni bir eser anlayışı ortaya koyar. Sanatçının heykelsi nitelikler taşıyan yapıtlarının çoğu iki farklı formda / durumda deneyimlenebilir: Nesnelerin katlanıp depolandıklarında aldıkları “muhafaza formu” (Lagerform) veya birer “kullanıcı”ya dönüşen seyirciler tarafından etkinleştirildiklerinde kazandıkları “eylem formu” (Handlungsform).

Franz Erhard Walther’in pratiğinin temel kavramları etrafında kurgulanan Heykel Olma Teşebbüsü sergisi, farklı dönemlere ait eser grupları arasında dinamik bir diyalog kurmayı amaçlıyor. Kontur Çizimleri ve Sözcük Resimleri gibi erken dönem kâğıt işleri, malzeme olarak havayı kullanan yastık formları, Yapıt Çizimleri ve 1960’larda üretilen El Nesneleri ile mimari ve insan oranlarını birleştiren Katman ÇizimleriEylem Yolları ve Duvar Oluşumları gibi daha yakın tarihli eserler sergi alanında bir arada sunuluyor. Ayrıca serginin iki katında, Walther’in anılarını ve düşüncelerini zaman ve mekânla ilişkilendirdiği, çizimler ve elyazısı metinlerden oluşan otobiyografik yapıtı Yıldız Tozu’ndan kapsamlı bir seçki izleyiciyle buluşuyor. Tamamı ilk kez 1969’da New York’ta MoMA’da gösterilen ikonik eseri Birinci Yapıt Grubu ise, sanatçının sanatın nesnelliğine meydan okuma ve anlam üretimini nesneden eylem hâlindeki bedene kaydırma çabalarını vurgularken, esnek ve giyilebilir bir malzeme olan kumaşın pratiğindeki merkezi rolü gözler önüne seriyor.

Kaidesinden inerek mimariyle ilişkilenen heykel, insan yaşamının gerçekliğine katılmak üzere alışıldık durağanlığından ve katılığından sıyrılıyor. Asla sabit olmayan / asla tamamlanmayan heykel, sayısız şekle ve mevcudiyet biçimine bürünerek gerçekleştirebilecek (ya da gerçekleştiremeyecek) kolektif bir çabayla, farklı hızlarda, yeniden karşımıza çıkıyor. Üçüncü kattaki etkinleştirme alanı, ziyaretçilere belirli gün ve saatlerde Birinci Yapıt Grubu’nun 12 farklı sergi kopyasını etkinleştirme imkânı sunuyor.

Heykel Olma Teşebbüsü başlıklı sergi, Franz Erhard Walther Foundation’ın işbirliğiyle gerçekleştirilmiştir.

FRANZ ERHARD WALTHER HAKKINDA

1950’lerin sonlarında, Almanya’nın Fulda kentinde sanatsal üretimine başlayan Franz Erhard Walther’in (d. 1939, Fulda) pratiği, radikal bir açıklık fikri etrafında şekillenir. Sanatçının başlangıçta maddi süreçlere odaklanan çalışmaları, zamanla izleyiciyi eserin yaratım sürecine aktif bir katılımcı olarak dahil etmeye yönelir. Walther’in katılım kavramına yaklaşımı, 1963’te Birinci Yapıt Grubu’na ait ilk nesneleri üretmesiyle birlikte köklü bir dönüşüm geçirir. Bu dönüşüm, zıt yaklaşımların eşzamanlı varlığını ve eserlerin henüz oluşmadan önce sahip oldukları öngörülere dayanan teorik altyapıyı ortaya koyan, dinamik bir süreci temel alır. Sanatçının yapıtları, bedenin mekân ve mimari ile akışkan konfigürasyonlarının olasılıkları ile formların, yöntemlerin ve dilin permütasyonlarını araştırır.

Walther, 2017 Venedik Bienali’nde en iyi sanatçı dalında Altın Aslan ödülü ile onurlandırılmıştır. Sanatçının yapıtları, The Museum of Modern Art (New York, ABD, 1970, MichaelAsher, Larry Bell, Dan Flaving, Robert Morris, Pulsa Group ile birlikte), Museum Ludwig (Köln, Almanya, 1977), National galerie Berlin, Staatliche Museen Preußischer Kulturbesitz (Berlin, Almanya, 1981), Stedelijk Van Abbemuseum (Eindhoven, Hollanda, 1984), Atatürk Kültür Merkezi Sanat Galerisi (İstanbul, Türkiye, 1993), Devlet Resim ve Heykel Müzesi(Ankara, Türkiye, 1993), MAMCO, Musée d’art moderne et contemporain (Cenevre, İsviçre, 2010), Dia Art Foundation (Beacon, ABD, 2010-2012), WIELS Contemporary Art Centre (Brüksel, Belçika, 2014), CAPC Bordeaux (Bordeaux, Fransa, 2014), MUDAM  (Lüksemburg, 2015), Henry Art Gallery (Seattle, ABD, 2015), The Power Plant (Toronto, Kanada, 2016), Museo Reina Sofía (Madrid, İspanya, 2017), Fundación Jumex Arte Contemporáneo ve Casa Barragán (Mexico City, Meksika, 2018), Haus der Kunst (Münih, Almanya, 2020) ve Bundeskunsthalle’nin (Bonn, Almanya, 2024) de aralarında yer aldığı birçok kurumda sergilenmiştir.

SELEN ANSEN HAKKINDA

1975’te İstanbul’da doğan Selen Ansen, Strazburg Marc Bloch Üniversitesi’nde Modern Edebiyat ve Sinema (yüksek lisans) eğitimi aldıktan sonra 2001 yılında Sanat Teorisi ve Pratikleri alanında doktorasını tamamladı. Başta Strazburg École Supérieure des Arts Décoratifs olmak üzere Fransa’da farklı sanat ve tasarım okullarında sanat teorisi ve sanat felsefesi eğitimi verdi. 2009–2015 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Felsefe ve Toplumsal Düşünce ile Karşılaştırmalı Edebiyat yüksek lisans programlarında öğretim görevlisi olarakçalıştı. Ansen, Arter ile ilk temasını 2011’de küratörlüğünü yaptığı Berlinde de Bruyckere (Yara, 2012) sergisi aracılığıyla kurdu. 2015’te Arter’in küratoryal ekibine katılan Ansen, Marc Quinn (Aklın Uykusu, 2014), Ittakes two to make an accident (HISK, Belçika, 2015), Her Düşenin Kanadı Yoktur (2016), Kelimeler Pek Gereksiz (2019–2020), Céleste Boursier-Mougenot (offroad v.2, 2019), Cevdet Erek (Bergama Stereotip, 2019–2020), KP Brehmer: Büyük Resim (2020–2021), Candeğer Furtun (2021–2022), Locus Solus (2022–2023), Ahmet Doğu İpek (Başımızda Siyahtan Bir Hâle, 2022–2023), Farz Et Ki Sen Yoksun (2024), Koray Ariş (İçinde Yaşadığımız Deri,2024) sergilerinin yanı sıra İsmi Lâzım Değil (Brigitte Pitarakis ile birlikte, Abdülmecid Efendi Köşkü, 2022), Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin? (Meşher, 2022–2023) ve Anne Wenzel: Carte Blanche (Stedelijk Museum Schiedam, Hollanda, 2023) sergilerinin küratörlüğünü yaptı; çeşitli uluslararası yayınlara yazılarıyla katkıda bulundu. Arter’in Dolapdere’deki yeni binasında hayata geçirdiği Performans Programı’nın (2019–2020) da küratörlüğünü yapan Ansen, Ocak 2024’te Arter’in Başküratörlüğü görevini üstlendi.

edebiyathaber.net (28 Şubat 2025)

Yorum yapın