
Müzehher Vâ-Nû’yu edebiyat tarihinin derinliklerinden bulup bize anımsatan Sanat Kritik Yayınları oldu. Müzehher Vâ-Nû’nun Nihal Karamağaralı adıyla, Vâlâ Nureddin ile birlikte kaleme aldığı Güler G. ve Anberbu Dadı’nın Maceraları’nın “Ummadık Taş Baş Yarar”, “Yedi Sigara”, “Hacı Kurye” ve “Perçemli Adam” romanlarını yayınladılar.
Belki de Müzehher Vâ-Nû edebiyat tarihinin derinliklerinde kalmak istiyordu diye düşünüyorum. Eserlerinin ve çevirilerinin tamamını annesinin adı ve babasının soyadından oluşturduğu Nihal Karamağaralı müstearı ile yayınlatmış. Çok üretken bir gazeteci ve yazar olan Vâlâ Nureddin’le birlikte eserler kaleme alması nedeniyle Nihal Karamağaralı müstearının aslında Vâlâ Nureddin’in takma adlarından biri olduğu düşünülmüş. Birçok gazeteye birden yazan ya da bir gazetenin neredeyse tüm yazılarını kaleme alan Vâlâ Nureddin’in aynı anda birden çok yazı ya da tefrika yayınlatırken ismi çok görünmesin diye kadın adlarını müstear olarak kullanması, bunlardan birinin de ilk evliliğinden doğan kızının adı “Hatice Süreyya” olması bu düşüncenin kaynağı olmuş. Ben, çoğu polisiye bu popüler eserlerin ve adaptasyonların çevresinde entelektüelliği ve derin kültürü ile tanınan Müzehher Vâ-Nû’ya yakıştırılmamasından da kaynaklandığını düşünüyorum. Onları bir iş, gelir kaynağı olarak görmüş ve pek sahiplenmemiş kendisi de. Çoğu gazetelerde tefrika olarak kalmış roman, öykü ve çevirilerinin. “Yani ben bütün hayatımda gölgede kalmayı yeğlerim her zaman için. Çok affedersiniz tevazu ile söylüyorum, iki buçuk bir şey yazdım, kitap çevirdim, imza bile atmadım ben, Nihal Karamağaralı olarak yazdım” diyor.
50 yıl edebiyata eserleri ve çevirileri ile emek vermiş Müzehher Vâ-Nû’nun kendi adıyla yayınlanan tek kitabı “Bir Dönemin Tanıklığı”dır. Vâlâ Nureddin ve Nâzım Hikmet’in dostlukları biliniyor. Vâlâ Nureddin’in “Bu Dünyadan Nazım Geçti”si önemli bir kaynak eserdir. Müzehher Vâ-Nû’nun derlediği “Nâzım Hikmet Bursa Cezaevinden Vâ-Nû’lara Mektuplar” kitabı da bu dostluğun ne kadar derin olduğunun bir başka kanıtıydı. Yaşananları Sabiha ve Zekeriya Sertel’in anılarından da biliyorduk. Vâ-Nû’ların ne kadar geniş bir dost çevresi olduğunu ise “Bir Dönemin Tanıklığı”ndan öğreniyoruz. Yahya Kemal, Halide Edip, Nâzım Hikmet, Sabiha ve Zekeriya Sertel, Niyazi Berkes, Şevket Süreyya Aydemir, Hüseyin Cahit Yalçın, Kemal Tahir, Ruhi Su, Burhan Cahit, Haldun Taner, Falih Rıfkı Atay, Mina Urgan gibi birçok dostlarından, ortak anılardan söz ediyor kitapta Müzehher Vâ-Nû.

Kronolojik bir anı kitabı değil “Bir Dönemin Tanıklığı”. Her bölüm bir kişiden yola çıkılarak kaleme alınmış ve onun çağrıştırdığı anılarla başka kişilere bağlanmış. Kitabın ilk baskısının da yayıncısı, Cem Yayınları sahibi Oğuz Akkan’la ilgili anılarla başlıyor kitap. Bir vefa borcu. Kitabın yayınlanma sürecinde Oğuz Akkan vefat etmiş. Önsöz’den anladığımıza göre anıların kaleme alnımasına Oğuz Akkan’ın ısrarı neden olmuş. “Anılar kaybolup gitmesin”, “Saklamaya hakkınız yok” diye sürekli ısrar etmiş. Müzehher Vâ-Nû “Unutmak için nice yıllar çabaladığım anıları gündeme getirmek o kadar kolay değil. Bu nedenle şimdiye dek hep savsakladım” diye yazıyor. Sadun Tanju’nun da ısrarı ile sonunda “hiç değilse önemli saydıklarını” bir kitapta toplamaya ikna olmuş. Kitabı da Oğuz Akkan’a adamış.
Müzehher Vâ-Nû’nun önemli saydığı anıları Vâ-Nû ile evliliği sonrasına dair. Müzehher Vâ-Nû 1912 doğumlu, Vâlâ Nureddin’le 1942 başında evlenmişler. Yani öncesinde 30 yıl var. Birinci Dünya Savaşı’nı, Milli Mücadele’yi yaşamış. Kültürlü bir işadamı ve bürokrat olduğu anlaşılan babasının eğitiminde, edebiyat zevkinin gelişmesinde büyük bir katkısı olduğu anlaşılıyor.
Müzehher Hanım ilk evliliğini, üvey annesinin zorlamasıyla, henüz onaltı yaşındayken babasının bir arkadaşı ile yapmış. Beş yıl süren bu evlilikten kızı Nihal (Önol) doğmuştur. Nihal Önol’u da dünya edebiyatından çevirdiği önemli eserlerle tanıyoruz. İkinci eş ünlü karikatürist Cemal Nadir olmuş. Dört yıl süren bu evliliğin ardından, boşandıktan altı ay sonra Vâlâ Nureddin’le evlenmiş ve Vâ-Nû 1967’de vefatı edene kadar evli kalmışlar. Müzehher Vâ-Nû çocukluk çağlarından söz ediyor kitapta ama ötesine pek geçmiyor. “Benim genç kızlığımın, genç kadınlığımın yaşanası yılları öylece yaşanmadan geçti gitti. O yılları hiç hatırlamak istemem…” diyor.
Cemal Nadir’le evlendikten sonra Yücel Dergisi’nde çalışmaya başlamış ve ilk hikayeleri ve çevirileri bu dergideyken yapmış. Nihal Karamağaralı müstearı ile ilk olarak bu dergide 1941 yılında “Ah King” adlı hikâyenin çevirisinde rastlanır, diye yazıyor Sinem Şahin. Yazarlık ve çevirmenlik faaliyetinin Vâ-Nû ile evlendikten sonra yoğunlaştığı anlaşılıyor. Tan, Akşam, Cumhuriyet, Yedigün, Yeni Sabah, Yenigün gibi gazete ve dergilerde çeviriler, tefrikalar ve hikayeler yayınlatmış. Haldun Taner’in yönlendirmesi ve Muhsin Ertuğrul’un desteği ile Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen dört oyun yazmış. Son çalışması 1998’de yayınlanan Dünya Hikayeleri adlı çevirisiymiş. (Tüm bu bilgiler için bkz. Sinem Şahin, “Müzehher Va-nû’nun hayatı, sanatı ve eserleri”, Yüksek Lisans Tezi, 2023.)
Vâlâ Nureddin de üç kez evlenmiş. Ve onun da üçüncü eşi Müzehher Hanım. Vâlâ Nureddin ilk evliliğini Moskova’da Anna Mikailovna ile yapmış. Bu evlilikten Hatice Süreyya adlı bir kızı olmuş. 1925’de Türkiye’ye döndükten sonra eşini ve kızını yanına aldıramamış ve ayrılmak zorunda kalmışlar. 1932’de Meziyet Çürüksulu ile evlenmiş. Yedi yıl süren evlilikleri, Meziyet Çürüksulu’nun ağır bir hastalığın sonunda ölümü üzerine 1939’da bitmiş. Yaklaşık iki yıl sonra yakın arkadaşı olan Müzehher Hanım’la evlenmişler. “Vâlâ dostumdu benim. Rahmetli karısı Meziyet Hanım’ı da tanırdım. Çok kafadardık Vâlâ ile. Birbirinin dilinden anlayan iki arkadaştık. Konya’ya gitmeden kısa süre önce bana, Tepebaşı’ndaki Çardaş lokantasında ‘evlensek biz…’ dedi. Ben de ‘olur’ dedim” diye anlatıyor.
Müzehher Vâ-Nû, hatıralarının ikinci bölümünde, Vâlâ Nureddin’in teklifini kabul edip, onun bir yazısından dolayı sürgün edilip askere alındığı Konya’ya gittiğini ve orada evlendiklerini anlatıyor. Konya’da iyi dostlar edinmişler. Bunlardan en yakını da Mevlânâ soyundan gelen Bâkır Çelebi olmuş. Konya’daki ilk zamanlarında Vâlâ Nureddin’in Galatasaray Lisesinden arkadaşı olan Bâkır Çelebi’nin evinde kalmışlar, sonra da hep desteğini görmüşler.
İstanbul’a dönüşten bir süre sonra yerleştikleri Kalamış’taki evleri tam bir dostlar meclisi olmuş. Dost meclisleri daha sonra taşındıkları Salacak’ta da sürecektir. O zamanlar bir sayfiye semti olan Kalamış’ta en önemli misafirleri de Yahya Kemal. Yahya Kemal ile Vâlâ Nureddin eski dostlar ve Vâlâ Nureddin’in Yahya Kemal’in açıkça desteğini verdiği nadir insanlardan olduğu biliniyor. Yahya Kemal, Müzehher Vâ-Nû’yu da çok sevmiş. Onların evliliğini “hem hayat arkadaşı, hem iş arkadaşı, hem sevgili… En mükemmel evlilik sizinki gibi olandır” diye takdir etmiş.
Otuz yılı aşkın süren dostluk, 1950’de Nazım Hikmet’in affedilmesi için başlatılan imza kampanyasına Yahya Kemal’in imza vermemesi üzerine bitmiş. Vâlâ Nureddin, Yahya Kemal’e “ne o benim cenazeme gelsin, ne ben onunkine giderim” diye haber göndermiş. Yahya Kemal’in imza atmamasınını nedeninin siyasi olduğunu düşünüyormuş.
Müzehher Vâ-Nû’nun polisiye çevirmenliğinde Halide Edip’in kütüphanesinden hediye ettiği Agatha Christie’nin İngilizce kitaplarının etkili olduğunu da biliyoruz. Halide Edip’in hapisteki Nâzım Hikmet’e para gönderdiğini yazıyor. Halide Edip Adıvar ve Adnan Adıvar’ın Nazım Hikmet’in durumuna dair bilgi almak için evlerinde de ziyaret etmiş.
Nâzım Hikmet’in Müzehher Vâ-Nû’nun çalışmalarını, romancılığını desteklediği, teşvik ettiği biliniyor. Vâ-Nû’nun, eski dostu Nâzım Hikmet’le barışmasını sağlayan da Müzehher Hanım. Bursa cezaevindeki şairi sık sık ziyaret etmişler ve mektuplaşmışlar. Nâzım Hikmet, Vâ-Nû’ların yolladığı orijinal eserleri okumuş ve gazetede basılmaya uygun olanları çevrilmek üzere onlara önermiş. Cezaevinden çıkan Nâzım Hikmet ve eşi Münevver’i Salacak’taki evde bir ay misafir etmişler. Polis sürekli takip etmiş ve Vâ-Nû’ların evi Nâzımlar onlarda kalırken defalarca taşlanmış. Bir baskında el konulup yok edilmesi tehlikesine karşı Nâzım Hikmet’in şiirlerini bahçeye gömdükleri bir teneke kutuda saklıyorlarmış.
4 Aralık 1945’te Tan Gazetesi’nin basılıp yıkılmasından sonra, gazetenin sahibi Sabiha ve Zekeriya Sertel evlerine giderlerse hayatlarının tehlikede olacağını düşünüp bir hafta Vâ-Nû’larda saklanmışlar.
Müzehher Vâ-Nû anılarını arşivindeki mektuplar ve fotoğraflardan yola çıkarak kaleme almış. Anılarını yazmakta gönülsüz olduğundan olsa gerek bazı konuları “onlar zaten yazıldı, anlatıldı” diye geçiyor. Oysa onun bakış açısından o olayları okuyabilsek iyi olurdu. Bir de anımsamadığı, anımsamak istemediği anılar var. Ben özellikle anımsamak istemediği ve anlatmadan geçtiği anıları merak ettim.
“Bir Dönemin Tanıklığı” hem anlattığı dönemi anlamak hem de sözünü ettiği kişiler açısından değerli bir eser. Bu kitap sayesinde hep geride kalmış, kendini gizlemeye çalışmış bir yazı emekçisi olan Müzehher Vâ-Nû’yu ve Vâlâ Nureddin’i de biraz daha yakından tanıma fırsatı buluyoruz.
- “Bir Dönemin Tanıklığı”, Müzehher Vâ-Nû, Sanat Kritik yay. Mart 2025.
edebiyathaber.net (2 Nisan 2025)