Gezi Direnişi ile baş gösteren zeka ve yaratıcılık patlamasının izinden giden Erol Hızarcı, olup biteni kendine has üslubuyla “Bir Çapulcunun Hatıra Defteri” adıyla kaleme aldı.
“Çapulcu”dan yola çıkan Hızarcı, eylemcilerin bu tanımlamayı neden rahatlıkla sahiplendiğini şöyle anlatıyor:
“Eski çapulcular Osmanlı ordusunun önemli parçasıydı ve onlara “Deliler” denirdi. 20-25 yaşlarındaki gençlerden oluşan bu savaşçılar, ordunun en ön safında çarpışırlar, adeta deli cesareti ile düşmanın üstüne atılırlardı. Her zaman ordudan önce düşman hatlarına yakın yerlerde bağımsız keşif ve akın görevleri yapar, düşmanı yıpratırlardı. Görüntüleri korku salsın diye ön dişleri çekilir, kafaları kazıtılırdı. Vücutları hayvan postuyla kaplıydı ve zırh taşımazlardı. Sırtlarına kanat takan çapulcuların bayraklarında “Kaderde ne varsa o gelir başa!” yazılıydı.
Yeni çapulcular halkın yüzde ellisidir. Amca baba yarısı olduğu gibi (bkz. Nuri Alço) yeni çapulcular da halk yarısıdır. AVM’lerden gıcık kapan bu çapulcular üç beş ağaç için meydanlara çıkar, en ön saflarda polislerle çatışır, adeta deli cesareti ile biber gazlarının üstüne koşar ve hükümeti yıpratırlar. Görüntüleri polisleri dumura uğratsın diye ameliyat maskesi ve deniz gözlüğü takarlar.
Eski çapulcuların zırh taşımamasının nedeni hızlı hareket edebilmek ve yaralarıyla düşmana korku salmaktır. Yeni çapulcular da zırh taşımaz, copu yoktur, silahsızdır. Üstün cesaretleriyle polisleri küçük düşürürler. Kanatları halk tarafından takılır ve başkasına görünmez. Bayraklarında “Kaderimiz Çarşı Ulan!” yazılıdır.”
Gezi’deki mizahi durumlar direnişçilerle sınırlı değil. Karşı taraf da mizahi “durumlar” yaratarak yaratıcılık modasına katıldı. İşte yazarın notları:
“Sabaha karşı havaalanı mitinginde uykusuz garibanlar dilleri sürçerek RTE’nin yüzüne “Tayyip şaşırma, sabrımızı taşırma!” sloganları attı. Çok normal, liderleri bütün konuşmalarını prompter’dan okuyarak yapıyor, prompter aksarsa dut yemiş bülbüle dönüyor.
Hatayı bertaraf etmek için slogan dev bir pankarta yazıldı, okuma bilenlerin bilmeyenlere söylemesi buyruldu. Ne var ki, “Recep şaşırma, sabrımızı taşırma!” yazılmıştı. Hata atılan sloganın yedinci tekrarında anlaşılarak derhal düzeltildi. Fakat ortam karanlık olduğu için slogan “Taksim şaşırma, sabrımızı taşırma!” olarak atıldı. Haliyle bir parça rezil olundu.
Bundan sonra mitinglerde atılacak sloganlar mutlaka önceden yazılıp verilmelidir.
Mitinge katılanların parası, ezberleri kontrol edilip yarısı peşin şeklinde verilmelidir.
Miting mutlaka kameralarla kaydedilmelidir, paranın kalan yarısı sloganları doğru atanlara verilmeli, sloganı ıskalayanlardan peşinatlar geri alınmalıdır.
Hiç hatasız slogan atabilenler için mutlaka şeref listeleri yapılmalıdır ve onlara ekstra prim verilmelidir.
Şeref listesine girenlere kurdele takılmalıdır.”
Erol Hızarcı’nın çalışması Gezi’nin eğlenceli yüzüne ışık tutuyor.
gercekgundem.com (11 Temmuz 2013)