Sözün Ardı/Önü: 66 Yazdıkça Görülen: (10) Geceyi Unut, Günü Karşıla | Feridun Andaç

1./ Unutuşun Kalbinde Ne yazık ki karanlık bir zihnim yok. Nesneleri, kişileri, olayları, hatta bazı durumları saydamlık içinde görme, algılama, hatta sezinleme yanım var. Bugün de öyle oldu. Bildiğimi, hadi sezinlediğimi diyelim, gidip yerinde görmek istedim. Anlatırım ya derslerimde; “Kurgu, hakikati gölgeleyen gerçeği de aydınlatır,” diye. Tıpkı öyle olmuştu.                                             *** Pencerede silüeti beliren adam, … Read more

Sözün Ardı/Önü: 65 Yazdıkça Görülen: (9) Gittiğin yerde değilim | Feridun Andaç

Bu dili bir yerden tanıyorum. Bu yaban seslenişi. Kanırtan bakışı, kan ve gözyaşına bulanmış duyguyu. Şimdi, içindeki zehri taşıyan dili unutabilirsin. Yerle göğün buluştuğu kadim kentin izlerini de. Nerede ne varsa orada diyen o sufice sözü de unut. İnandırıcı gelmiyor ayinlerin, efsunlu duruşların. Kederi kedere tercih eden olmanın da faydası yok. Hadi, unut kendini. Nasılsa … Read more

Sözün Ardı/Önü: 64 Yazdıkça Görülen: (8) “Sımsıkı Sarıl Bana” | Feridun Andaç

Geçişsiz bir zamanın diliyle konuşamayız sizinle. Hele Clarisse’nin öyküsüne tanıksanız. Yazılan bir romana epigraf olarak şunu almıştın sen de: “Başlangıç, aynı zamanda bir tanrıdır ve insanlar arasında gezindiği sürece her şeyi kurtarır.” Öyleyse, “baştan başlayalım,” Clarisse gibi… Evet, fotoğraflara bakarak… En baştan, o sözlerin büyüsüyle yola alınan aşkın zamanlarına dönelim. Bir ev, ne zaman anlamını … Read more

Sözün Ardı/Önü: 63 Yazdıkça Görülen: (7) Gönül Kırgınlığıydı Zaman *  | Feridun Andaç

1./ Hatırlanan Bir Zamandan Arnavutköy’den her geçtiğimde, yavaşlar adımlarım. Dönüp Boğaziçi’nin bu en dar yerinden akıntıyı seyretmek yerine; dar ince uzun bir yolun beni çekip götürdüğü bir eve düşer aklım. O ev… Ve o evde anılarının mabedini simgeleyen bir salonda karşılıklı oturup saatlerce söyleştiğim bir insanı düşünürüm hep. Yıllar yıllar önce, karşısına geçip onunla konuşmaya … Read more

Sözün Ardı/Önü: 60 Yazdıkça Görülen: (5) Kapılardan Geçmek | Feridun Andaç

Sokaklara yolum düştüğünde kapılara dönerim yüzümü. Geçtiğim her evin kapısını merakla gözlerim. Renkleri, biçimleri, duvarlara yansıyan görünümleri evin, bir mekânın  her türle hallerini anlatır bana. Ben öyle sanırım! Sanmamın ötesinde her kapı yalnızca eve giriş/çıkışlar için değil insana dair birçok şeyi de hatırlattığı içindir belki de benim bu merakım. Kapı önleri, kapı eşikleri, kapı tokmakları…Ve … Read more

Sözün Ardı/Önü: 59 Yazdıkça Görülen: (4) Bir “Düşevi” Yaratmak! | Feridun Andaç

Yolumu Uluabat Gölü’ne döndüğümde, Eskikaraağaç Köyü yoluna yönelene kadar Leyleklerin diyarına dair bildiklerimi bir yana bırakmıştım. Herkesin az çok bilip ettiği öykülerin izinde olmadığımı biliyordum. Bu köyden söz edildiğinde “Yaren leylek”e dair anlatılanların önü ardı kesilmezdi. Bu kez, köye girmeden, adete kendi adasını yaratmış, kendi hayallerini gerçekleştirmiş birinin öyküsüne dönmüştüm yüzümü. Doktor Bülent Kayhan… Bursa’da, … Read more

Sözün Ardı/Önü: 58 Yazdıkça Görülen: (3) Bir Kitabı Kurmak | Feridun Andaç

Bir katedrali inşa etmeye benzetirim bir kitabı kurmayı. Tek başına bir yazıyı yazmak yemek yapmak gibidir. Ama kitap bir inşadır. Her yönüyle tasarlayıp, planlayıp kurarsınız. Türsel yanı ne olursa olsun, kitap kurmak düşü, düşüncesi bir anda oluşmaz. Biriktirerek yol alırsınız. Bu nedenledir ki, işin tözü/aurası ne olursa nereden gelirse gelsin; zanaat yanı sizi kitabınızı katedral … Read more

Sözün Ardı/Önü: 57 Yazdıkça Görülen: (2) Romanımı yazarken | Feridun Andaç

Kalemin bir çağrısı olmalı benim için. Yaşadığımız zamanın tınısına eş bir duygu ve düşün taşıyıcısı olarak görürüm çünkü kalemi. Her gün dokunduğum, taşıyıp düş ve düşüncelerimin kâğıda aktarılmasında araç kıldığım kalemim benim altıncı duyu organımdır. Onunla düşünür, okur yazarım; yaşarım da…Kalemsiz bir hayat sönük siliktir benim gözümde. Yeni yaşdönümümde kendimi sokaklara bırakmıştım. Yazın sıcağı çok … Read more

Sözün Ardı/Önü: 56 Yazdıkça Görülen: (1) Sözdük, anlatılan | Feridun Andaç

Dinleyenin kulağı tıkalıysa,En talihli sözler alaya alınır.Goethe Kıyısızdık, bir de zamansız. Soluk soluğa akıyordu gün aramızda. Bakışsızdık, kederliydik bir de. Karanlık bir zamandan geçiyorduk. Ürkektik, dilsizdik sanki! Canhıraş bir zamanın beşiğindeydik. Unutmuştuk kendi olma yolculuğumuzu.Kimine dosttuk bazen, kimine de yaban.Doğu’yduk aslında, özeniyorduk Batı’ya.Yönsüzdük, yol alıyorduk. Gitmeyi bekliyorduk üstelik. Bu minvalde bir sesin ötesindeydik. Sözün kuşatmasında … Read more

Sözün ardı/önü: 55 Rüya ve İksir | Feridun Andaç

Hangi kapıdan geçsem sırlı bakışların çıkıyor karşıma. Çevirsem yüzümü bulut denizlerine, çoğalıyorsun orada.     Göze göz zamanları taşıyoruz seninle günün ara yerine. Kayıp bakışın izinde sızımız. Her açı kırılgan, her bakış dokunaklı; ötelenmiş sözlerle yoğun günün her saati. El değmeden, dokunmadan bir gelecek kuruyoruz anılarımızla. Biriktirdiğimiz ne varsa geride kaldı nasılsa. Yaşanmışlıktır yol aldıran, bilirsin. Biriktirmeden … Read more

Sözün Ardı/Önü: 54 Gün kavşağında, sürgünde… | Feridun Andaç

Size vedaların tarihini yazabilirim. Kopuşların, bir sürgünden diğerine gidişlerin… Yurtsuzlaşmanın yurtsamak olduğunu da anlatabilirim. İnsan kendini yersizleştirmeye başladı mı acısı da sürgün veriyor. Dönüp Eduardo Galeano’yu okuyorum. “Görünmez sürgün, belki en ağır olanıdır,” diyordu. Cesaret isteyen ne varsa tüm bunları hatırlatıyor Galeano. Kendi yurdunda sürgünde gibi yaşamak…İçte, derinlerde bunu hissetmek… Yan yana gibi göründüğün, aynı … Read more

Sözün Ardı/Önü: 53 Yolda, Yolculukta… | Feridun Andaç

1./ Yolculuğun Çağrısı Bir kitabın kıyısına gelince, bu çağrıya dönüyorum yüzümü. Bu kez, içinden nehir geçen kentlere yaptığım yolculukları hatırlıyorum: Üsküp, Liege, Paris, Linz, Köln, Saraybosna, Tito Veles (Köprülü), Vişegrad… Ve böylesi kentlerin taşıdığı mimari doku, yaşama kültürü… Türkiye’de de bu türden kentler var; Eskişehir, Amasya, Antakya, Adana…Ama kentin dokusunu biçimlediklerini söyleyemeyiz bu nehirlerin. Hatta … Read more