1. Yazmak için mutlak bir sessizliğe ihtiyaç duyarım. Günümüzde hele metropolde yaşıyorsanız bunu sağlamak oldukça zordur. Bu yüzden incinenler, uzaklaşanlar, gidip başka bir insana yaslananlar olmuştur çevremde. Olsun. Çünkü aslolan yazmaktır benim için.
2. Yeni bir metnin fikri aklıma düşüp de iyice yol aldıktan sonra kutsal kitaplardan birini okurum birkaç gün. Bunun bana iyi geldiğine inanırım. Favori kitabım Tevrat’tır.
3. Ekseriya metnin ilk sayfalarını kurşunkalemle yazarım. Yazmayı ilk öğrendiğim yaşlarımdaki heyecanın, sevincin, telaşın, korkunun elime bulaştığını düşünürüm. Benim için iyi bir motive aracıdır kurşunkalem.
4. İlk cümle birçok yazar için önemlidir. Benim için de öyledir. Sonraki cümlelerin de aynı özeni hak ettiğini düşünerek yazmaya çalışırım.
5. Yazı masamın bir ucunda son dönemde edebiyat çevrelerince beğenilen ama iyi olmadığını düşündüğüm (hatta bildiğim) bir kitabı hazır bulundururum. Yazarken daha önce tamamını okuyup üzerine notlar aldığım bu kitabı arada bir karıştırırım. Neleri yapmamam gerektiğini gösteren bu kitabın, iyi kitaplardan daha öğretici olduğunu düşünmüşümdür her zaman.
6. Küçük kâğıtlar bulundururum masamda hep. Yazmakta olduğum metinle ilgili aklıma gelen şeyleri bu kâğıtlara yazar, odamda görebileceğim yerlere asarım. Böylelikle geride kalan ve ileride dumanını gördüğüm bölümlerle ilgili bu notlar bir ağacın yaprakları gibi orada durdukça sırtımı verdiğim ağacın dallarının ne kadar uzayacağını tahmin etmeye çalışırım.
7. Her zaman görebileceğim bir rafa en sevdiğim kitapları dizerim. Arada bir kâğıt kalemden ya da bilgisayardan başımı kaldırdığımda o kitaplarla göz göze gelirim. Onlara olan borcumu ve sorumluluğumu yeniden hissederek yazmakta olduğum cümleleri gözden geçiririm.
8. Yazarın iyi bir okur olması gerektiğine inanırım hep. Çünkü okumak hem okumayı hem de yazmayı çoğaltır.
edebiyathaber.net (16 Ekim 2014)