Esra Özdil Gümüş’ün yazdığı “İslamcı Kadının Dönüşümü” kitabı, tartışma takvimi uzun yıllara yayılan ve henüz tamamlanmamış olan “İslamcı Kadının”, bir toplumsal hareket olarak başladığı zamandan günümüze kadar geçirdiği evreleri anlatıyor.
2011 yılında Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Esra Özdil Gümüş, İstanbul Şehir Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Bölümü’ndeki yüksek lisans eğitimini, “Marjinal ve Mağdurun Ötesinde: Gündelik Yaşam Yaklaşımıyla İslamcı Kadın” konulu teziyle tamamlamış. Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nde doktora öğrencisi olan Görmüş, gündelik yaşam, aile, değerler ve din sosyolojisi üzerine çalışmalar yapıyor. Esra Özdil Görmüş’ün Lejand Kitap etiketiyle yayınlanan ‘Gündelik Hayat ve Sınırlar’ alt başlıklı “İslamcı Kadının Dönüşümü” kitabı, Görmüş’ün eğitiminin, saha araştırmalarının ve tez çalışmasının bir ürünü olarak ortaya çıkmış. Kitap, İslamcı kapitalizmin yükselişe geçmesiyle, “neoliberal muhafazakâr AKP iktidarı” ile “öldüğü” söylenen “İslamcılık” “tezinin” geçerli olmadığını, aksine şekil değiştirip ekonomik alandaki tüketim biçimiyle farklı bir yerde kendini var etmeye başladığını savunuyor. Bu “kabuk değiştirmenin” en önemli öznesi de, “laik-İslamcı” konusu ne zaman ortaya atılsa konu başörtüsü üzerinden tartışıldığı için kadınlar oluyor.
Üç bölüme ayrılan “İslamcı Kadının Dönüşümü”nün ilk bölümü olan “Geleneksellik, Modernlik ve Din Ekseni” başlığı altında kadını, modern, tesettürlü, İslamcı, kentsel, üst orta sınıf kavramlarıyla ve bu kavramların gündelik hayat ile tüketim içindeki yeriyle incelemeye alıyor. “Modernleşme ve İslamcılık” adlı ikinci bölümde ise Türk Modernleşmesine Dinin Konumlandırılması”na değinen yazar, marjinalleşen imajlar ve İslamcı kadınları masaya yatırıyor. İslamcı kadınların mağdurlaştırılması ve bu mağduriyetle marjinalliğin ötesine geçen kadınların üzerinde duruyor. Son bölüm olan “Gündelik, Ritüel ve Yeni Müslüman” de ise; “Yeni Müslüman” tanımını örneklerle açıklayan Görmüş, burada yer verdiği saha çalışmalarıyla, “yeni”nin tanımını birinci ağızdan pekiştiriyor. “İslamcı Kadının Dönüşümü” genel olarak “şekil değiştiren İslamcılığı” konu edindiği için bu bölümün ayrı bir önem taşıdığını söylemek mümkün. Zira burada artık görünür hale gelmenin ötesine geçerek hem “yandaşları” hem de “karşıtları” tarafından kabullenilen ve artık çok da göze batmayan “İslamcı Kadının” gündelik yaşamına odaklanıyor. Burada yazarın moda üzerinde yaptığı değerlendirmeyi alıntılayıp konuyu açık hale getirelim: “1990’lardan itibaren refah seviyesindeki artışın da etkisiyle Müslümanların eleştirdiği ve uzak durmaktan gurur duyduğu moda kavramı İslamcı kadınların gündemine girmiştir. Tesettür bedeni örtmek, gizlemek, ve mahrem olanı/alanı sergilemeyi reddetmek anlamına gelir. Moda ise aksine cazibe odaklıdır ve bedeni en güzel haliyle sunarak cazip hale getirmeyi amaçlar. Bundan zevk almayı tercih eden insanlardan güç alır. Dolayısıyla günlük dildeki tesettür modası terimi kendi içinde bir çelişki barındırır. Görüşmeler sırasında İslamcı kadınların “modanın oyuncağı” olmak istemedikleri görülmüştür. Görüşülen kişiler modayı takip edip etmedikleri sorulduğunda, Halime şu yanıtı vermiştir: “Yok benim kendime göre çizgim var. O çizgiyi mümkün olduğu kadar sade ve şık tutmaya çalışıyorum. Yani benim şu moda olmuş, şunu alayım giyeyim, bu moda olmuş alayım giyeyim diye bir şeyim yok. (Halime, 41.)”
Esra Özdil Görmüş’ün “İslamcı Kadının Dönüşümü” kitabı, Türkiye toplumsal hareket tarihinde önemli biçimde yeri olan ve tartışması halen devam eden “İslamcı Kadın”ı sadece kavramlar arasına sıkıştırmadan, daha somut biçimde tanımlayıp “sahadan” örneklerle pekiştirerek, “onun”, “son tahlildeki” dönüşümünü gözler önüne seriyor.
edebiyathaber.net (2 Mart 2023)