Alayına isyan inadına Göztepe

Aralık 28, 2018

Alayına isyan inadına Göztepe

İletişim Yayınları’nın futbol kitapları dizisinden çıkan Serkan Boyacıoğlu’nun derlediği “İnadına Göztepe” kitabı; efsane, çöküş ve kurtuluş biçiminde genelleyebileceğimiz üç tema üzerine kurulmuş. Efsane 60’lı yıllarda UEFA Kupası yarı final ve Atletico Madrid zaferleriyle oluşuyor. 70’ler sonrası değişen Dünya ve Türkiye şartlarına ayak uydurma çabası bir nevi çöküşü getiriyor. Kurtuluş ise geleneğin bu çağın temel dinamiklerine uygun olarak yeniden üretiminde saklı gibi görünüyor.

Kitap kişiselliğin hakim olduğu “Tarih…Efsane…” adlı bölümle başlıyor. Okurken adeta Halit Kıvanç’ın sunduğu bir maçı izliyormuş hissine kapıldığımız yazısından, üstadın 60’lı yıllar sonlarının efsane takımının 1968/69 sezonu Avrupa Fuar Şehirleri Kupası (bugünkü adıyla UEFA Kupası) yarı final ve 1967/68 sezonu Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nda adeta efsaneleşen 2. tur Atletico Madrid zafer öykülerine tanıklık edişinin coşkusu yansıyor. Bülent Buda’nın Nevzat Güzelırmak biyografisi dönemin diğerkâmlık temelli futbol anlayışını göstermesi bakımından zihin açıcı bir metin. Mali kaynaklara dönüştürülemeyen bu başarıların ardındaki yönetici-futbolcu-taraftar dayanışması; 70’li yıllar ve sonrasında patron-şirket ilişkilerinin devreye girmesiyle yavaş yavaş çözülmeye başlıyor.

“Göztepe…İzmir…” başlıklı ikinci bölümün Birol Özsandık’a ait “Mavi Sulardaki Sarı Kırmızılılar” yazısı kulüplerin futboldaki başarılarının arttığı dönemlerde, futbol dışında faaliyet gösterilen branşlarda da etkili olunduğunun kanıtlarını taşıyor. 1945’ten günümüze kadar gelen yelken sporu geleneği özellikle 60’larda futboldaki başarılara paralel bir yükseliş gösteriyor. Aynı durum yakın yıllarda Adana özelinde, Adana Demirspor’un futboldaki yükselişine paralel yüzmedeki başarıları için de söz konusuydu.

“Çöküş Zamanları” başlıklı üçüncü bölümde, başarısızlığın nedenlerini inceleyen, çözüm önerileri sunan Oğuz Reşat Sipahi’nin “Bir Kurumsallaşamama Kurumu: Göztepe” yazısı ön plana çıkıyor. Federasyon ve medyada sınırlı temsil, futbol ve kentlilik bağının gitgide azalması, çok kültürlü ve demokratik yapının bireyselliği ön plana çıkarması, statların olumsuz fiziksel koşulları, tribün şiddeti, yoğun göçün semtlilik bilincinde yarattığı değişim, değişen yönetici profiline bağlı olarak şirketleşme sürecinde yaşanan olumsuzluklar ve altyapının kaynak olarak kullanılması yerine kent dışından yapılan futbolcu transferleri başarısızlığın temel nedenlerini oluşturuyor. Derinlikli bir özeleştiriye bağlı olarak zengin futbolcu potansiyelinin harekete geçirilmesi, genç taraftar kitlesinin de katkısıyla yeni değer ve taraftar örgütlenmelerinin oluşması, yönetime aktif katılım, modern bir stadın inşa edilmesi ve düzenli gelir kaynaklarının oluşturulması sorunlara çözüm önerileri olarak sunuluyor.

“İnadına…” başlıklı dördüncü bölümde taraftarlık hallerini anlatan “Fethi Yurttaş” röportajı, 1999 yılında efsanenin oluşumuna önemli katkısı olan tekrar 1. lige çıkılan Antalya zaferiyle ilgili yazı ve 1996/97 sezonunda bir trafik kazasında hayatını kaybeden genç futbolcu Atalay’a bir tür ağıt niteliği taşıyan metinler öznellikleriyle bireysel yaşantıları görünür kılıyorlar. “Gözgöz’lü Olmak” başlıklı beşinci bölüm ise bir önceki bölümün devamı niteliğinde. Göztepe’yi tutan muhabir, hakem, kadın ve grupların(Yalı, Göztepelist, Uniforce) farklı taraftarlık hallerini dışa vuran yazılar bunlar.

“Kenardan, Dışardan, Karşıdan” başlıklı son bölümde spor basının tanınmış isimlerinden Yiğiter Uluğ ve Tanıl Bora’nın yazıları da var. Yazarlara göre günümüzdeki sorunların kökenine rahatlıkla eklemleyebileceğimiz var oluşunu ötekinin varlığına bağlamanın kısırlığı -Göztepe’nin ötekisi olarak Karşıyaka- ve geleneğini terk edip şirketleşme örneğinde ön plana çıkan dönemin yükselen değerlerine ayak uydurmaya çalışma çabası hemen göze çarpıyor. Buna karşılık çözüm için geleneklerin ve kentin dinamiklerinin de desteklediği kendine özgü kültürün sürekliliğini sağlamak için çaba göstermek gerekiyor.

Serkan Parlak – edebiyathaber.net (28 Aralık 2018)

Yorum yapın