Alison Moore’un “Işıklı Ev” adlı romanı, Levent Göktem çevirisiyle Kırmızı Kedi tarafından yayımlandı.
Işıklı Ev, hayatına odaklanmış bir adamın bir böcekkapan bitkisinin etrafında dönen güveyi andıran kaderini anlatıyor.
Bir yaz günü. İngiltere’den Avrupa’ya geçen bir feribotun güvertesindeki orta yaşlı adam, eşinden boşanmasının ardından Ren kıyısında tatil yapmak üzere yolda. Güzergâh belli. Otel rezervasyonları yapılmış. Her şey planlanmış. Feribotta bir yolcuyla tanışıyor. Yeni arkadaşını yol üzerindeki evine bırakmayı kabul ediyor. Kiralık arabasıyla feribottan çıkmak üzereyken, yanındaki misafiri, “Senin de bazen içine bir şeylerin ters gideceğine dair bir his doğuyor mu?” diye soruyor.
Tüm hayatını, çocukluğunu, ilişkilerini gözden geçireceği, sorgulayacağı bu yolculukta, çevresine kayıtsız kalıp sadece kendisiyle meşgul olan adamın hikâyesi, bir sinekkapan bitkisinin etrafında dolaşan güvenin hikâyesini andırıyor. Bir yaz tatilinin rehavetinde, konakladığı Hellhaus –Işıklı Ev– Oteli’nde, Virginia Woolf’u aratmayan bir melankoliyle anlatılmış, makarası ince ayrıntılarla gerilmiş bir kader ortaya çıkıyor.
edebiyathaber.net (10 Ağustos 2015)