Günümüzden 5500 yıl öncesine uzanan, Mezopotamya’da tarım ve ticaretin gelişimiyle kayıt ve belgeleme ihtiyacını gidermek için icat edilen ilk yazı sistemi Sümerlere aitti. Kil tabletlerin üzerine resimler ya da harflerle yazılan çivi yazısından, antik çağda papirüs tomarlarına yazılıp sonra kopyalanan antik çağ klasik eserlerinin, savaşlar, yıkımlar, yangınlar görüp günümüze ulaşması bir mucize gibidir.
İnsanlığın edindiği kültürel mirasın dayanaklarının milâttan öncesine dayandığını gösteren İrene Vallejo’nun, Papirüs adlı kitabında yazarın bunun izini sürme arzusunu, kitap boyunca bitmeyen okur merakının devamlılığını sağlaması açısından son derece etkileyici ve başarılı anlatımını buluruz. Tarihsel gerçeklerle temellendirilip yükseltilen kitap, iki ana bölümden ibaret. Antik Yunan ve Roma’da kitabın doğuşu; medeniyetler savaşı içinde yok edilen, yakılan, ele geçirilen, saklanılan, imparatorluklar adına açılan kitaplıklar, kütüphaneler, müzeler, gezginler, asiller, tacirler, köleler, tragedya yazarları ve müstensihler* kitabın konusunu oluşturuyor. Tüm Akdeniz havzasından Avrupa’ya uzanan zorlu yolu, etkileyici belki de ilk kez karşılaşabileceğiniz, antik çağ gündelik yaşamından zamanımıza kalmayı başaran antik çağ filozoflarının eserlerinin detaylı incelenmesiyle, zihinde milâttan öncesi yaşama geri gidebilmeyi sağlayacak kadar canlı bir anlatımla sunuluyor.
“Her kütüphane bir yolculuk; her kitap son kullanma tarihi olmayan bir pasaport. İskender, Afrika’nın ve Asya’nın yollarını yanından İlyada’yı hiç ayırmadan arşınladı. Okumak, bir pusula gibi, ona bilinmeyene giden yolları açtı.”
İskenderiye’yi M.Ö. 332 yılında Makedonyalı İskender tarafından kurulduğunu, bir feneri ve kütüphanesi olduğunu ve yakıldığını biliriz. Kitaplara geçip belleklerde iz sürmek isteyen İskender’in de Persopolis’teki kütüphaneyi yaktığı için Zerdüştlerce Melun İskender denerek anıldığını bilmeyiz. Detaydaki pek çok bilgiyi örneğin: Kütüphaneyi kimin kurduğunu, içinde 200 bin ciltten fazla el yazması olduğunu, kaç kez talan edildiğini, İskender’in ölümünden yarım asır geçmemişken, el yazması papirüs tomarlarının uzak diyarlardan getirilmesi için askerlerine emri verenin İskender’in kumandanlarından, Mısır’da krallığını ilan eden Ptolemaios olduğunu öğreniriz. Gizli kitap avcısı askerlerin maceralarını, getirilen papirüslerin rulo şeklinde saklandığını ve bir nüshasının çıkarılmak zorunda olduğunu, yazma, kopyalama işi için özel kölelerin olduğunu, Pagan tapınakları imha edilirken bir yangın geçirdiğini, Sezar tarafından şehir kuşatıldığında bir kısmının tekrar yakıldığını kimi kaynaklarda iddia edildiğine göre şehrin Müslümanlarca alınmasından kısa süre sonra yakıldığını, kütüphanenin 4. Yüzyıla kadar varlığını sürdürdüğünü kitabın sayfalarını çevirdikçe o yüzyıllara yolculuk yaparak anlarız. Yazarın tarihsel anlatımındaki dinamiklik sayesinde antik çağdan bir anda yakın yüzyıla savaşlarda Nazilerin yok ettiği eserlere, Bosna Savaşı’nda yok edilen Saraybosna Kütüphanesi’ndeki el yazma eserlere, kültürel yıkımın şiddetine tekrar şahit oluruz.
Yazar, araştırmacı yönüyle bağlantıları o kadar kuvvetli kurar ki; günümüz teknolojisinin içinde yer alan kindle’larda Amazon adlı şirketin bazı eserlerin (Orwell’in 1984 adlı kitabı örneğin) otomatik kaldırıldığını kimi okurların şikayetiyle bunun fark edildiğini belirtir. Yapılan tarihsel dönemler değişse de aynıdır, sansür ve yok etme iktidardaki hegemonik güç kimdeyse yok etme gücü elindedir, bilginin ne olacağına, paylaşımına o karar verir. Aynı zamanda kitabın sayfalarında ilerlerken, Tolkien’e, Umberto Eco’ya, Kavafis’e, Borges’e Walter Benjamin’e, Yüzüklerin Efendisi’ne, Gülün Adı’na, Oliver Stone’un Büyük İskender filmine bir göz atar, sağlam benzerlikler üzerine deneme tarzındaki anlatımıyla tarihin sıkıcılığından okuyucuyu kurtarır. Yazar, Antik Yunan tragedyalarının yazarlarından ve M.Ö.525 ve 400’lü yıllarda yaşamış olan Eshilos, Sofokles ve Euripides’in, insanları bekleyen gerçek ve zorlu sorunların konu edildiği eserlerinden, oyunlarından günlük hayatta neler yapıldığına, bulunduğu coğrafyadaki dilleri konuşabilen zeki Kleopatra’nın ve Marcus Antonius ile aşkından, zevklerin ve kitapların kenti olan İskenderiye’nin tarihine süzülür. Okuma alışkanlıklarının farklı yüzyıllarda nasıl değiştiğini, Sokrates ve Aristo’nun eserlerindeki anlatımlarında buluruz. Papirüsten, kil tablete, taşa, Ptolemos’un rakip kütüphane kabul ettiği Bergama Kütüphanesi için gerekli papirüs ticaretine onay vermeyişiyle Bergama’da parşömenin doğuş serüvenine eşlik ederiz. Çağlar geçer, gezgin atlı kitapçılardan, pazarda satılan papirüs tomarlarından Floransa’daki 1444’te açılan ilk halk kütüphanesine uğrarız.
Yazar sözlü anlatılardan günümüze ulaşan yazıya aktarılan, efsanelerden , masallardan, Fenike alfabesinin ilk kullanımından bu yana dilin yazılı anlatıma geçiş evrelerinden; Asya, Ortadoğu ve Yunanistan arasındaki tüm ticaret yollarının bu süreci nasıl hızlandırdığına, okumanın ve özgür düşüncenin Helenistik dönemde artışına, antik çağda kent kent dolaşıp söylev veren Sofistlerden bugünkü TED konuşmalarına, medeniyetlerin yükselişini sağlayan Atina demokrasisini yerleştiren filozoflardan Bahtin’e, Goethe’ye, Paul Auster’in yazdıklarına yer verirken, sağlam dokunan bir kumaş gibi firesiz, ilmek atlamadan başlangıcından günümüze okumanın ve kitapların kolektif macerasını, okumayı seven kitapçıllarla paylaşır.
Yüksek sesle okunan kitaplara verilen nefeslerin zamanından bugüne ve yarına süreceğine inancıyla okumak; eylemsizlik gibi görünse de her zaman bizi büyük yolculuklara davet eder. Papirüs’ün iddiası böylesi bir kitap olmasından, tüm zamanları kapsamasından.
Irene Vallejo Kimdir?
1979 Zaragoza’da doğmuş, İspanyol bir filolog, tarihçi ve yazardır. 2020’de National Literature Award for Essay (Ulusal Edebiyat Deneme Ödülü) almıştır. Bu ödülü , düzenlendiğinden beri alan beşinci kadındır. Çalışmaları klasik yazarlar ve onların bugüne bağlantıları ve kesişimleri üzerinedir. Papirüs 2022’de İngilizce’ye çevrildi. The Guardian ve The Economist 2022’nin en iyi kitabı olarak seçti. Kurgu ve çocuk kitapları da yazmaktadır.
*müstensih: bir yapıtın el yazısıyla kopyasını hazırlayan kimse.
edebiyathaber.net (3 Temmuz 2023)