İlk Rus devrimcileri olarak bilinen Dekabristler, 1825 Aralık ayında Çarlığa karşı meydan okumaya cüret etmiş ilk devrimcilerdi. Ayaklanmacılar 14 Aralık gecesi toplandılar ve eylem planlarını hazırladılar. Planın şu maddelerden oluştuğu yazılıyor.
-Prens Trubetskoy’u, geçici devrimci hükümetin “diktatör”ü olarak atamak.
-Kışlık Saray ve Petropavlosk Kalesi’ni ele geçirmek.
-Yeni rejimin anayasal monarşi mi yoksa cumhuriyet mi olacağına, geçici devrimci hükümet tarafından toplanacak olan Bütün Halk Meclisi karar verecekti.
Ancak bu plan daha girişimin ilk saatlerde akamete uğrar kalkışma başarılı olamaz.
Dekabristler davasında 579 kişi yargılandı. Başlangıçta 64’ü idama mahkum edildi. Hepsinin rütbeleri söküldü. Ne var ki Çar Nikolay, idamlıkların bir kısmının cezasını küreğe çevirdi. Sonuçta 120 kişi Sibirya’da küreğe gönderildi.
Ayaklanmanın beş lideri ise 12 Temmuz 1826 da idama mahkum edildiler. İnfazları 25 Temmuz’da yapıldı. İdam edilirken üçünün urganı koptu, ama tekrar astılar. Normalde Rus devlet geleneğinde, idam esnasında urganı kopan biri asılmazmış. Ama belli ki bu gelenek dekabristlere uygulanmamıştır. 28 Ağustos 1856’da 2. Aleksandr’ın cülusundan hemen sonra sürgündeki dekabristlerin affedilmesi için bir kararname çıkarıldı. Böylece Sibirya sürgününde sağ kalmış olan dekabristler, 1856 da St. Petersburg ve Moskova’ya geri döndüler.
Bitmemiş bir roman: Dekabristler
Tolstoy’un bitmemiş romanı Dekabristler bu geri dönüşle başlar. Tolstoy, Sibirya’dan dönen bu ilk Rus devrimcilerinin trajik hayatlarından çok etkilenir. Bazılarıyla tanışır hikayelerini kendilerinden dinler. Tolstoy dekabristler üzerine uzun bir roman yazmak ister, ama her defasında nedenini kendisinin de bilemediği bir biçimde yazamaz bu romanı. Tolstoy tamamlayamadığı bu romanını yazmak için ilki 1860, ikincisi 1878, üçüncüsü ise 1904 olmak üzere üç defa denemiştir. Tolstoy 1861’de Herzen’e yazdığı mektupta, “Dekabristler” i 1860 kasımında yazmaya başladığını bildirir. Savaş ve Barış’ın önsöz taslağında ise bu esere şöyle değinir: “1856’da, herkesin bildiği bir olayla ilgili, kahramanı ailesiyle birlikte Rusya’ya dönen bir dekabrist olan yeni bir roman yazmaya başladım.” 1856 da başlanmış bu romanını devam ettirmediğini sonraki gelişmelerden anlıyoruz. Dekabristler’in bitmemiş bir roman olduğunu hatırlatmamız lazım. Roman ilk olarak 1884’te bitmemiş halde yayınlanır. Sonrasında da hep bu haliyle kalacaktır. Romanın Türkçeye çevrilmiş hali 80 sayfadır.
Tolstoy, “Dekabristler beni her zamankinden daha fazla meşgul ediyor, şaşkınlık ve hayranlığımı uyandırıyorlar.” Dediği bu insanları özellikle araştırmış bazılarıyla tanışmıştır. Tolstoy bir makalesinde, dekabristlerden S. İ. Muravyov’dan bahsederken, “zamanının ve bütün zamanların en iyi insanlarından biri.” olarak tanıtır.
Dekabristlerin hikayesini çok daha romantik hale getiren bir diğer veçhesi, bu insanların eşleriyle olan ilişkileridir. Sürgün kararı alındıktan sonra ve eskiden saraylarda ve malikanelerde yaşayan (Lenin’in de deyişiyle) “Rusya’nın en iyi insanları” şimdi yaya ve perişan olarak Sibirya yollarına düşmüşlerken, eşleri ve bütün unvanlarını ve servetlerini ellerinin tersiyle iterek onların ardından yola çıktılar. Eşlerini yalnız bırakmayan bu kadınlar, gönüllü olarak 30 yıl Sibirya’da yaşamayı seçtiler. Sibirya’daki dekabristler, sürgün yıllarında siyasi faaliyetlerinden tamamen dışlanmışlardı. Ancak bunlar ve eşleri, başta İrkutsk olmak üzere Sibirya’nın birçok şehrinde sosyal faaliyetlerden uzak durmadılar.
Dekabristler ve Puşkin
Puşkin’le Dekabristlerin fikir birliği içinde olduğu, büyük şairin özellikle Rılayev ve Puşçin ile dostluğu iyi bilinir. Yıllar sonra sürgünden döndüklerinde geçmişi anan dekabristlerin anlattıklarına göre, Güney Birliğiyle ilişkileri olan Puşkin de ayaklanmaya onların yanında katılmak istemişti, ama ayaklanmacılar, isyanın neticesinde yok edilebileceklerini bildikleri için, onu da feda etmek istememişler, ayaklanmayı haber vermemişlerdi.
Rus devrimci hareketinde nihilizmin bu derece yer etmiş olması, kısmen, Dekabristlerin yenilgisi ardından doğan bu çöl iklimine bağlanabilir. Dekabristler bu yenilgiye rağmen köklü bir devrimci geleneğin ilk ateşleyicisi olmayı başarmışlardı. Öyle ki, 1895’te St. Petersburg da tutuklanırken Lenin’in çarlık polislerine, “Biz hepimiz Dekabristiz,” dediği söylenir.
Sonuç olarak: Dönemin Çar rejimi Dekabristler’in üzerine çok sert gitmiş olabilir, haksız mağduriyetlere yol açıldığı muhakkak. Ama darbecilikle iktidarı ele geçirmeyi doğru bulmadığımı belirtmem lazım. Darbe ve şiddet karşıtlığı bunu gerektirir. Doğru olanı her zaman meşru yöntemleri denemek olmalıdır.
edebiyathaber.net (4 Aralık 2024)