“Arkeolojik teorinin en önemli isimlerinden olan Colin Renfrew’in Paul Bahn’la birlikte kaleme aldığı Arkeoloji, Anahtar Kavramlar, isimli kitabı Selda Somuncuoğlu’nun Türkçesiyle İletişim Yayınları tarafından yayımlandı.”
Başlangıcından 1960’lı yıllara kadar arkeoloji sadece uygulamaya dönük bir araştırma sahası olarak kabul edilmişti. Akla ilk gelen uygulama alanı kazı olduğundan el becerisi, deneyim ve sorun çözme yeteneği bu mesleği icra etmek için yeterli görülürdü. Arkeologlar, arkeoloji disiplininin mantığı ve epistemolojisiyle ilgilenmeye ancak 1960’lı yıllarda başlamışlardı. Bu yıllarda ortaya çıkan Yeni Arkeoloji (Süreçsel Arkeoloji-Bilimsel Arkeoloji) David Clarke, Lewis Binford gibi arkeoloji, düşünürleriyle pirim yapmışsa da çok uzun sürmemiştir. 1980’li yıllarda daha fazla kuramsal çalışmalara atıfla ortaya çıkan Post Süreçsel Arkeoloji özellikle Amerika ve İngiliz arkeolojilerini derinden etkilemiş, çok seslilik başlatmıştır. Bilim felsefesi başta olmak üzere çoklu disiplinler alanından yararlanan bu arkeoloji biçiminde, çok sayıda arkeoloji yaklaşımı, düşünce biçimi ortaya çıkmıştır; Bilişsel Arkeoloji, Feminist Arkeoloji, Marksist Arkeoloji, Toplumsal Cinsiyet Arkeolojisi, Fenomonolojik Arkeoloji bunların sadece bir kısmıdır. 1980’lerden bu yana arkeoloji dünyasında müthiş bir teori tartışması yaşanmaktadır…
Tüm bunlara karşın, Türkiye’deki arkeoloji dünyası bu tartışmaların ve tüm teorilerin uzağında kalmayı tercih etmiş, eski arkeoloji anlayışlarını devam ettirmiştir. Ian Hodder,’ın 1982 yılında kaleme aldığı ve dünya arkeolojisindeki tartışmaların merkezine oturmuş Reading the Past, adlı kitabının Türkçe çevirisinin önsözüne yazdığı şu cümleler manidardır:
“Türkiye’de arkeoloji diğer birçok disipline oranla dünya standartlarındadır. İçinde bulunduğumuz coğrafya, arkeologlar için muazzam bir laboratuvar teşkil etmektedir. Arazi çalışmalarındaki bu başarılı tecrübelere karşın –ve belki bunlar sebebiyle ne yazık ki Türkiye, arkeoloji teorisi ve metodolojisi üretiminde kendine pek fazla yer bulamamıştır. Türkiye’deki arkeologlar bilinçli ya da bilinçsizce bu kitapta tanıtılan görüşlerin birçoğuna yabancıdırlar. Umarız kitabın Türkçe baskısı Anadolu Arkeolojisi’ne yeni bir soluk kazandırır” (I.Hodder-S.Hutson, Geçmişi Okumak, Phoenix).
Türkiye’de Prehistorya’da en azından henüz azınlık olan genç arkeologların meyletmeye başlamasına karşın Klasik Arkeoloji tümüyle teorinin uzağında kalmıştı. Kuşkusuz bunda teoriye hakim olmanın güçlüğü de önemli bir rol oynamıştır.
…
Arkeolojik teorinin en önemli isimlerinden olan Colin Renfrew’in Paul Bahn’la birlikte kaleme aldığı Arkeoloji, Anahtar Kavramlar, isimli kitabı Selda Somuncuoğlu’nun Türkçesiyle İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Özellikle kazı, katalog, envanter gibi temel arkeoloji uygulamalarıyla yetinmek istemeyen genç arkeologlar için oldukça bilgilendirici olan bu kaynak dilimize kazandırılmış oldu. Güncellenmiş haliyle, arkeolojinin temel kavramlarını geniş ve kapsamlı bir sözlük olarak sunan kitap, teorik ve kavramsal arkeolojiye yeni başlayanlar için bir çıkış noktası oluşturmaktadır.
…
Bir Örnek Yaklaşım: Fenomenolojik Arkeoloji
“Dünyanın bilgisine ulaşmanın başlangıcı insan bedeninin kendisidir ve bütün modern insanlar (Homo sapiens sapiens) cismen benzer bedenlere sahiptirler, dünyayı da aynı temel biyolojik düzeyde, benzer insani şekillerde algılar ve deneyimlerler. İşte geçmişle geleceği, benimle seni, antik bir tapınağı ya da çanağı yapmış olan insanlarla bizleri birbirine bağlayan da budur. Fenomenolog açısından beden ve bu bedenin deneyimi araştırmanın temel parçasıdır; ortak insanlık deneyiminin evetlenmesidir söz konusu olan. Arkeolojik geçmişe dair yeni bilgiler, geçmişin günümüzde yaşayan izlerini bizzat deneyimleyerek edinilir. Yorumlarımızı yaparken, araştırmalarımızdan edindiğimiz sonuçlar da insan bedeninin evrensel olduğuna dair kısıtlayıcı ve “özcü” yaklaşımın ötesine geçmeli (yani bir şeyi hemen asıl, temel bir öze indirgeyip farklılıkları ve karmaşıklığı ortadan kaldırmalı); yaş, cinsiyet ve sosyoekonomik konum, maddi ve manevi olmayan kaynaklara ulaşabilir olmak türünden insan deneyimini şekillendiren zamana ve mekâna bağlı tüm etkenleri dikkate alarak düşünmeliyiz…”
Alman filozof Husserl’in etkisinde kalan arkeologlar tarafından geliştirilmiş Fenomenolojik Arkeoloji düşünme biçimini aktarırken Renfrew bu sözleri sarf etmiştir. Arkeoloji dünyasındaki tüm buluntuların, insan kaynaklı öznenin deneyimlediği şekliyle betimlenmesine vurgu yapan bu düşünce, elde edilen arkeolojik materyallerin betimlenmesini soyut bir düzleme göre değil, insanların dünya hakkındaki duygu ve düşünceleri üzerine kurmalarının önemine vurgu yapmaktadır.
…
Kitapta ayrıca, Tarihsel Arkeoloji, Materyalizm-Marksizm ve Arkeoloji, Felaket Arkeolojisi, Etnoarkeoloji, Darwinci Arkeoloji, Epistemoloji, Bütüncül/Bağlamsal Arkeoloji vb. gibi pek çok arkeolojik yaklaşım, kaynakçalarıyla birlikte ele alınmış. Renfrew ve Bahn’nın her kütüphanede bulunması gereken bu kitabının tek kusuru Feminist Arkeoloji ve Post Süreçsel Arkeoloji maddelerinin içeriğini önemsizleştiren bir dille yazılmış olmasıdır. Bununla birlikte, bu kitap eskiçağ bilimlerinde çıkış arayan her sosyal bilimcinin en etkin yardımcısı olmaya adaydır.
İletişim Yayınlarının Arkeolojik teoriye yönelik yayınlarının devamı dileğiyle…
İsmail Gezgin – edebiyathaber.net (9 Ocak 2014)