Arter’in GLOSSOLALALA adlı yeni sergisi, Johanna Gustafsson Fürst’ün iki heykel serisi ile Dilek Winchester’ın bir video serisini ve metin temelli iki yerleştirmesini bir araya getiriyor. Küratörlüğünü Selen Ansen’in üstlendiği sergi, iki sanatçının farklı mecraları kullanarak farklı yerlerde ürettikleri eserleri karşılaşma ve müzakere yollarıyla aynı zeminde buluşturuyor. Tekil sanatsal pratiklerle ortak bir deneyim alanı yaratmanın ve çok sesli birliktelikler inşa etmenin imkânlarını irdeleyen GLOSSOLALALA sergisi, sanatçıların dil meselesi etrafında kurguladıkları ve dili ses, yazı, beden ve mekânla ilişkilendiren yapıtlarından oluşuyor. Dil içerisinde dil ötesini üretme ve dilsel olanı mekânsallaştırma fikirlerinden yola çıkan GLOSSOLALALA, 6 Mart’tan itibaren Arter’in 1. kat galerisinde ziyaret edilebilir.
Serginin başlığını oluşturan kurmaca GLOSSOLALALA sözcüğü, bilinmeyen, uydurmaca dillerde konuşma yetisi etrafında tanımlanan “glossolali” terimini hareket noktası olarak alıyor. Kendisi de türetilmiş bir sözcük olan “glossolali”, Yunancada “dil, lisan” anlamına gelen γλῶσσα (glōssa) ve “konuşmak, ses çıkarmak, gevezelik etmek” anlamına gelen λαλέω (laleō) kelimelerinin bir araya getirilmesiyle 19. yüzyılda bir terim olarak kullanıma girmiştir. Herhangi bir anlam taşımayan, bununla birlikte dilin sessel karakterini vurgulayan GLOSSOLALALA başlığı, “glossolali” sözcüğünü değişime uğratarak serginin ses, tını ve ritim boyutlarının altını çiziyor. GLOSSOLALALA sergisi, genellikle ritmik veya şiirsel nitelikte olan bu özellikli dil kullanımını biçimsel ve varoluşsal bir düzleme taşırken, bir yandan da dil aracılığıyla bizi hem bölen hem de birleştiren farklılıklar üzerine eğiliyor.
GLOSSOLALALA, Johanna Gustafsson Fürst’ün Dünyanın Daha Yumuşak Bir Yüzeyine Ulaşmak İçin Tırnaklarımı Kemiriyorum ortak başlığı altında ürettiği iki heykel serisi ile Dilek Winchester’ın Okunmayanlar Üzerine Koreografiler adlı video serisini ve Solukdaş ve SSSSSAAA… adlı metin temelli iki yerleştirmesini aynı mekânda birlikte sunuyor. Dil içerisinde dil ötesini üretme ve dilsel olanı mekânsallaştırma fikirlerinden yola çıkan sergi, söz ve sözcükleri egemen dil ve dilsel şiddetin yanı sıra, gürültü, homojenlik, yabancılaşma ve aidiyet gibi temaların ışığında ele alıyor. Sergide, kekeleyen cümleler, ham seslere dönüşen yazılar, ziyaretçiler tarafından yeniden bir araya getirilmek üzere mekâna düşen kelimeler, Divan Edebiyatı’ndan seçili parçaları ritme ve bedensel hareketlere tercüme eden koreografiler, sanat ve zanaat arasında bağ kurarak heykelsi nesnelerin üretimine aracılık eden mektuplar, çok dilli bir topluluğu cisimleştiren heykeller, dilin iletişim işlevini altüst ederek ‘biz’ olmanın çeşitli yollarını irdeliyor.
GLOSSOLALALA sergisinde yer alan eserler, dilin sistemi dahil olmak üzere, hiçbir sistemin mükemmel olmadığına ve her sistemin çökebildiğine ya da hata verebildiğine vurgu yaparken, hareket, söz ve sözcükleri hegemonya karşıtı bir birliktelik alanı inşa etmenin araçları olarak yeniden konumlandırarak kendimizi dil içinde özgürleştirmenin imkânlarını sorguluyor.
GLOSSOLALALA, 12 Mayıs 2021 tarihinde Johanna Gustafsson Fürst ve Dilek Winchester ile sanat tarihçisi Glenn Peers’ı bir araya getiren çevrimiçi diyaloğu devam ettiriyor. İsveç İstanbul Başkonsolosluğu ve İstanbul İsveç Araştırma Enstitüsü’nün işbirliğiyle gerçekleştirilen bu söyleşi, “Grafting the Hoped-for-We: Words as Autonomous Forces” [Umut-Edilen-Biz’i Nakşetmek: Özerk Güçler Olarak Sözcükler] başlığını taşıyordu. İki farklı coğrafyada yaşayan ve üreten sanatçılar arasındaki diyaloğa mevcudiyet kazandıran sergi, aynı zamanda sanatçıların süreç içerisinde kurdukları işbirliklerini de görünür kılıyor. Dilek Winchester’ın Okunmayanlar Üzerine Koreografiler serisi bağlamında davet ettiği performansçılar Gökçe Gürçay, Timuçin Gürer ve Irmak Kuyumcu, Divan şiirinden çeşitli parçaları bedenleri aracılığıyla yorumluyorlar. İstanbul’da yaşayan zanaatkârlar Artin Aharon, Ayşenur Arslanoğlu ve Zafer Atmaca ise Johanna Gustafsson Fürst’ün mektup yoluyla aktardığı düşüncelerini somut birer forma tercüme ederken, sanatçının heykeli ucu açık bir süreç ve bir müzakere alanı olarak konumlandırmasına katkıda bulunuyorlar.
OHANNA GUSTAFSSON FÜRST HAKKINDA
1973 yılında Stockholm’de doğan Johanna Gustafsson Fürst’ün pratiği, toplumsal sistemler ve bireysel varoluş arasındaki bağlantılara odaklanır. Sanatçının yapıtları iktidar ve direniş, dil ve beden, dilsel şiddet ve kamusal alanlardaki içerme ve dışlama eylemleri arasındaki ilişkileri irdeler. Fiziksel olanın mekânda ilişkisel bir rol üstlenme ve faaliyet gösterme yeteneğinin merkezi bir öneme sahip olduğu heykel ve yerleştirmeler üreten sanatçı, heykeli mevcut paylaşım ve diyaloglara yeni bir yön vermek için bütünleştirici ve dinamik bir mecra olarak ele alır. “Tersine çevrilmiş, askıya alınmış, boyun eğmeyen, heykelsi bir ötekilik yaratmak için malzemelere, özelliklerine ve yaygın kullanımlarına meydan okuması” dolayısıyla 2017 yılında Friends of Moderna Museet Heykel Ödülü’yle onurlandırılan Gustafsson Fürst, 2020’den buyana Stockholm’deki Royal Institute of Art’ta heykel üzerine ders vermektedir.
Sanatçının sergileri arasında The Impersonal Verb and the Hidden Subject (Index/LaCapeilla, Barselona, 2023), Graft the Words, Whip My Tongue (Accelerator, Stockholm, 2020), Språk/Language (Havremagasinet, Boden, 2020), Småland, idyll and aberrations (Lisa Torell ile birlikte, Kalmar Art Museum, 2019), Everything Was Forever, Until It Was No More (Riga Uluslararası Çağdaş Sanat Bienali,2018), Not That Cloud (Moderna Museet, Stockholm, 2017), Expand Stretch Distribute (Niklas Belenius Gallery, Stockholm, 2016), Society Acts (Kim?, Riga, 2016), About Glass Ceilings and Sticky Floors (Kunstlager/Kunstverein Wagenhallen, Stuttgart, 2014) ve I Believe I’m/It’s fake, I Believe I’m/It’s for Real (Consonni, Bilbao, 2013) bulunmaktadır.
DİLEK WINCHESTER HAKKINDA
1974 yılında İstanbul’da doğan Dilek Winchester’ın araştırmaya dayalı pratiği, basılı sözcüklerin ve tipografik alanın yarattığı aidiyet duygusuna odaklanır. Winchester’ın yayıncılık faaliyetleri yoluyla kurulan topluluklara ilgisi, sanatçı fanzinlerinden 19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nun çok sesli matbuat dünyasına kadar uzanır. Sanatçının araştırma konuları arasında, Türkiye’deki alfabe reformu, alfabelerin sembolik anlamları ve çeviri politikaları bulunur. Küratoryal pratiği kapsamında sürgün ve göçmenlik deneyimiyle şekillenen sanatsal ve akademik çalışmalara odaklanan Winchester, lisans eğitimini Central Saint Martin’s College’da, yüksek lisans eğitimini ise Londra Metropolitan Üniversitesi ve İstanbul Marmara Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Halen İstanbul Okan Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Sanatçının sergileri arasında Self Determination: A Global Perspective (IMMA, Dublin, 2023), The Futureless Memory (Kunsthaus Hamburg, 2020), This may or may not be a true story ora lesson in resistance (De Appel Curatorial Program, Amsterdam, 2020), TheImage Generator III (Antwerp, 2020), Boşluk ve Kaide (Depo İstanbul, 2019), 206 Odalık Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler (Galata Rum Okulu, İstanbul, 2008), Aichi Trienali (Aichi Prefectural Museum of Art, Nagoya, 2016), Yüzyılların Yüzyılı (SALT Beyoğlu, İstanbul, 2015), Bir Gün Herkes Heykeltıraş Olabilir (SPOT Destek Fonu, İstanbul, 2014), Home Works6 (Ashkal Alwan, Beyrut, 2013), Here Together Now (Matadero Madrid,2013), Selling Snails in the Muslim Neighbourhood (Westfalischer Kunstverein, Münster, 2013), Atina Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi’nde kişisel sergi (2012) ve Tarjama / Translation: Contemporary Art from the Middle East, Central Asia, and Its Diasporas (Queens Museum of Art, New York, 2009) bulunmaktadır.
SELEN ANSEN HAKKINDA
1975 yılında İstanbul’da doğan Selen Ansen, Strazburg Marc Bloch Üniversitesi’nde Modern Edebiyat ve Sinema (yüksek lisans) eğitimi aldıktan sonra 2001 yılında Sanat Teorisi ve Pratikleri alanında doktorasını tamamladı. Başta Strazburg École Supérieure des Arts Décoratifs olmak üzere Fransa’da farklı sanat ve tasarım okullarında sanat teorisi ve sanat felsefesi eğitimi verdi. 2009–2015 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Felsefe ve Toplumsal Düşünce ile Karşılaştırmalı Edebiyat yüksek lisans programlarında öğretim görevlisi olarak çalıştı. Ansen, Arter ile ilk temasını 2011’deküratörlüğünü yaptığı Berlinde de Bruyckere (Yara, 2012) sergisiaracılığıyla kurdu. 2015’te Arter’in küratoryal ekibine katılan Ansen, MarcQuinn (Aklın Uykusu, 2014), It takes two to make an accident (HISK, Belçika, 2015), Her Düşenin Kanadı Yoktur (2016), Kelimeler Pek Gereksiz (2019–2020), Céleste Boursier-Mougenot (offroad v.2, 2019), Cevdet Erek (Bergama Stereotip, 2019–2020), KP Brehmer: Büyük Resim (2020–2021), Candeğer Furtun (2021–2022), Locus Solus (2022–2023), Ahmet Doğu İpek (Başımızda Siyahtan Bir Hâle, 2022–2023) ve Farz Et Ki Sen Yoksun (2024) sergilerinin yanı sıra İsmi Lâzım Değil (Brigitte Pitarakis ile birlikte, Abdülmecid Efendi Köşkü, 2022), Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin? (Meşher, 2022–2023) ve Anne Wenzel: Carte Blanche (Stedelijk Museum Schiedam, Hollanda, 2023) sergilerinin küratörlüğünü yaptı; çeşitli uluslararası yayınlara yazılarıyla katkıda bulundu. Ansen, Arter’in Dolapdere’deki yeni binasında hayata geçirdiği Performans Programı’nın (2019–2020) da küratörlüğünü üstlendi.
edebiyathaber.net (7 Mart 2024)