Whatsapp’tan Arzu Eylem’in İpek Gönül adlı kitabının çıktığını ve D kitabevinde bulunduğunu öğrenince, Pazar sabahı edebiyat atölyesine giderken kısa bir süre bulvarda taksiyi durdurup, kitabı edinirim diye düşündüm. Olmadı, 10.30 da kapalıydı. Kızılay’daki D’ye yakın bir yerde beni beklemesini rica ettiğim taksi şoförü bile elim dolu dönmemi bekliyordu ki, o şubenin de kapalı olmasıyla hüsrana uğradı. Kapısına yapıştırılmış açıklamadan saat 12.00’den sonra açılacağını öğrendiğim kitapevine kurs çıkışı nasıl gidebileceğimi anlattı bütün içtenliğiyle. Aynı mahallenin insanıyız ne de olsa. 14.00’den sonra kitabı almayı başardım.
Tabii kitabı almak için Atatürk Bulvarı’ndaki D’leri tavaf ettikten sonra hemen okumaya başlayacaktım kitabı. Hem inanılmaz bir istek duydum hem de zor elde ettiğim kitaba karşı olumsuz eleştiri dürtüsü duydum. Güzellememe olmalı bu yazı bu yüzden.
Editörü Sibel Öz ve 2017 NotaBene yayını. Dumanı üzerinde, sıcacık bir öykü kitabı. İlk öykü, ikinci öykü derken bitiverdi geceye kalmadan. Eleştirmen olmadığım için okur olarak yazıyorum bunları.
“İçli Köfte”de bir kahkaha attım. Kitabı okuyan her kadın gibi ben de kocamın en çok sevdiği yemeği düşündüm. “İntihal” hem güldürdü, hem düşündürdü. Dosyasını kitaplaştırmaya çalışanların yaşadıkları trajikomik bir dille anlatılmış. Daha çok olmalı bunlardan. Gerçi diğer öykülerin arasında da mizah var; “Jandarcam İşte!” ve “Teşekkür” gibi. Felsefeyle mizahı harmanlayıp ortaya karışık Türk usulü çıkarmış yazar. Güzellememe 1: Daha çok olmalı bunlardan.
Atölyelerde hocalarımız söylerdi, oradan hatırlıyorum. Karşı cins gibi yazmayı başarabilmek de önemli bir kriter. Arzu Eylem bunu çok güzel başarmış.
“İmla Hatası” adlı öyküde Asimov, Ursula Le Guin tadı aldım.
Dil oyunları var. Bonkördü. Bon ve kör. Şiirsel bir anlatım kullanıyor çoğu yerde. Gökyüzü hıçkırıklara boğuldu… Demek ki kırlangıçlar hala dürüst.(“Mendil” isimli öyküden). Umut veriyor cümleleri. Dünyanın ona görünen yüzü karanlıksa, diğer yüzü muhakkak aydınlık olmalıydı. (“Kıyısız Dünya” isimli öyküden).
Güzellememe 2: Sardı beni merak (“Teşekkür” isimli öyküden) gibi devrik cümleler var. (Siz okuyana kadar sohbet dilini belirginleştirmek için yaptığını bilmenize gerek yok).
“Buğulu Cam” öyküsünde zihin kuşları göndermesi çok güzel olmuş. Açıklama koymamış. Anlayana diyor.
Güzellememe 3: Ya anlamazsam! Aynı öyküde, televizyondan geçen haberlerle yaşamın normal sürecinin devamlılığı ve reklam arası üçlemesi düşündürücü. Gündelik hayatın da bir reklam arası olmalı. Arzu Eylem kitabında mizaha da yer vererek bunu sağlamış okuyucusuna.
“Bakma Ustası” isimli öykü ise bakmasını bilene!
Güzellememe 4: Kitap çok kısa. Tadına doyulmuyor.
Zeynep Yenen – edebiyathaber.net (9 Şubat 2017)