Halid Ziya Uşaklıgil’in ölümsüz eseri Aşk-ı Memnu günümüz Türkçesiyle ve açıklamalı orijinal metinle iki kitap olarak Can Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Eserin ilk baskıları karşılaştırılarak hazırlanan yeni Aşk-ı Memnu (orijinal metin) yazıldığı dönemin daha iyi anlaşılabilmesi için notlarla zenginleştirildi; meraklıları için, kitabın baskıları arasında görülen değişiklikler belirtildi.
Günümüz Türkçesine uyarlanmış Aşk-ı Memnu’da ise sadece romandaki eski kelimeler yeni karşılıklarıyla değiştirildi. Orijinal metne en az müdahaleyle hazırlanan bu edisyonda yazarın üslubu korundu. Yazıldığı dönemin daha iyi anlaşılabilmesi için notlarla zenginleştirilen romanda hiçbir kısaltma yapılmadı.
Her iki kitap da Türk edebiyatının diğer bir büyük ustası Mehmed Rauf’un kitap hakkında yazdığı kapsamlı yazıyla zenginleştirildi.
Halid Ziya Uşaklıgil
1865’te İstanbul’da doğdu. Aslen Uşaklı olan ailesi daha sonra İzmir’e yerleşmiştir. 1878’de İstanbul’dan İzmir’e taşınan Halid Ziya bu şehirde eğitimine devam etmiş, Fransızca ve İtalyanca öğrenmiştir. Bir yandan Türkçe edebiyatta kendini geliştirirken bir yandan da Fransızcadan yaptığı çevirileri yayımlatma fırsatı buldu. Kitap olarak yayımlanan ilk çevirisi Jean Racine’in Le Thêbaide adlı eseridir. Bir şiiri Muallim Naci’den sert eleştiri alınca şiirden uzaklaştı ve nesre yoğunlaştı. 1884’te İzmir’de arkadaşlarıyla Nevruz gazetesini çıkardı. Bir süre İstanbul’da yaşadıktan sonra tekrar İzmir’e dönüp Hizmet ve Ahenk gazetelerini kurdu Sefile romanı ilk sayıdan itibaren Hizmet’te yayımlandı. Sefile’yi Nemide izledi. Halid Ziya, 1896’da Mai ve Siyah tefrikasıyla Servet-i Fünun’a katıldı. Ardından Aşk-ı Memnu geldi. Kırık Hayatlar’ın tefrikası bitmemişken istibdat idaresinin baskılarına dayanamayarak yazmayı bıraktı. 1908’e kadar ara verdiği yazı hayatına Sabah’ın başyazarı olarak döndü ve bu gazetede Nesl-i Ahir’in tefrikasına başladı. V. Mehmed’in tahta çıkmasından sonra İttihat ve Terakki idaresi tarafından mabeyin başkâtipliğine atandı. Bu göreve dört yıl devam etti. 1915’te Almanya’ya gönderildi. Cumhuriyetin ilanından sonra Yeşilköy’deki köşküne çekildi ve eski eserlerinin dilini sadeleştirerek yeni baskılarını hazırlamaya başladı. 1937’de oğlu Vedat’ın intiharıyla büyük bir yıkım yaşadı. 1945’de Yeşilköy’de öldü.
edebiyathaber.net (15 Ocak 2016)