“Aşk İşaretleri”: Dilsizliğe, sessizliğe övgü romanı | Şule Tüzül

Eylül 11, 2015

“Aşk İşaretleri”: Dilsizliğe, sessizliğe övgü romanı | Şule Tüzül

sule-tuzul“Gözlerim gözleriyle dolduğu an, sonsuzluktan çıkaran çekici bakışıyla ömrüm işaretlenmiş.”

İktidar ve güç; ne kadar sahip olursanız o kadar insan benliğinin her hücresini ele geçiren, birbirine bağımlı, birbirini tamamlayan iki virüs gibi… Bir çeşit hastalık. Ama zararı, etkisi altına aldığı insandan daha çok başkalarına.

İlk yayım tarihi 1995 olan Latife Tekin’in Aşk İşaretleri isimli romanı, iktidar ve güç karşısında masumiyetin şekillendirdiği insanlık durumlarını konu ediniyor. Kitabın İletişim Yayınları’nda çıkan 2013 yılına ait baskısının arka kapağında Latife Tekin’in romana dair şu sözleri yer alıyor:

“Aşk İşaretleri, aslında benim yazarlığımla, yazma durumumla, dille hesaplaştığım bir kitap. Etkileme, büyüleme, dille iktidar kurma, gücü ele geçirme… Hayatı anlamlandırarak başkaları hakkında konuşma önceliğinin insana geçirdiği güç, iktidar… Kimsenin cümle kuramadığı bir yerde, cümle kurup kabile reisi olmak… Bu kitap böyle şeyleri dert edinip deşiyor.” (Latife Tekin Kitabı, 2005)

Roman, kimsenin cümle kuramadığı yerde cümle kurup kabile reisi olan Nezir ile çevresine topladığı bir grup yoksul genç arasındaki tuhaf ilişkiler üzerinden yol alıyor. Bu grup içindeki en özel bağ Nezir ve Cihan arasındadır. İktidar ve gücün karşısında masumiyeti ile Cihan yer alır. Grubun diğer üyeleri Yener, Saim, Gülhan da Nezir’in aurasına hapsolmuşlardır. Ancak Cihan “Nezir’i hissetmekten kendime
eğilemiyorum.”
der, çünkü o aşıktır… Nezir bir anti-kahraman. Kurduğu cümleler zehir gibi, ezicidir, sözcükleri ok gibi saplanır insanın en duyarlı düşüncelerine, duygularına, acıtır… Cihan ve grubun diğer üyeleri için hayat Nezir’in cümleleri ile anlamına kavuşur, Nezir’in dili üzerinden yaşamı öğrenmeye çalışırlar, hatta bu dili kopyalarak yaşama tutunmaya çalışırlar. Ancak, “İçime düşerseniz, çıkamazsınız sonra!”, “Gelin, gelin, kan ağlatacağım size!”, “Aptallar, sizde kanat olsa elime düşmezdiniz!”, “Sana bakarken gözlerimi kapasam karanlıkta kalırsın.. haberin 1845 ASKISARETLERIconv.inddvar mı?”  diyen bir dildir aynı zamanda Nezir’in dili. Aşk da payını alır bu dilden. Kadınlığın yazgısı mıdır; ille canımızı acıtan, ruhumuzu kanatan bir yolculuğu aşk deyip yaşamadan ulaşamıyoruz aşkın da huzurlu olabileceğini göreceğimiz topraklara… Aşk İşaretleri’nde Cihan’ın bu sancılı yolculuğuna tanıklık ediyoruz.

Asıl mesele, iktidar karşısında kalanların, bizlerin hangi dili kullanacağı… İktidarın diline hangi dil ile direnileceği…

Latife Tekin tüm romanlarında, konu edindiği yaşamların dilini ortaya çıkarıp, o özgün dil üzerinden anlatım kuran bir yazar. Onun romanlarında okuyucu, günlük yaşamından ve alışıldık diyalog ve anlatım biçimlerinden sıyrılıp, farklı bir dünyaya farklı bir boyuta geçiyor. Aşk İşaretleri’ndeki dille hesaplaşması Nezir’in dili kullanarak oluşturduğu iktidar ile hesaplaşmasında somutlaşıyor. İktidar, hükmü altına aldığı kitlelere önce kullanılan dile yerleştirdiği kelimelerle istediklerini yaptırıyor. Öyleyse iktidara direnmenin ilk yolu özgün ve özgür bir dili iktidarın kelimelerine bulaşmadan yaşatabilmek.

Kitabın ilk sayfalarında şöyle diyor Cihan:

“Her sözün binlerce defa kırılarak yansıdığı boşlukta şeklini araması hazin görünüyor bana.”

“Kuşların ötüşü sessizliği çoğaltır. Irmağın akışı. Ağaçların, otların hışırtısı da öyle. Rüzgar sessizlikle uğuldar.

İnsanın konuşması?”

Yaşamımızı kelimeler biçimlendiriyor. Önemli olan bu kelimelerin kime ait oldukları, anlamını kimin verdiği, hangi yaşamın o kelimeleri anlamlandırdığı. Yaşam, Cihan, Saim, Yener ve Gülhan gibi Nezir’in sözcüklerinin peşinde sürüklenerek de yaşanabilir, kendi kelimelerimizle de… Yaşama, aşka, sanata, doğaya, günlük koşturmalarımıza, sevgiye ve nefrete anlamını kimler nasıl veriyor? Bu cevaba göre yaşıyoruz. Bu cevaba göre var oluyoruz, ya da yok oluyoruz.

“BEN, LATİFE TEKİN OKUDUĞUM ZAMAN…” isimli şiirinde Haydar Ergülen Aşk İşaretleri’ne şöyle gönderme yapmış:

“ ‘Yetindim’ derim, yetinmemeyi istedim der gibi,

istediğimi unuttum der gibi,

kapılırım aşka ve işaretlere.”

Latife Tekin’in “dilsizliğe, sessizliğe övgü romanı” dediği Aşk İşaretleri, her cümlesinde durup düşündüren yapısı ile yine zor, kolay tüketilemeyen bir Latife Tekin romanı. 

Şule Tüzül – edebiyathaber.net (11 Eylül 2015)

Yorum yapın